Nereye kadar
Yıllar yıllar sonra Dr. Necmettin Şeyoğlu Stadı’ndayım. Küçük (12.500 kapasiteli) ama güzel bir stat var artık. Tribünlerdeki çoğunluk Anadolu’nun çoğu gibi ‘çekirdek çitleten’ seyirci. Sosyal sorumluluk projesi için buradalar gibi, bağırıp çağırma, deşarj olma etkinliği.
Galatasaray’ın İstanbul’da ölüp ölüp dirildiği rakip yoktu dün sahada. Afrika Kupası İgor Tudor’a ceza gibi olmuş, etkili 3 ismin yokluğu hissediliyordu Karabük’te. Konyaspor’la birlikte ligin en çok koşan, pas yapan takımı ilk yarıda tekliyordu. Ama Galatasaray da pek ortalarda yoktu. Sneijder’siz bir şeyler eksikti. Josue sanki futbolu unutmuş ya da ağzımla kuş tutsam bir sonraki maç yokum diye boşlamış. O boşlayınca orta alan da boşaldı. İleriye top gitmedi. Podolski pas beklerken donma tehlikesi geçirdi! Yasin de golünden sonra pas alamayanlardandı ama onunki başka nedenle. Tribünlerin ‘Hırsız Yasin’ tepkisi nedeniyle takım arkadaşları onu koruma altına almıştı! Yasin’in golü sonrası Galatasaray’ın ilk yarı boyunca tek gol girişimcisi Bruma’ydı ve tek kanatla bu kadar oldu.
Riekerink’in herkesin gördüğü Yasin’in çaresizliğini farketmesi 60. dakikada kaçırdığı golle oldu. Yerine giren Rodrigues takımı ateşlemek şöyle dursun, çarçabuk sahadaki yürüyenler ordusuna dahil oldu. Bruma dışında Galatasaray’ın sahada ışığı yoktu. Ne kulübede ne sahada...
AKIL ALIR GİBİ DEĞİL
Galatasaray çekirge misali sıçraya sıçraya buraya kadar geldi ama bu kadar uyumsuz ve temposuz bir takım her zaman sıçrayamazdı. Karabük ortalama bir futbolla vasat maçın galibi olmayı başardı.
Burada Cüneyt Çakır’a bir parantez açmak gerekiyor. Yasin’in golü sonrası oyuncuya gidip ‘Elle mi aldın’ diye sorması akıl alır gibi değildi. Verdiği penaltı kararı da bu altında kaldığı pozisyonun diyeti gibiydi. Maçın kaybedenlerinden biri de oydu.