Geleneksel Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan turşu hem ciddi bir probiyotik hem de yararlı bakterileri artırarak sindirimi kolaylaştırıyor. Dinçlik ve rahatlık veriyor. Ancak uzmanlara göre doğal olarak üretilmeyen turşular tehlike saçıyor...
Geçmişi hakkında çok fazla rivayet olan turşunun; M. Ö. 7 bin hatta 10 bin yıllarına ait bulgularda yapıldığına dair kalıntılar olduğu söyleniyor. Osmanlı dönemi de turşuya düşkünlüğüyle biliniyor. Padişahların sofraya lahana turşusu olmadan oturmadığı, sarayın bazı bahçelerinin sadece turşuluk sebze meyve yetiştirdiği biliniyor. Sonbaharın gelmesi ile turşuluk malzemeler pazar tezgahlarında ve market raflarında yerini alıyor. Çeşit çeşit, renk renk malzemelerle eşsiz lezzete sahip olan turşular binbir emekle yapılıp, fermente süresini tamamladıktan sonra sofralarımızda yerini alıyor. Ancak uzmanlara göre doğal olarak üretilmeyen turşular tehlike saçıyor. Gelişen teknolojiyle birlikte kullanılan çabuklaştırıcı pek çok yöntem raflarda satılan turşuların hem tadını hem de sağlığını kaçırmaya yetiyor.
KENDİNİZİ ZEHİRLEMEK DIŞINDA BİR İŞE YARAMIYOR! UZMANINDAN TURŞU UYARISI
Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Üstündağ, doğal olarak üretilmeyen turşulara dikkat çekerek uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Sedat Üstündağ, "Doğal ve fermente turşu bakteri içeriği açısından birtakım olumluluklar taşıyabilir ama tuz da çok önemli. Doğal yollardan üretilmemiş ve fermente olmayan turşular kendini zehirlemek dışında bir işe yaramaz" uyarısında bulundu. Tuz oranına önemle dikkat çeken Üstündağ, "Tuz ile adeta kendimizi zehirliyoruz. Bizim böbreklerimiz günde en fazla 5 gram tuzu uzaklaştırabilir. Ama geleneksel bir diyetle biz günde 15-18 gram arası tuz tüketiyoruz. Eskiden gıdaların korunmasında zorluk yaşandığı dönemde, yazın üretilen ürünlerin kışa taşınması açısından önemliydi. Ama şimdi çok çeşitli koruma yöntemlerimiz var" dedi.
'İNME VE KALP KRİZİNE NEDEN OLABİLİR'
Turşunun yapımında çok fazla tuz kullanıldığını üstüne basa basa belirten Üstündağ şunlara dikkat çekti: "Turşudaki sıkıntı da çok tuzlu üretilmiş ve içeriğinde çok miktarda tuz bulunan turşuların tüketilmesi. Toplumumuzun 18 yaş üstü bireylerinin yüzde 30'u hipertansiftir. Bu oran yaş aralıkları ilerledikçe artıyor. Bu insanların bir gram bile fazla tuz almaya tahammülleri yoktur. Aşırı tuz alımının kan basıncını tetiklemesi inme ve kalp krizine neden olabilir. Doğal ve fermente turşu bakteri içeriği açısından birtakım olumluluklar taşıyabilir ama tuz da çok önemli. Doğal yollardan üretilmemiş ve fermente olmayan turşular kendini zehirlemek dışında bir işe yaramaz. Çoğu kez besin değeri de zaten ortadan kalkmış durumdadır." dedi.
'TURŞU TÜKETİRKEN MİKTARINA DİKKAT EDİN'
Üstündağ turşu tüketirken porsiyona da dikkat edilmesini önemle vurguladı. Ayrıca açıklamasında "Turşunun sağlığa etkisi tek bir faktörden kaynaklanmıyor, çoklu faktörlerden kaynaklanıyor. Turşu yeneceği zaman kesinlikle gün içinde tükettiği tuz miktarı göz önünde bulundurulmalıdır. Yiyeceklerle aşırı tuz alındığı bir gün bir de onun üzerine turşu tuzu eklenirse bu durum sağlığı olumsuz etkileyecektir. Miktara dikkat edildiğinde o gün alınan tuz miktarıyla dengelendiğinde, doğal yollarla üretilmiş turşular kararında tüketilebilir." diye eklemeyi de ihmal etmedi.