Beklemek
Çiçekler arıları bekliyor mu acaba, bunu düşündüm bugün. Toprak yağmuru bekliyor, gece güneşi bekliyor, insan bildiği her şeyi bekliyor. Beklemek, bildiğim en uzun kelime. Bitmesini bekliyorum, bitmiyor.
Herkes her yerde hep bir şeyleri bekliyor. Gidenleri bekleyenler de var, hiç gelmeyenleri de. Oturup yarını bekleyen de var, küsüp dünü bekleyen de. Neyi beklediğini unutan da var, onu hiç bilmeyen de.
Artık bir şeyler olsun diyor kimi çaresizce. Ne olduğu önemli değil belki de.
Kimi beklenen olmak istiyor artık. Nerede kaldın denilmesini, gelirken ekmek istenmesini, zil çalınca kapıya koşulmasını bekliyor. Beklenmeyi bekliyor.
Şafak sayanlar, yüzük arayanlar var; bir de çocuk bekleyenler. Beklemenin en umutlu anları sanırım bunlar.
Dua bekleyen, selam bekleyen, özür bekleyenler de var. Bekletmemek lazım onları. Sadece sırasını bekleyenler var sessizce. Sır gibi yaşayıp gidenler, büyük yenilmişler. En beklenmedik anda sarıp sarmalamak dinlemek lazım onları.
Anlaşılmayı bekleyenler var, anlatacak gücü bulamayanlar. İşi gücü bırakıp dinlemek lazım onları saatlerce.
Adaleti arayanlar, özgürlüğü bekleyenler var. Tek tek elinden öpmeliyiz onları. Dün ele ele tutuşuyorlardı yol kenarında, bugün yan yana duruyorlar alanlarda.
Adalet ve özgürlük, hiç bitmeyen bir özlem. Tamamen kavuşmak da mümkün değil peşinden koşmamak da. Onlara yaklaştıkça daha onurlu bir hayat sürüyoruz.
Fakat ne kadar yaklaşsak da sürekli başa dönüyoruz. Ne tuhaf, bundan 25 yıl önce de insanlar Saraçhane’de bekliyordu, bugün de. Dünün hatalarının bugün tekrarlanmamasını bekleyenler var, selam onlara.
2 yıldır bekleyenler de var. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki çok kıymetli akademisyenler, 12 Eylül’ün hepimize attığı büyük bir kazık olan YÖK’ün yeniden düzenlenmesini, 15 Temmuz’dan sonra tamamen Cumhurbaşkanına kalan rektör atama tuhaflığının artık son bulmasını bekliyorlar. Özgür ve özerk üniversite için sabırlı ve umutlular.
Adalet ve Kalkınma Partisi, hala resmi sitesinde bulunan parti programındaki “YÖK, üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan, standart belirleyici bir yapıya kavuşturulacak, üniversiteler idari ve akademik özerkliğe sahip, öğretim elemanları ve öğrenciler üzerinde baskı, dayatma ve antidemokratik uygulamaların bulunmadığı, bilimsel bilginin üretildiği, araştırma ve öğretim faaliyetlerinin esas olduğu kurumlar haline getirilecektir.” ifadelerini unutmamızı bekliyor. Boşa bekleyenler de var, söylemiş miydim?
Beklemek yine uzayıp gidiyor. Sen ne bekliyorsun diyorlar.
Neredeyse Ocak ayını yarıladık, artık İstanbul’a kar yağmasını bekliyorum diyorum.
Beklemek sırlı bir şey, şimdilik bu kadarını söyleyebiliyorum.