Bizim ülkemizde olur böyle vakalar “Allah affetsin”
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, “Binde biri bile doğruysa felaket ve sıkıntılıdır. Binde birken önünü alamazsanız, bu yüzde bir, sonra onda bir olur sonra bir bakarsınız ki bütün vücudu kaplamış” ifadesini kullanmış,“Videoları seyreden, gazetede okuyan savcıların harekete geçip gereğini yapmaları lazım. Devlete güveni sağlamak açısından bu gereklidir” demişti. (12 Mayıs, DW Türkçe)
Gün geçmiyor ki Sedat Peker’in bir iddiası daha teyit edilmemiş olsun.
***
Dün Peker’in bir iddiası daha doğrulandı.
Peker, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi ve AK Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Korkmaz Karaca’nın, Sezgin Baran Korkmaz’ın kendisine hediye ettiği Audi A8 arabayı kullandığını, olaylar karışınca arabayı SBK’nın Sancaktepe’deki fabrikasına bıraktığını, Korkmaz’ın ayrıca danışmanlık adı altında birçok kuruluştan para aldığını, firmaların ‘özel işlerini’ halletme karşılığında rüşvet aldığını iddia etmişti.
Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk katıldığı bir televizyon programında, Korkmaz Karaca ile yaptığı telefon görüşmesini aktardı. Öztürk Peker’in Karaca ile ilgili gündeme getirdiği “SBK’nın aracını kullandığı” iddiasını kabul ettiğini açıkladı.
Karaca şunları söylemiş:
“SBK’yı 2017 yılının Aralık ayından bu yana tanıdığını, açıklanamayacak hiçbir ilişkisinin olmadığını, 2018 yılının ekim ayından bu yana Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyeliği yaptığını, SBK Holding’e belki 50 defa gitmişimdir. Otomobilim hasarlı olduğu için tamire verdim. Baran Korkmaz’ın araç kiralama şirketinden araç kiralamak istedim. Ancak ısrarla para ödetmedi. Yaklaşık 3 ay kadar aracı kullandım. Yanlış yapmışım, keşke parasını ödeseymişim.” (24 Haziran)
Karaca, Öztürk’e “Ama insan bir arkadaşının otomobilini kullanamaz mı?” diye sormuş ve arabayı kullandığı süre içerisinde benzinini kendisinin koyduğunu söylemiş.
Sayın Karaca, arabayı kullandığı süre içerisinde erdemli davranarak benzin parasını kendisi ödediği için elbette takdiri hak ediyor!
İtalya da ise Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Maurizio Lupi, ihalelerde yolsuzluk yaptığı ve bir iş insanından rüşvet olarak saat aldığı ortaya çıkınca istifa ediyor. (2015)
Biz de ise en fazla işte erdemli olmak, faziletli olmak adına “Yanlış yapmışım, keşke yapmasaydım iyi olacakmış. Ama arabayı kullandığım süre içinde benzinini ben aldım” açıklamaları yapılıyor…
CHP milletvekili Ali Mahir Başarır, Korkmaz Karaca ile Sezgin Baran Korkmaz arasındaki samimi ilişkiyi ortaya koyan “o videoyu” paylaşmasaydı Karaca da belki de kulağının üstüne yatmayı tercih edecek, hiçbir şey olmamış gibi davranacaktı.
Öyle ya sonuçta Sedat Peker geçmişi kirli, kirli işlere bulaşmış bir suç örgütü lideri. Böyle birinin söyledikleri ciddiye alınmamalı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin MYK toplantısında “Ciddiye almayın, önemsemeyin” tavsiyesinde bulunmadı mı? (1 Haziran)
***
Sedat Peker’in açıklamalarıyla ülkemizde ortaya çıkan mafya siyaset medya hattındaki kirli ilişkiler ayyuka çıkmış durumda, dünya basınında iddiaların bir iktidarı sarsacak çapta olduğu yazılıyor.
Ama iktidarın kendisi seyirci. Duymuyor, görmüyor, işitmiyor.
Kim Sezgin Baran Korkmaz.? ABD’den Türkiye’ye uzanan kara para aklama trafiğini yürüten kişi.
Nitekim Türkiye’de de Sezgin Baran Korkmaz’ın mal varlığına tedbir konulmuş, yurt dışına çıkması yasaklanmış. Sonra bir el girmiş devreye olmayan bir MASAK raporuna dayanarak, Korkmaz’ın mal varlığının üstündeki tedbir kaldırılmış. Yurt dışına çıkış yasağı kaldırılmış.
Amerika Sezgin Baran Korkmaz’ın peşine düşerken, Avusturya’dan tutuklanmasını isterken. Bizim ülkemizde Sezgin Baran Korkmaz’ın İçişleri Bakanlığı eliyle yurt dışına kaçırıldığı iddiaları var.
Bütün bu vahim iddialar havalarda uçuyor ama sadece uçuyor.
Cumhuriyet gazetesinden Tuncay Mollaveisoğlu’nun haberine göre, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Sezgin Baran Korkmaz’ın 7 yıldızlı otel konforundaki her uçuşu 15 bin Avro olan uçağını seçim döneminde taksi gibi kullanmış!
Her uçuşu 15 bin Avro olan bir uçağın seçim döneminde kullanılması izah edilebilir bir durum olmasa gerek…
Norveç’in Balıkçılık Bakanı Per Sandberg, kız arkadaşıyla birlikte, devletin kendisine zimmetlediği cep telefonunu da yanına alarak tatile gittiği için istifa etmiş... (13 Ağustos 2018)
***
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Binali Yıldırım’ın ailesiyle birlikte Sezgin Baran Korkmaz’a ait Paramount Otel’de tatil yaptığını, elinde belgelerin olduğunu iddia ediyor. (23 Haziran)
Binali Yıldırım günlerdir sessiz…
Çıkıp da “CHP milletvekili Başarır doğru söylüyor evet ben ve ailem Paramount Otel’e gittik. Ancak bedelini cebimden ödeyerek, tatilimizi yaptık” ya da “CHP milletvekili Başarır doğru söylemiyor ben o otelde tatil falan yapmadım” demiyor.
Danimarka’nın Ulaştırma Bakanı Maria Borelius, evinde sigortasız çalıştırdığı çocuk bakıcısını yetkili makamlara bildirmediği için istifa ediyor. (2006)
Veyis Ateş’in Paramount Otel’de kalması, Sezgin Baran Korkmaz’dan menfaat elde etmesi vahim… Peki iktidar siyasetçilerinin çıkar ilişkilerine girmeleri, rant elde etmeleri vahim değil mi?
Sezgin Baran Korkmaz’ın ülkemizde kara para aklamasına kimler öncülük etti?
SBK’nın ülkemizden kaçmasına kimler aracılık yaptı? Yargı, siyaset bunun neresinde yer alıyor?
***
Ne oldu AK Parti’nin 3 Y ile mücadelesine?
Sayın Erdoğan sürekli “Biz yola çıkarken 3Y ile mücadele dedik, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar. Yolsuzluğa asla müsamaha göstermedik. Yolsuzluğun kökünü kazıyacağız. Siyasetin rant aracı yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Siyaset birileri için ikbal kapısı olmayacak ” diyordu.
Yolsuzluğun kökü kazınınca bu sonuç mu çıkıyordu?
CHP’nin kamu çalışanlarının iki veya daha çok maaş almasının önüne geçecek kanun teklifi neden kabul edilmiyor? Bugüne kadar AK Parti neden böyle bir kanun çıkarmadı?
Kamu kurumlarına neden AK Partiye yakın isimler, AK Partili eski milletvekilleri, belediye başkanları, bakanlar atanıyor?
Yolsuzluğa müsamaha böyle mi gösterilmiyor?
Siyasetin rant aracı haline gelmesine müsaade edilmeyince ortaya üç maaş beş maaş alan AK Partili imtiyazlılar mı çıkıyor?
Almanya’da mesela doktora tezinde intihal yaptığının ortaya çıkması istifa ile neticeleniyor, bizim ülkemizde siyasetçiler “Allah affetsin” dediklerinde her şey halloluyor!
Almanların, Avrupa ülkelerinin bizi kıskanmalarının sebebi bu olsa gerek! Ödenmemiş bir fatura, üniversite dönemindeki bir intihal, devlete ait cep telefonun siyasetçiyle birlikte tatile gitmesi istifayla sonuçlanıyor.
Böyle devlet mi olur, böyle ülke mi olur ama değil mi?