Kenan Evren ağzıyla Akşener'e saldırı
İYİ Parti lideri Akşener, Cumhur İttifakına katılsa Sivas'ta yine böyle bir provokasyona uğrar mıydı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akşener'i yerli ve milli diye överek kendi saflarına davet etmişti. CHP ile ittifakı bozup iktidara katılmayınca tekrar "Baş FETÖ'cü" oldu.
Sokakta dolaştırmamak için sözde gözdağı veriliyor. "Bu karı Sivas'a giremez" tehditlerine maruz bırakılıyor.
İktidar militanlarının iftira ve karalamaya dayanan bu saldırıları, sistematik bir kampanyanın eseri.
Halkı muhalefete karşı dolduruşa getiren kin ve düşmanlığa tahrikler, artık toplumsal barışı bozma tehlikesi doğuruyor.
Ceza kanunlarımız açık. Bu açıdan hem iftira ve yargısız infaz suçuna giriyor. Hem de TCK 216'daki halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun oluştuğunu gösteriyor.
Hukuken suç da siyaseten meşru mu! Demokrasiyi de ihlal ediyor.
Evren de muhalefeti böyle suçlaştırıyordu. Darbesiyle hesaplaşanlar, şimdi yöntemini hortlatıyor, kadere bakın!
12 Eylül darbesinin lideri, 1982'de referanduma sundukları 'Anayasa'yı tanıtmak için kampanya başlatmıştı.
Bütün yaptığı, 'hayır' demeyi suç gibi göstermekti. Halkı öcülerle korkutup tehdit ediyordu.
Güya halka fikrini soracaktı. Onaylamayan 'hayır' diyebilecekti, bu serbestti.
Ama 'hayır' propagandasını fiilen yasaklamıştı.
Konuşmalarında, 'teröristlerin, dış güçlerle işbirliği yapanların, vatan hainlerinin', 'hayır' kampanyası yürüttüğünü söylüyordu. (29 Ağustos Afyon)
30 Ağustos tarihli Cumhuriyet'in manşetinden şöyle sesleniyordu:
"Vatan hainleri, yönetimi kötülemek için faaliyette bulunuyorlar."
Şu inciler de Evren'den saçılmıştı:
"Hayır' biçiminde bayram kartı, kapıların altından bildiri atanlar bunlardır. Türkiye aleyhinde yayın yapan Ermeni ASALA örgütüyle işbirliği yapanlar, komünist radyolardan talimat alanlar bunlardır." (25 Ekim Rize)
Hatta "Hayırda hayır vardır" propagandası yapılamasın diye, oy pusulasına 'Evet' ve 'Hayır' yerine 'Kabul' ve 'Ret' bile yazdırmıştı.
'Hayır' oyunun rengi mavi olduğu için, 'Mavilim mavişelim' türküsüne de gıcıktı. Subliminal mesajla 'Hayır'ı çağrıştırıyordu.
Hatta kızıp diyordu ki:
"Sinsice neler neler söylemiyorlar sevgili vatandaşlarım. Atatürk'ün gözlerinin renginin mavi olup, mavi baktığından tutun da denizin mavi sularında serinleyen, gökyüzünün maviliklerinde huzura kavuşulacağına kadar mavi rengi ima ederek güya parlak buluşları ile 'ret' oyunu telkine yeltenmektedirler."
Maviye, çocukça şöyle de yüklenecekti:
"Gök mavi ama bir işe yaramıyor. Eğer bulut gelirse yağmur yağıyor, bereket getiriyor".
(Bakınız: BBC Tükçe'de Mahmut Hamsici'nin 4 Nisan 2017 tarihli, "1982 referandumu: Mavi, Beyaz'a karşı" başlıklı arşiv derlemesi.)
Yakışıyor mu Evren zihniyetinden medet ummak!
Büyüdüğü için mi söndürülemedi, söndürülemediği için mi büyüdü?
Bakan Pakdemirli'nin farklı tarihlerdeki açıklamaları, birbirini çürütüyor. Hangisi doğru?
Orman yangınlarına hazırlıkta dünya lideriyiz, ilk alev parladığında yakalayıp söndürüyoruz. (13 Temmuz)
Her sene 5 ila 10 büyük orman yangını çıkıyor. Geçen sene 8'di, bu sene 10. Aynı anda 10 ila 15 büyük yangınla mücadele ediyoruz. (1 Ağustos)
Uçak olarak dünyada az bulunur bir filo sahibiyiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin en güçlü hava gücü filosuna sahibiz. Dünyanın en önemli, Akdeniz'in en güçlü filolarından bir tanesidir. (1 Ağustos)
Ama aynı zamanda....Envanterimizde söndürme uçağı ve helikopteri yok. Cumhurbaşkanı talimatıyla alım çalışmalarını başlattık. (30 Temmmuz)
Son günlerde uçak filomuzu, çeşitli ülkelerden takviyelerle 14-15'e çıkardık. (1 Ağustos)
Yangınları hızla kontrol altına aldık. Rahat olun, kapasite fazlamız var ki Muğla'ya kaydırılan iki uçağımızı Yunanistan'a kaydırabiliyoruz. Komşumuza da yardımcı olmamız lazım. (10 Ağustos)
Ülkeler arasında yangınla ilgili araç alışverişi yapmak son derece doğal. Tüm komşularımıza, Yunanistan da dahil, yangınlarda ihtiyaç fazlası bütün hava araçlarımızı her zaman teklif ediyoruz. (1 Ağustos)
Fakat AB'den gelen yardım uçakları ve AB'nin istemesiyle mi Yunanistan'a yardıma koşuyoruz?...
Çok sayıda yangınlarda kullanılmayan uçağımız olduğu için, AB'den gelen talep sebebiyle iki uçağımızı Yunanistan'a yardıma gönderiyoruz. (10 Ağustos)
Yangın sayıları ve ilerleme hızının artmasında iklim değişikliğinin etkisi oldukça fazla. (10 Ağustos)
İlk müdahale son derece önemli. Böyle havalarda müdahale süreci uzadığı sürece yangınlar bazen önü alınamaz vaziyete geliyor. (10 Agustos)
Sonuç:
Envanterimizde olmayan ihtiyaç fazlası uçakları, filo sahibi komşumuza gönderiyoruz. Nasıl yani? Kimin uçağını, kimin talebiyle kime gönderiyoruz? Açıkça belirtilse anlaşılacak. Belirtilmiyor.
Bir yandan da yangınların bu sene görülmemiş büyüklükte olduğu söyleniyor. Sanki büyük oldukları için hazırlığımız yetmemiş, yardıma muhtaç kalmışız gibi.
Büyüdüğüne göre hızlı ve etkin müdahale edememişiz. Etsek büyür müydü?