Çoğumuzun kış aylarında kilo artışı yaşamasının nedeni, vücudumuzun kendini korumaya almasıyla ilişkilidir. Bu mevsimde özellikle terleme hızının düşük olması, susama ihtiyacının azalmasına neden olur. Bu durum da metabolizmamızın yavaşlamasına neden olur. Su tüketiminin azalması ile karbonhidrat tüketme isteğimiz de artar. Kilo almak kaçınılmaz hale gelir.
NEHİR NUR ŞAHİN
Çoğumuzun kış aylarında kilo artışı yaşamasının nedeni, vücudumuzun kendini korumaya almasıyla ilişkilidir. Yeterli beslenme bilincine sahip olursak bu durumu avantaja çevirir, sağlıklı kilo kaybı elde edebilir ve ideal kilo kontrolümüzü kolaylıkla sürdürebiliriz.
Kış aylarında özellikle terleme hızının düşük olması, susama ihtiyacının azalmasına neden olur. Bu durum da daha az su içmeyi beraberinde getirerek metabolizmamızın yavaşlamasına neden olur. Daha az su içimi ise bağışıklığı düşüren önemli nedenlerden biridir. Bu sebeple mevsimlik gribal enfeksiyonlarda bol C vitamini tüketiminin yanı sıra bol su içmek de gereklidir. Bol su içerek bağışıklığımızı yüksek tutmak bizi gribal enfeksiyonlara karşı korur.
Öte yandan, su tüketiminin ideal değerlerin altında olması ayrıca kişide daha çok basit karbonhidrat tüketme isteğine de neden olur. Zaten yavaşlayan metabolizmada bu davranışın sonunda ise kilo almak kaçınılmaz hale gelir. Bu nedenle kilomuzun 30-35 ml ile çarpılmasıyla elde edeceğimiz sayı kadar, bize özel miktarda su tüketimi alışkanlığı kazanmak ve bunu sürekli hale getirmek önemlidir. Bu mantıkla, 50 kilo olan bir insan 50x30=1.500 ml su tüketmesi gerekirken, 100 kilo olan bir insanın tüketmesi gereken su miktarı günlük 100x30=3.000 ml civarında olmalıdır. Yeterli su tüketimi vücutta detoks etkisi de sağlar ve bu sayede vücut daha az asidik olur. Ayrıca yeterli su tüketen bireylerde böbrek taşı oluşma ihtimali de yüzde 35 daha azdır.
Kilomuzun 30-35 ml ile çarpılmasıyla elde edeceğimiz sayı kadar, bize özel miktarda su tüketimi alışkanlığı kazanmak ve bunu sürekli hale getirmek önemlidir. Bu mantıkla, ortalama 50 kilo olan bir insanın günde 50x30=1.500 ml su (ortalama 6 bardak) su tüketmesi gerekir.
Yeterli su, kış sebze ve meyvelerini tüketmenin yanında, günlük olarak düzenli hafif tempolu açık hava sporları yapmak, havaların soğumasıyla yaşanan yavaş metabolizma probleminin önüne kolaylıkla geçebilmemizi sağlayacaktır.
ISPANAK VE KARNABAHARA SOFRANIZDA YER AÇIN
Kış aylarında metabolizmamızı hızlandırmak için lif yönünden zengin mevsim sebze ve meyvelerini de düzenli olarak tüketmeliyiz. Ispanak tüketimi; özellikle kemik ve eklem sağlığının korunmasına yardımcıdır. İçindeki vitamin ve minerallerle bağışıklığımız güçlenir. Karnabahardaki vitamin ve mineraller de bağırsak sağlığının devamlılığı açısından değerlidir. Brokoli, lahana, kereviz, havuç, turp, pırasa gibi kış sebzelerini salata ve yemeklerde tüketmek bağırsak sağlığı ve kilo dengesini korumaya yardımcıdır. Elma, portakal, muz, greyfurt, ayva, mandalina, nar, armut, kestane, kivi, limon içerdikleri C vitamini yanı sıra lifli yapıları sayesinde ara öğünlere eklenmelidir. Nar, portakal gibi fruktoz içeriği yüksek meyveleri şeker hastaları süt ve süt ürünleri (yoğurt-kefir) ile birlikte tüketmesi kan şekerinin yükselmemesi açısından değerlidir.
HASTANELERDEKİ YOĞUNLUĞUN YÜZDE 80'İ 'DOMUZ GRİBİ'
Kış aylarında artan üst solunum yolu enfeksiyonları, sağlık hizmetlerinde yoğunluğa yol açarken, uzmanlar özellikle İnfluenza A virüsünün etkisine dikkat çekti. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Aralık ve Ocak aylarında üst solunum yolu enfeksiyonu şikâyetiyle başvuran hastalarda yapılan analizlerde, vakaların yüzde 78,3’ünde İnfluenza A virüsünün etkili olduğu belirlendi. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının genellikle damlacık yoluyla bulaştığı uyarısında bulunan Doç. Dr. Buked Baddal, kalabalık ve kapalı ortamlarda maske kullanımının bulaşı önlemede etkili olduğunu belirtti. El hijyenine de dikkat çeken Baddal, “Ellerimizi sık sık sabunla yıkamak ve yüzümüzle temasını en aza indirmek, enfeksiyon riskini ciddi şekilde azaltabilir” dedi. Baddal riskli gruplara ise aşı tavsiye etti.