Anayasa’nın 138. maddesini hatırlatarak yargıya açıktan talimat…
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında hem yargıya Anayasa’nın 138. maddesini hatırlattı hem de yargıya talimat verdi. Erdoğan aynen şunları söyledi:
“Buradan yargıya sesleniyorum… Diyorum ki; değerli yargı mensupları Anayasa’nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini neden yapmıyorsunuz? Gereken adımları neden atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim yürüyen davalarla ilgili ne kadar hakkım yoksa, ana muhalefettekilerinin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok. Bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Atılan adımlar karşısında yargının sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum.”
Bakmayın siz Sayın Erdoğan’ın “ana muhalefettekiler” dediğinde! “Ana muhalefettekiler” diye bir şey yok. Meclis’te muhalefet partileri var bir de ana muhalefet partisi var, yani iktidar partisinden sonra en çok oyu alan siyasi parti. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin ana muhalefet partisidir, Kemal Kılıçdaroğlu da ana muhalefet partisinin lideridir.
İYİ Parti ve HDP TBMM’deki muhalefet partileridir. Gelecek Partisi ve DEVA Partisi de TBMM’de olmayan muhalefet partileridir.
Wikipedia’da Türkiye’de ana muhalefet partisi liderleri diye bir sayfa var. Mesela, siyasi partilerin hangi tarihler arasında ana muhalefet lideri olduğu yazılı, ilgi duyanlar bakabilir.
Yani, aslında Sayın Erdoğan “ana muhalefettekiler” derken ana muhalefet partisini kast ediyor. Ben de zaten buna çok fazla takılmadım. Erdoğan CHP’yi tek hedef alarak seçmenleri “ya iktidar, ya CHP” ikilemine sokmaya çalışıyor, İYİ Parti’yi, Gelecek ve Deva partilerini etkisizleştirmek istiyor ama beklediği kadar etkili olamıyor.
***
Önce Sayın Erdoğan’ın hatırlattığı Anayasa’nın 138. maddesine bakalım. Madde şöyle:
“Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.”
Anayasamızda böyle yazıyor ama maalesef ülkemizde tam uygulanmıyor.
Eğer uygulanmış olsaydı Osman Kavala cezaevinde tutulmazdı, Ahmet Altan içeride tutulmazdı, HSYK eski başkanı İbrahim Okur’un davası hukuki zeminde yürürdü, bugün ülkemizde KHK mağduriyetleri yaşanmazdı, iktidarın hoşuna gitmeyen kararlar veren hakimler başka şehirlere sürülmezdi, iktidarın hoşuna gitmeyen karar vereceği anlaşılan hakimler bir gecede dosyalardan alınmazdı ya da iktidarın yakından takip ettiği davalara özel hakimler atanmazdı.
Kaldı ki Anayasa’nın 138’nci maddesiyle devlet organının, makamının, kişinin ya da kurumun yargı yetkisinin kullanılması nedeniyle kullanarak mahkemelere ve orada görevli hakimlere etki etmesinin önüne geçilerek, yargıçlar yasa koyucuya karşı koruma altına alınmıştır.
***
Sayın Erdoğan’ın hatırlattığı bu madde yargıçları ve mahkemeleri; devlet gücünü, kanun yapma yetkisi elinde olan iktidara karşı koruyor.? Muhalefet partilerine karşı değil..
Ama Erdoğan bu maddeyi söyleyerek yargıda faturayı ana muhalefet partisi CHP’ye kesiyor.
Sayın Erdoğan; CHP’nin sürgün ettiği, dosyadan el çektirdiği, yakından takip ettiği kritik bir davanın başına hakim ataması yaptırdığı bir tane dosya var mı?
CHP’nin elinde bir imkan olsaydı en basitinden herhalde yerel mahkemenin AYM’nin Enis Berberoğlu hakkında verdiği hak ihlali kararını tanımasını sağlar, bırakın hukuku sopa olarak kullanmasını, en azından yaşanan onca hukuksuzluğun önüne geçerdi.
Sayın Erdoğan’ın “Benim yürüyen davalarla ilgili ne kadar hakkım yoksa, ana muhalefettekilerinin de talimat verme hakkı yok” sözü partisinin tabanında karşılık bulmuş mudur? Karşılık bulur mu? AK Parti tabanı içerisinde bile CHP’nin yargıya müdahale etme gücü olduğuna inanan var mıdır? AK Parti tabanını dahi gülümsetmiştir bu sözler…
***
Şimdi bunlardan sonra asıl mevzuya gelelim, soralım:
Devletin başının yargıya açıktan “Yargıya sesleniyorum, gereğini neden yapmıyorsunuz, gereken adımları neden atmıyorsunuz?” diye seslenmesi talimat değil midir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yürüyen davalarla ilgili benim yargıya talimat verme hakkım ne kadar yoksa CHP’nin de yok.” Aksini söylemek mümkün mü?
Ama bu sözünden hemen önce Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’la ilgili “ödüllendirecek halimiz yok” açıklaması yapıyor.
***
Şimdi de asıl kısma gelelim.
İktidara yakın medya kurumundan da öğreniyoruz ki Sayın Erdoğan Bülent Arınç için yargıya talimat vermiş. Bu talimatı büyük, büyük puntolarla duyuruyor. Oldukça tuhaf, değil mi? Şu başlıktan siz ne anlarsınız?
“Başkan Erdoğan’dan Bülent Arınç’a sert tepki! Anayasanın 138. maddesini hatırlattı: Neden gereği yapılmıyor?” (https://www.sabah.com.tr/gundem/2020/11/25/son-dakika-baskan-erdogandan-bulent-arinca-sert-tepki-anayasanin-138maddesini-hatirlatti-neden-geregi-yapilmiyor )
Erdoğan, Arınç hakkında işlem yapmaları için hakimlere talimat veriyor, Anayasa’nın 138. maddesi üzerinden!
Erdoğan’ın çelişkilerle dolu, aynı konunda dün başka, bugün başka, yarın bambaşka istikamette yaptığı pek çok açıklaması var ama aynı konuşma içerisinde bu kadar çelişkiye düştüğü bir açıklama sanırım hiç olmamıştı.