Kovid salgınıyla birlikte Amerika’da ortaya atılan komplo teorilerinin büyüttüğü aşı karşıtlığı hareketi Türkiye’de ciddi bir halk sağlığı tehlikesine dönüştü. Tüberküloz, kızamık, boğmaca gibi ölümcül salgın hastalıklara karşı gereken aşılamayı çocuklarına yaptırmayı reddeden ebeveynler çoğaldı. 2011’de yalnızca 183 aile evlatlarına aşı yaptırmazken bu yıl içinde söz konusu sayının 40 binlere kadar çıktığı belirtildi.
BÜŞRA CEBECİ
TÜRKİYE’DE AŞI KARŞITLARI SON 13 YILDA 200 KAT ARTTI
Artan aşı karşıtlığı tehlikesine dikkat çeken CHP’li Burhanettin Bulut Sağlık Bakanı’nın cevaplaması amacıyla verdiği soru önergesinde 2011’de sayıları 183 olan aşı redçilerinin 40 bine çıktığını söyleyerek bu duruma karşı nasıl önlem alındığını sordu. Aile hekimlerinin vatandaşlardan sadece ‘aşı yaptırmayacaklarına dair belge’ istemesinin çözüm olmadığını belirten CHP’nin ‘Gölge Sağlık Bakanı’ Zelihe Şahbaz ise aşı karşıtlığını bilimde karşılığı olmayan tedavi yöntemlerinden kazanç sağlayanların kışkırttığını söyledi.
AİLE ÇOCUKLARIN SAHİBİ DEĞİL YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLİYOR
Tarih boyunca dünyada milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olan kızamık, verem, çocuk felci, boğmaca, difteri, kuduz gibi hastalıkların kontrol altına alınmasında en önemli etkenin aşı olduğunu vurgulayan CHP’li Şahbaz, sorunun bir başka boyutunu gündeme getirdi: “Aşıları yapılmayan çocuklar, ileride toplum için tehlike yaratmaya başlayacak. Çocuğumuz dahi olsa kimsenin hayatını tehlikeye atma hakkımız yoktur. Bedelini küçük canların ödeyeceği bu çılgınlığa bir an önce son vermek, devletin sorumluluğudur.
TOPLUMA TEHDİT SAĞLIKÇIYA KÜLFET
‘Aşı karşıtları’nın sayısındaki yükseliş devam ederken, bu durum toplum sağlığını her geçen gün biraz daha tehdit ediyor. Bakanlığınsa konuya dair aldığı önlem, ebeveynlerden aşıyı reddettiklerine dair imza almaktan ibaret. KARAR’a konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, bu yöntemin toplum sağlığı açısından işlevsiz olduğunu, faturanın ise sağlık personeline kesilmesinin adil olmadığını söyledi.
Kovid-19 pandemisi ve ardından süren aşı tartışmalarıyla beraber her zamankinden daha fazla gündeme gelen aşı karşıtlarının sayısı da toplumda yarattıkları tehdit de yükselmeye devam ediyor. Ebeveynlerin çocuklarını aşılatmaması, hem kendi çocuklarının yaşam hakkını ihlal etmeleri hem de aşısız çocuklarının toplumda yarattığı bulaşıcı hastalık tehdidi boyutuyla tartışılıyor. Buna dair Sağlık Bakanlığı’nın aldığı önlem ise tartışmaya bir boyut daha kazandırıyor. Bakanlık, ailelerin aile sağlığı merkezlerinde giderek çocuklarını aşılatmayı reddettiğine dair imza vermelerini zorunlu kılıyor. Bu zorunluluk her ne kadar aileler için olsa da ailelerin bu sorumluluklarını yerine getirmemesinin faturası sağlık çalışanlarına kesiliyor.Sağlık çalışanları, bu evrakları bakanlığa teslim etme mecburiyetinde. Bakanlığın aldığı bu önlem, sağlık personelinin iş yükünü artırmanın yanı sıra aşı reddi için imza vermeyen ve çocuğunu aşıya getirmeyen ebeveynler sebebiyle sağlık personeli ve hekimlere cezai yaptırım uygulanmasına yol açıyor.
KARAR’a konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, insanların aşı karşıtlığını bir statü gibi gördüğünü söyleyerek, dünyada boğmacadan ölen çocukların sayısındaki artışla ilgili aşı karşıtlığının yükselişine işaret etti. ‘Ortaçağdan kalma’ olarak nitelediği ve bilimle ilgisi olmadığını söylediği yöntemlerle insanları tedavi etmeyen çalışan kimselerin, bu durumu bir sektöre çevirdiğini anlatan Şahbaz, “Hacamat, sülük tedavisi, fitoterapi gibi bilimle alakası olmayan, ortaçağdan kalma yöntemlerle kendilerine bir alan açmaya, kazanç elde etmeye çalışan kesimler, bu işi köpürtüyor. Dünyada ölümcül, salgın hastalıkların önü hep aşılarla alındı. Ortaçağda veba, çiçek, tüberküloz, kızamık, kuduz, verem, boğmaca, difteri, kuduz, tetanoz… Bunların hepsi ölümcül salgınlardı ve aşıyla önlendi. Bu aşı karşıtlığı çok kötü bir noktaya gidiyor çünkü oranlar çok yükselmeye başladı. Bu çocukluk aşılarını olmayan çocuklar, ileride bu hastalıklara açık hale gelecekler. Hem kendileri hem de doğacak bebekler adına, toplum için tehlike yaratmaya başladı bu mesele” dedi.
KIZAMIK VE ÇOCUK FELCİ ARTACAK
Sağlık Eski Bakanı Fahrettin Koca ile bu durumu daha önce konuştuklarını, buna dair önlemler alınması gerektiğini kendisine detaylıca anlattıklarını fakat Koca’nın bu tehlike hakkında yorum dahi yapmadığını söyleyen Şahbaz, aşı karşıtlığının etkilerinin görülmeye başladığını belirtti. Şahbaz, bu durumun önünün alınmaması halinde ilerleyen yıllarda Türkiye’de salgın hastalıkların çoğalacağını, kızamık, çocuk felci gibi hastalıkların da çocuk ölümlerinin de sayısının gitgide artacağını söyledi. Şahbaz, “Boğmacadan çocuklar ölmeye başladı, kızamık salgınları çıkmaya. Yarın ülkemizde çocuk felci, daha yaygın kızamık salgınları, can kayıpları olma olasılığı çok yüksek. Ülkemizdeki aşı karşıtı olanların sayısına yönelik yüzde 5 gibi bir oran veriliyor fakat daha da yükseldiğini düşünüyorum. Bir aile sağlığı merkezinde 39 takipli bebeğin 12’sinin aşılarının yapılmadığına, ailelerin bu aşıları yaptırmak istemediğine dair haberlerle karşılaşıyoruz. Bu çok ciddi bir oran ve sadece bir aile sağlığı merkezinden bahsediyoruz, buradaki oran bile yüzde 30” şeklinde konuştu.
AİLE ÇOCUKLARIN SAHİBİ DEĞİL
Ailelerin çocukların sahibi olmadığını, bebeklikten itibaren çocuklarının aşılarını yaptırmayan ailelerin kendi çocuklarının sağlıklı yaşama ve hayatta kalma hakkını ihlal ettiklerini belirten Şahbaz, aşı karşıtlığının toplum sağlığını tehdit etmesi dışında sağlık sektöründe de sorun yaşandığını belirtti. Şahbaz, “Bakanlığın aşı reddine yönelik uyguladığı çözüm, aşıyı reddeden ailelerin aile sağlığı merkezine giderek bu kararlarına dair imza atmaları. Aile, ‘Çocuğuma aşı yaptırmak istemiyorum’ diye gelip imza vermedi diyelim. Aile hekimi de buna dair aileye ulaştı, ancak aile ‘istemiyorum’ deyip telefonu kapattı ve gelmedi. Bu durumda devlet, bu çocuğa aşı yapmadığı için aile hekimine cezai yaptırım uyguluyor de sağlık personeli ‘performans düşüklüğü’ gerekçesiyle ücret kesintisine uğratılıyor” diye konuştu.
AŞI KARŞITLARINA VE REFERANSLARINA YAKINDAN BAKMAK
Aşı karşıtları, sosyal medya platformları üzerinden tanışarak, çocuklarına aşı yaptırmama, antibiyotik gibi tedaviler uygulamama konusunda birbirlerini destekliyor, kendi yöntemlerini birbirlerine öneriyorlar. Pek çok kişi, Şahbaz’ın da belirttiği gibi ‘Alternatif tıp’ şeklinde adlandırılan hacamat, sülük tedavisi gibi yöntemlerle tedavi olunabileceğine inandığı gibi; bitkilerin, zihinsel farkındalıkların hatta aç kalmanın hemen hemen her hastalığı tedavi edebileceğine inanıyorlar. Bu anlamda aşı karşıtı kişilerin kaynak ve referans aldığı isimlere de odaklanmak gerekiyor. Örneğin Aidin Salih adında bir yazar ve ‘Gerçek Tıp: Yitik şifanın peşinde’ adlı kitabı, aşı karşıtlarının en çok başvurduğu ve birbirine önerdiği kaynaklardan biri olarak gösteriliyor. Kitabın içeriğindeyse kanserden, fıtığa pek çok ölümcül hastalığın bilimsellikten uzak yöntemlerle tedavi edilebileceği belirtiliyor, tarifler veriliyor ve neredeyse ‘tedavi garantisi’ veriliyor. Ameliyat, ilaç ve aşı asla önerilmiyor.
BOĞMACA VE KIZAMIK SAYISI YÜKSELİYOR
Aşıyla önlenebilen ve aşının ciddi koruyuculuk sağladığı boğmaca hastalığı dünyada artış gösteriyor. Geçtiğimiz aylarda Diyarbakır’da 32, 42 ve 65’er günlük üç bebek boğmacadan ölürken, kızamık rakamları ise çok daha kaygılandırıcı boyutlara ulaşmış durumda. Özellikle aşı reddinin bir trend haline geldiği Kovid-19 pandemisinin ardından kızamık vakaları dünyada ve Türkiye’de katlandı. DSÖ, kızamık vakalarının 2023 yılında 321 bin 582 olduğunu ve 2024’ün nisan ayına kadar 94 binden fazla vaka bildirildiğini söylemişti. Türkiye’de de kızamık vakaları 2021’de 51, 2022’de ise 125 olarak kayda geçti. Artışın kaygılandıran boyutuysa 2023 ve 2024’teki kızamık vakaları. Buna göre 2023 mart ayı ile 2024 şubat sonu arasında en az 5 bin 770 kızamık vakası ve beş ölüm rapor edildi.