Tedirginliğimiz ölümden değil
kimseden bir işaret gelmeyecek
bir melek kimsenin alnını sıvazlamasa
söylemez kimse size dünyadaki ömrü boyunca
hiçbir insana yan bakışı olmayan kimdi
kimdi yan gözle bakmadı kır çiçeklerine bile
öğretmek için cephe nedir
kıyam etti
torunu kucağında
dönünce bütün gövdesiyle döndü
bir bu anlaşılsaydı son yüzyılda
bir bilinebilseydi
nedir veçhe
İsmet Özel
Tedirginiz, yaşamak için geç kaldık çünkü. Bugünü kendimize, bugünü birbirimize veremedik. Geçemedik kapıların eşiğinden. Işıklara, bizim olmayan gündemlere, bizim olmayan dünyalara sürüklendik.
Tökezledik düştük, yalnızdık.
Etrafa baktık, herkes önüne bakıyordu oyalanmak için. Birbirine hoşlukla bakmıyordu insanlar. Bütün gövdeleriyle bakmıyorlardı birbirlerine.
Cümleler kuruyorduk kof ve beyhude.
***
Ey Huda, vefasızım ben! Kainatta varlığın şahane. Kalbime sığmayan haşyetini, ölümün hayretini, yaşamın mucizelerini görmek için kör kaldım ben!
Vefasızım ben, kalbime dönecek yolu kaybettim ben!
Körlük ve yalnızlık var önümde.
Unutuşlardan çıkacak yolu bahşet bana.
Kaybolduk ve tedirginiz.
Kilitler var üstümüzde.
Tedirginliğimiz ölümden değil, üstümüzdeki kilitlerden.
Kaybolan ya ışık arar ya ses. Ya da başka bir kaybolanı. Kayboluşumuzun şaşkınlığıyla tedirginliğimiz sürüyor. Yolun tadına varamıyor, gönül hoşluğuyla iki kelam edemiyor, kendimize bakamıyoruz.
Tedirginliğimiz ölümden değil yani. Yani sondan korkmuyoruz. Sonuna yaklaşmış filmin duygusuzluğundan korkuyoruz. O filmde bir kez aşk yaşanmamış diye, bir çocuk koşmamış diye, bir şarkı çalmamış diye korkuyoruz. Filme ayırdığımız vakte acıyoruz. Aklımızda, hayalimizde kalan sorulara, kalbimizdeki kilitli odalara, kendimizi sahicilikten uzaklaştıran saçmalıklara, kendi kendimize uzak düştüğümüz zamana acıyoruz.
***
Köprülere, ağaçlara ve türbelere kilitlenmiş gizler vardır. Tedirgin oluruz onları yaparken, yaşarken. Gerçekleşmesini istediğimiz şeyleri, umduklarımızı kitleriz. Gönlümüzü kitleriz Huda’ya. Kader kâğıdına şikayet ve isteklerimizi yazarız. Ölüm gelinceye dek gelmesini istediklerimizi dileriz. Diler, umar ve umursamazca ayrılırız kilitlerden.
Var mı kırk birinci bir oda?
Kilitler bize gönüldekini verseydi tedirgin olur muyduk? Gönüldeki kilitler açılsaydı hayretle donar mıydı dünya? Kilitler açıldığında bu bizleri mutlu kılar mıydı?
Hikaye nasıl biter bilinmez. Kilitler ne getirir bilinmez. Yaklaşan ve açan ne bulur bilinmez.
Umduğunu bulan mı mutludur, bulduğunu sunan mı? Mutluluk nedir bilinmez. Bilinmez talih kuşunun son kanat çırpınışı. Tedirginliğe yaklaşanın son hali nedir bilinmez.
Kilitler gizdir, gönül anahtar.
***
Sonra sana ne olduysa bana da oldu. Bıraktım tüm telaşlarımı kenara. Düştüm hakikatin yoluna. Tedirginliğim ölümden değil. Kilitlerden. Açmaya çalıştığım kilitlerden.