Yıllardır beklenen 'Spor Yasası' meclis onayından geçerken 61 maddelik yasa teklifi, soru işaretlerini de peşinden getirdi. Spor kulüpleri ve federasyonlarının ekonomik ve yönetimsel düzenlemelerini içeren teklifte Spor Bakanlığı'na verilen geniş yetkiler, birçok hukukçu ve yöneticiyi tedirgin etti.
OĞULCAN ÇOKSAYAR
Uzun yıllardır beklenen ve hem kulüplerin hem de federasyonların yapılarını düzenlemesi beklenen, 61 maddeden oluşan “Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanun Teklifi” TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nda kabul edildi. Teklifle, 30 milyar TL'yi aşan borca sahip futbol kulüpleri başta olmak üzere tüm spor kulüplerinin daha fazla borç batağına saplanmasının önüne geçilmesi ve yönetimlerinde şeffaflık sağlanması amaçlanıyor. Başkan ve yönetimi, kendi dönemindeki borçlardan sorumlu tutulacak. Ayrıca spor kulüpleri, spor anonim şirketleri ve spor federasyonlarının kuruluşu, organları, bütçe ve harcama esasları gibi konulara dair usul ve esaslar düzenleniyor.
Kanun teklifinde de yer alan tabirle "teknik olarak iflas durumunda olan" spor kulüpleri, dernek statüsünde oldukları için herhangi bir hukuki sorumluluk taşımadan borçlanmaya devam ediyor. Bu durumun önüne geçilmesini amaçladığı belirtilen kanun teklifinde, kulüplerin tamamı dernek statüsünden çıkarılarak spor kulübü adını alacak. Halihazırda şirket statüsünde olanlar ise spor anonim şirketi olarak adlandırılacak. Yeni gelen ekonomik kısıtlamalar ve yöneticilik için sicil temizliği istenmesi spor kulüplerinin yeni dönemde başkan ve yönetici bulmakta zorlanacağı iddialarını da oldukça kuvvetlendirdi.
Ancak onay alan kanun teklifinin yeterli olmadığına yönelik görüşler de söz konusu olunca birçok kulüp yetkilisi gelecek adına tedirgin oldu. Spor Bakanlığına aşırı yetkiler verildiğine yönelik tepkilere de rastlanırken bu tepkilere, İçişleri Bakanlığı'na ve ildeki yerel yetkiliye bir kovuşturmayı bahane ederek spor kulübünü kapatmaya kadar varan yetkiler verilmesi ve üst kuruluş adı altında spor federasyonlarına ve Kulüpler Birliği'ne paralel yapılanmaya imkan tanınması gerekçe olarak gösterildi. Spor Bakanı'nın yeni yasa ile birlikte, federasyon genel kurullarını iptal etme, yenileme, federasyon yönetimlerini görevden alma, tahkime kurullarını atama gibi yetkileri olacak. Spor federasyonlarının her türlü harcamaları Spor Bakanlığı tarafından denetlenecek. Bu sebepten ötürü bazı spor hukukçuları ile spor kulübü yöneticileri yeni yasaya temkinli yaklaşıyor.
AV. GURUR GAYE GÜNAL (SPOR HUKUKU UZMANI): ÖZERK YAPI ZEDELENECEK
Kanun kapsamında genel olarak her ne kadar bir takım yeni düzenlemeler getirilmiş olsa da, genel çatı itibarıyla spor kulüpleri ve federasyonları, bir anlamda yürütmeye ve yürütmenin denetimine bağlanmıştı. Federasyon ve kulüplerin yönetimi ile ilgili bir takım işlemleri dolaylı olarak da olsa bakanlığın elinde tutmak ve bu şekilde kulüpler ve federasyonlar üzerinde denetim ve hakimiyet alanı oluşturmak bu yasa ile mümkün hale gelmiştir. Nitekim, TTK veya özel hukuk hükümlerine göre kurulan kulüp ve federasyonların, bakanlık organlarınca denetlenmesi, yürütmenin kararıyla kurulur hale getirilmesi, özel hukuk tüzel kişilerinin bakanlığa tescil edilmesi gibi kriterler kulüplerin ve federasyonların bağımsız ve özerk olmalarını bir anlamda zedeleyerek federasyon ve kulüpleri bir anlamda yarı bağımlı hale getirmiştir.
Mevcut yasa metni ile Spor Bakanlığı'nın artık kulüpler ve federasyon üzerindeki denetim ve inceleme yapma imkanları artmış olup, kulüplerin yasa metni ile belirtilen bütçe belirleme ve harcama kriterlerine uymaması halinde kulüp başkan ve yöneticilerine 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası yaptırımı getiriliyor.
Futbol menajerlik sözleşmeleri de noterlik tarafından düzenlenerek geçerli olabilecek şekilde düzene tabi olacak. Brüt gelirleri beş yüz bin Türk Lirası'ndan fazla olan spor kulüpleri ve spor anonim şirketleri, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce imzaladıkları finansal yapılandırma sözleşmeleri kapsamındaki borçlar dahil, doğmuş ve doğacak her nevi borcunu bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde yeminli mali müşavir aracılığıyla Bakanlığa bildireceklerdir.
Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan ve spor alanında faaliyet gösteren anonim şirketler, kanunun yürürlük tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde Kanunda kendileri için öngörülen yükümlülükleri yerine getirerek spor anonim şirketi hâline geleceklerdir. Spor kulüplerinin birleşme ve devralmalara konu olması söz konusu olabilecektir artık.
Kamu yararına çalışan spor kulüpleri kavramı yasa çerçevesinde düzenlenerek kamu yararına çalışan spor kulüpleri; Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın ve ilgili spor federasyonunun görüşü alınarak Bakan'ın teklifi ve Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenebilir hale getirilmiştir. Spor kulüplerinin bir araya gelerek federasyon, federasyonların ise bir araya gelerek konfederasyon kurabileceği belirtilmiş olup, bu kulüp ve federasyonların bir araya gelme usullerinde hangi yolu izleyecekleri, kendi içlerinde kurul ve karar yeter sayılarıyla ilgili düzenlemeler de söz konusu.
AV. DENİZ AKBIYIK (SPOR HUKUKU UZMANI): OLUMSUZ SONUÇLARA GEBE
Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Yasa Tasarısı'nı birden fazla açıdan ele almak mümkün. Şirketleşme ve bakanlık denetimi yönünden bakacak olursak: Yasa tasarısında en büyük yeniliklerden biri spor kulüplerinin “Spor Anonim Şirket” statüsü kazanmasına ilişkindir. Halihazırda futbol kulüpleri yönünden bir ikililik mevcut olup kimi dernekler statüsünde iken kimi kulüpler ise Anonim Şirket statüsünde faaliyetlerini devam ettirmektedir. Yasa tasarısında bir şirketleşme öngörülmektedir, her ne kadar spor hukukçuları olarak özellikle futbol kulüpleri yönünde şirketleşmeyi desteklemekte isek de; yasa tasarısı şirketleşen kulüplerle ilgili hükümlerinde Dernekler Kanunu’na atıf yapmaktadır. Şayet bir şirketleşme öngörülmekte ise Dernekler Kanunu’na yapılan atıflar, kulüplerin statülerinin belirlenmesinde hukuki problemler yaratacaktır. Fiilen dernek vasfının korunduğu yalnızca isim değişikliğine gidildiği ifade edilebilir.
Spor Bakanlığı'na mali denetim yetkisi verilmesi ise ticaret hukukundan ve borçlar hukukundan doğan denetim yolları varken paralel ve olağan üstü bir denetim mekanizması oluşturur söz konusu hüküm hem hukuki hem siyasi olarak son derece hatalı sonuçlar doğurabilecek bir düzenlemedir, bakanlığa verilen bu geniş ve mutlak yetki hem anayasaya hem de ticaret hukukuna aykırıdır.
Federasyonlara tanınmış yetkiler yönünden: Spor federasyonlarına belirli ligler için (Süper Lig gibi) katılabilme şartı olarak spor anonim şirket statüsünde olma ve ödenmiş en az 1 milyon Türk Lirası sermaye zorunluluğu getirilmiştir. Bu durum halihazırda borca batık kulüplerin ne yapabileceğini çözümlemediği gibi, federasyonların bir nevi liglerden dışlama hakkına sahip olması, hukuka aykırılık teşkil etmesinin yanı sıra federasyon seçimlerinde siyasi baskılarla karşılaşmamıza sebebiyet verebilecek bir düzenlemedir.
Kulüp yöneticilerinin sorumlulukları yönünden incelenirse; tasarıda spor kulüplerinin başkan yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerinin kasıt veya ihmalleri oldukları takdirde zarar mevcut ise müşterek ve müteselsilen sorumluluklarına gidileceği öngörülmüştür bu madde ile hem kulüp borçlarından yöneticiler sorumlu tutulmak istenmiş hem zarar şartı aranmıştır. Spor hukukçuları tarafından ayrıca zarar şartı aranması eleştirilmekte olup kanaatimce halihazırda kusur ve ihmaller yönünden uygulanabilir TTK hükümleri mevcuttur. Ayrıca ibra kurumuna ilişkin de destekleyici bir düzenleme yapılmadığı kanaatindeyim. Bu halde büyük yenilik olarak lanse edilen hükümlerin somut hayatta karşılığının olup olmayacağı tartışmalıdır.
Bir diğer yandan, borca batık haldeki kulüpler için de nasıl bir yol izleneceğine ilişkin boşluklar bulunmaktadır. Sorumluluk üstlenecek yöneticiler bulunması gerekecektir ki bu aşamada oldukça zorlu bir süreç yaşanacağı tartışılmazdır.
Yürürlük yönünden: Tasarı çok hızlı bir şekilde yürürlüğe konulmaya çalışılmaktadır, hem ilgili süjelerden (spor hukukçuları, stklar, kulüpler, sporcu organizasyonları gibi) yeterli görüş talep edilmemiş hem de kulüplere özellikle mali yönden uygun hale gelmeleri için yeterli zaman tanınmamıştır.
Hukuki karar alma mekanizmaları yönünden ise; disiplin kurulu gibi hukuki karar alacak kurulların üye yapısı bağımsız yargılamaya uygun değildir, disiplin kurulunda hukukçu yer alması gibi şartların getirilmemiş olduğunu görebiliyoruz.
Spor hukuku alanında Türkiye’yi uluslararası mecrada temsil eden, İsviçre'deki Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) ile Euroleague Basketbol Tahkimi'nin tek Türk hakemi olan Avukat Emin Özkurt ise söz konusu yasa tasarısını üç başlık altında inceledi :
"1. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na Verilen Geniş Yetkilere İlişkin:
Yeni Spor Yasası Teklifi ile beraber Spor Federasyonlarının denetimi Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından belirlenecek kişilerce yapılacaktır. Bu hususun Spor Federasyonlarının bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkileyeceği açıktır. Buna ek olarak, Bakanlığın Federasyonlar üzerinde mutlak ve aşırı olarak değerlendirilebilecek yetkilere sahip olması, siyasi iradenin Türk Sporu üzerinde bulunan baskısının artmasına da neden olacaktır.
Av. Emin Özkurt (Spor Hukuku Uzmanı)
Ek olarak, Spor Federasyonları içerisinde yer alacak olan Hukuk ve Disiplin Kurullarının yine Bakanlık etkisinde kalmaya devam edecek olmasının, Türk Sporu’nun adil ve eşitlikçi yapısına zarar vereceği kanaatindeyim. Bu doğrultuda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, özellikle Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’nun aleyhine verilen kararların hız kesmeden devam edeceği açıktır.
Bakanlığa verilen yetkilere ilişkin başka bir husus ise, Yeni Spor Yasası Teklifi’nin “Yardım şekilleri” başlıklı 21. maddesinde, Bakanlığın spor kulüplerine, spor anonim şirketlerine ve üst kuruluşlara, ayni ve nakdi şekilde yardım yapabilmesi mümkün kılınmış olmasıdır. Ancak, Bakanlığa verilen bu yetki ucu açık bir şekilde, yeteri kadar düzenleme altına alınmadan kanun maddesine işlenmiştir. Nitekim yapılacak yardımın sınırı ve hangi koşullarda yapılabileceği gibi maddenin çerçevesini oluşturacak kısımlar madde metninin dışında bırakılmıştır. Bu konuda Bakanlığa bir serbesti sağlanmasının hakkaniyetli olmayacağı ve kamuoyu nezdinde büyük tartışmalara yol açacağı da açıktır.
Dolayısıyla, getirilecek olan düzenlemeler ile birlikte Gençlik ve Spor Bakanlığına geniş yetkiler verilerek, spor federasyonlarının kabiliyet alanlarının kısıtlandığı rahatlıkla söylenebilecektir.
2. Spor Kulüpleri ve Spor Anonim Şirketleri’ne ilişkin:
Bilindiği üzere spor kulüpleri, Yeni Spor Yasası ile birlikte dernek statüsünden çıkarılacaktır. Ancak “spor kulübü” adı altında yapılanacak olan kulüpler ile ilgili çoğu hüküm, yine mevcut düzende olduğu gibi Dernekler Kanunu’na ve Medeni Kanun’a bağlı kalmaya devam edecektir. Bu nedenle, spor kulüplerinin fiili olarak dernek vasfında kalmaya devam edecekleri kanaatindeyim. Bir başka deyişle spor kulüplerinin tescil işlemleri için artık Dernekler Masası yerine Gençlik ve Spor Bakanlığı’na başvuracak olmaları, spor kulüplerinin fiili olarak dernek statüsünü kaybettikleri anlamını taşımayacaktır.
3. Yeni Spor Yasası’nın Uygulanabilirliğine ilişkin:
Öncelikle Yeni Spor Yasası’nın sporun her alanını etkileyecek bir yasa olduğunu kabul etmek gerekir. Ancak bu durum bazı engelleri de beraberinde getirmektedir. Bu noktada bazı önemli hususların, hızlı ve kolay bir şekilde uyum sağlanması gerekliliği nedeniyle Federasyonların yetki alanına bırakılması daha yerinde olurdu.
Bu hususta bir örnek vermem gerekirse, Yeni Spor Yasası Teklifi’nin 54. maddesinde düzenlenen menajerlik hükümleri ile ilgili olan kısmın, açıkça yanlış düzenlendiği kanaatindeyim. İlgili düzenleme Yeni Spor Yasası’nda yer almayacak olsaydı, FIFA tarafından menajerlik düzenlemelerine yapılacak güncellemelere paralel, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından Futbol Menajerleri İle Çalışma Talimatında hızlı değişiklikler yapılıp, usul ekonomisine uygun olarak nitelendirilebilecek reaksiyonlar alınabilecekti. Ancak, yürürlüğe girecek Yeni Spor Yasası ile bu husus bir hayli zorlaştırılmıştır. Bu durumun ise sporun uluslararası oluşundan kaynaklı ruhuna uyum sağlayamayacaktır.
Sonuç olarak diyebilirim ki, biraz önce değindiğim hususlarla sınırlı olmaksızın Yeni Yasa Teklifi’nin uygulanabilirliğine ilişkin sayısı azımsanamayacak kadar hatalı veya eksik düzenleme yer almaktadır. Yine de eklemem gerekir ki, yeni yürürlüğe girecek bir yasa olması nedeniyle, Spor Yasası’nda yer alan hükümler Anayasa ile çelişmediği surette iyi veya kötü olmasına bakılmaksızın uygulanabilir olacaktır.
Ancak, Yeni Spor Yasası Teklifi kapsamında, Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’nun yine Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu tarafından atanacak olması gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına paralel olması gereken Tahkim Kurulu yapılanması bozulmuştur. Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu ile Tahkim Kurulu arasında hiyerarşik bir ilişki oluşturmaktadır."
NELER DEĞİŞECEK?
*Sadece futbol değil tüm branşları kapsayacak.
*Spor kulüpleri anonim şirkete dönüşebilecek.
*Kulüpler birleşerek federasyon şeklinde üst kuruluş oluşturabilecek.
*Denk bütçe uygulanacak. Takımlar geliri kadar borçlanabilecek.
*Kulüpler belirli miktar üzerindeki harcamaları bankalar üzerinden yapacak.
*Yönetim, dönem borçlarından sorumlu tutulacak.
*Menajer, oyuncularla maksimum 2 yıl sözleşme yapabilecek.
*Komisyonu yüzde 3-5 arasında olacak.
*Sözleşmeler noter huzurunda gerçekleşecek.
*Federasyonlar, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulacak.
*Federasyon harcamaları Spor Bakanlığı tarafından denetlenecek.
*Federasyon başkanları en fazla 3 dönem görevi yapabilecek.