Her şey bu kadar kötü mü?
Dün yazıma ‘İnsanlar var olduğu sürece ekonomi devam edecektir’ cümlesi ile başladım.
O cümle ile başlamamın nedeni, yazıda karamsar bir tabloyu sunarken, her şeyin de bitmeyeceğini belirtmek istediğimdendi.
Pazar günü yazıya çalışırken, kara bir günün bizi beklediğini görebiliyorduk. Ve o kara gün geldi de çattı.
Avrupa borsaları yüzde 10’a yakın değer kaybederken, biz görece daha sağlam kaldık. Ama büyük oynaklık aslında borsalardan ziyade petrol ve faizde yaşandı.
Bizi ilgilendiren Brent türü petrolün fiyatı yüzde 25 düşüşle 35 dolara geriledi. Sabah saatlerinde düşüş daha sert ve 31,1 dolar ekranlardaydı.
Sonra faizler...
ABD 10 yıllık faizler cuma günü 0,66’yı görmüş ama 0,75’ten kapatmıştı. Dün bu oranlar en düşük 0,31 ve bu yazıyı yazarken 0,43 işlem fiyatı vardı. Bir bakıma 0,66’dan 0,31’e düşüş yüzde 100’ün üzeri demekti.
Şunu belirtelim ama... ABD 10 yıllık tahvil faizi daha Ekim-Kasım 2019 tarihinde yüzde 3,25 seviyelerindeydi.
Trump düşük faiz istedi istedi ve nihayete erdi. Ama ABD ekonomisi zarar aldığından bu düşüş gerçekleşti.
Aslında dünya ekonomisi ciddi bir zarar durumunda. Bir grip mikrobu bütün dünya ekonomisini alt-üst etti. Tabii böyle söyleniyor ama gerçek bu kadar basit değil; ya da tek nedene bağlı değil.
Mesela yaz ayları gelirken şiddetin azalması bekleniyor ama virüsün çıktığı ve yayıldığı tarihlerdeki kayıtsızlıktan eser yok. Bunu neden söylüyorum: Virüs başlamış ama kaç kişiye sorduysam kimse umursamamıştı.
Ülkemizde değil, dış piyasalarda sorduğumuzda bu cevap geliyordu. Zaten finansal veriler bu umursamazlığı o günlerde gösteriyordu.
Şimdi neden tepkiler bu kadar sert oldu?
Elbette tek sorun korona virüsü değil. O virüs sistemi sadece tetikledi. Yıkılmaya hazır bir sağlam olmayan bir yapı zaten vardı.
Ama buna rağmen durum gerçekten bu kadar kötü mü? En azından bizim için...
Dünya açısından şöyle bir soru soralım. Dünya borç batağında ve borçluluk oranları tarihi seviyede. İyi ama o zaman alacaklı kim?
Yani bir sistemde borç bu kadar yığıldı ise alacaklı da olmalıdır. (En büyük alacaklı merkez bankaları)
Bunu, sorunu hafifletmek için söylemiyorum. Bunu yaşanan krizin temelinin çok ağır olduğunu ama çözümünün de bu dünyada olduğunu ifade etmek için söylüyorum.
Zaten dün aşırı tepkili piyasa davranışından sonra akli selim bir durumun oluşmaya başlayacağını bekliyorum. Bu akli selim durumun borsalar açısından çok makul olacağı belki zordur. Çünkü oralarda oldukça şişirilmiş fiyatlar var. Ama genel piyasa şartlarında bir denge oluşması beklenebilir.
Bakınız petrol konusunda zaten ekstra durum var. Rusya-Suudi Arabistan OPEC içinde anlaşamadı. Ama ayrıca fosil yakıtlı araçlar zaten piyasadan çekilmek durumunda. Ülkeler bir bir tarih açıklıyor.
Asıl sorun faiz piyasasında. Faizi düşürmek mi çözüm, yoksa artırmak mı? Mesele şu ki, yıllardır üzerinde durduğumuz ana sorun gelir dağılımıdır. Umarız o tarafa, yani reel sorunlara yönelik bir çözüm modeli üzerinde ilerleme kaydedilir.
Bugünün belki de en tehlikeli tarafı şu olacaktır. Negatif faiz ile aşırı borçlanmanın daha da cazipleştirilmesi ve balonun yeniden şişirilmesi.
Umarım bu konuda da bir çözüm modeli üzerinde akıllar yürütülmeye başlanır. Mesela yatırım dışında faiz giderinin vergiden düşürülmesinin kaldırılması neden önerilmesin?
En kısa sürede piyasalara da aklın gelmesini umuyorum.