‘Nass’ ile yasaklanan enflasyondur
Yeni yılda memurların ve emeklilerin maaşlarının belirlenmesinde esas alınan geçtiğimiz yılın enflasyonu, TÜİK tarafından ilan edilince, küçük bir kıyamet koptu. Her ilden tepki gösterileri haberleri geliyor. TÜİK’in Ankara’daki merkezi de tepkilerden nasibini alıyor.
Tepkilerin merkezi TÜİK olsa da, göstericiler kimi hedef almaları gerektiğini hiç kuşkusuz biliyorlar.
Koltuğun sahibinin en çok değiştiği bakanlık Hazine ve Maliye Bakanlığı…
“Birileri Türkiye ekonomisi batacak, dolar 10 lira olacak, 15 lira olacak ya, 6-7 liradan toplayalım dolarları, 15’ten satarız diye hayaller kurdu” diyen bakandan “Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşımı” savunan bir diğer bakana uğrayarak, nihayet herkesin “Galiba kurtuluyoruz” hissine kapılmasını sağlayan “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” müjdecisi son bakana kadar çeşitli denemelere tanık olundu.
“Rasyonel olmayan” tanımı doğrudan “Faiz sebep enflasyon sonuç” denklemine bir atıf olarak kabul edilmişti.
Nitekim, birbiri ardına düşe düşe Haziran 2023’te yüzde 5-5.25 aralığında seyreden Merkez Bankası’nın ilan ettiği faiz oranı, geride bıraktığımız yılın sonuna kadar artırıla artırıla Mehmet Şimşek döneminde yüzde 50’nin üzerine kadar çıktı.
Faiz artırımı, 2023 yılı sonunda yüzde 64.86 olarak gerçekleşmiş enflasyonla mücadele programının bir gereği olarak yapılmaktaydı.
Düşmesi için mücadele edilen enflasyon düştü mü peki?
Kimseyi doğruluğuna inandıramayan TÜİK’e göre 2024 yılı enflasyonu yüzde 44.38 olarak gerçekleşti.
Öngörülenden yüksek…
Mutfak enflasyonunun çok daha yüksek olduğunu evine gıda maddesi götüren herkes biliyor.
Şaşırtıcı olan, enflasyonla mücadelede, en başta öngörülmüş rakamların çok ilerisinde bir oranla karşılaşıldığı halde, izlenen politikaları yürütenlerin bu durumu ‘başarı’ olarak yansıtmalarıdır.
Yalnız sözle de değil, eylemle de. Enflasyonla mücadelede ‘rasyonel bir tavır’ olduğu için benimsenmiş olan faiz artırımından, geçen yılın son kararıyla, Merkez Bankası vazgeçmiş oldu.
Daha da şaşırtıcı olan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, faiz ile enflasyon arasında kurulmuş doğrudan ilişkiyi yeniden hatırlatan “2025 bizim için işaret yılı olacak. Faiz inecek ki enflasyon da insin” açıklamasıdır.
Belli ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘nass’ saydığı “Faiz sebep enflasyon sonuç” denkleminin geçerliliğine hala inanıyor.
Oysa o denklemin yanlışlığı, Pandemi sırasında enflasyonları alışılmadık oranda yükselmiş bulunan Batı ülkelerinin, faiz artırımını da içeren enflasyonla mücadele çabalarının başarıya ulaşmasıyla anlaşılmış olmalıydı.
‘Nass’ yanlış olmayacağına göre, kimin icadı olduğu bilinmeyen “Faiz sebep enflasyon sonuç” denkleminin yanlış olması gerektiği düşünülmeliydi.
Daha ilk tartışılmaya başlandığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a üzerinde düşünmesini sağlayacağı umuduyla, ‘faiz’ sözcüğüne yüklenen anlamın Merkez Bankası’nın oranını ilan ettiği ‘faiz’ olamayacağını anlatmaya çalışmıştım.
‘Nass’ ile yasaklanan, sadece belli kişileri daha da zenginleştiren ve en fazla himayeye muhtaç kesimleri ise fakirleştiren bir ekonomik araç olmalıydı…
Enflasyon gibi…
Geçen yılın TÜİK’e göre bile yüzde 50’ye yakın enflasyon oranı, hepimizin TL varlığının o yıl içerisinde yarı yarıya azaldığı anlamına geliyor.
Biri cebimizi yavaş yavaş boşaltıyor…
O biri, enflasyon işte.
‘Nass’ ile yasaklanan, olsa olsa, enflasyonun geniş kitleler üzerinde bıraktığı fakirleşmenin müsebbibi neyse, işte odur.
Yani enflasyon…
Merkez Bankası’nın faizi enflasyonun altında tutması yoluyla, geniş kitleler, insanca yaşama imkanlarından da mahrum ediliyorlar…
Asgari şartların biraz üstünde gelire sahip kitleler ‘orta direk’ olarak anılırdı; yüksek enflasyon o kitleyi ortadan kaldırdı.
Eskiden ‘dar gelirliler’ diye adlandırılan bir kitle vardı, şimdi o kitle de ‘yoksulluk eşiğinin altına, ‘açlık sınırı’na doğru itiliyor ülkemizde; enflasyonun mahvetici etkisiyle…
‘Faiz’ sözcüğünün yanlış tanımlanması -Kur’an-ı Kerim’de zaten yasaklanan için ‘faiz’ değil ‘riba’ sözcüğü kullanılıyor- inançları zedeleme ihtimalini de içinde barındırıyor.
Enflasyonun fakirleştirici etkisi altına düşen inançlı insanlar ne yapacaklarını bilemez hale düşüyorlar.
İnsanları kitlesel olarak fakirleşen ülke de fakirleşir.