Türkiye'de uyuşturucu kullanımı hızla artıyor. Uzmanlar tarafından üstü üste uyarılar yapılmasına rağmen ucuz ve kolay ulaşılır olması sebebiyle kullanımı hızla artan sentetik uyuşturuculardan metamfetaminin artık bir salgın haline geldiği, kullanıcıların ise risklerin farkında olmadıkları belirtildi. Öte yandan metamfetamin kullanımında Avrupa’daki 106 merkez arasında İstanbul'un 10’uncu, Adana'nın ise 16’ıncı sırada yer aldığı açıklandı.
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’nin (EMCDDA) 2022 raporuna göre, İstanbul metamfetamin kullanımında Avrupa’daki 106 merkez arasında 10’uncu, Adana ise 16’ıncı sırada yer alıyor.
Diken'den Mesude Erşan'ın haberine göre Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Kültegin Ögel, metamfetamin salgını yaşandığını, kullanıcıların risklerin farkında olmadığını söyledi.
Lizbon’da 14 Haziran’da açıklanan Avrupa Uyuşturucu Raporu’na göre, uyuşturucu bulunabilirliği Avrupa ve Türkiye’de yüksek seviyelerde olmaya devam ediyor. Güçlü ve tehlikeli maddeler üretiliyor. Marihuana ürünleri giderek çeşitleniyor ve sentetik uyuşturucu üretimi artmaya devam ediyor. Tüm bunlar endişeleri beraberinde getiriyor. İzleme merkezi, Avrupa’da artan sentetik uyuşturucu ve özellikle metamfetamin üretiminin yükselişinden endişe duyuyor.
YAKALANAN METAMFETAMİN MİKTARI HER YIL ARTIYOR
Metamfetamin yasadışı sentetik/kimyasal bir narkotik madde. Toz, kristal ya da tablet formları var. Kullanıcıları ‘ateş, ays, buz, kristal, metin amca, met’ diyor.
Metamfetamin saflık ve görünüm dahil amfetamine benziyor. Bu benzerlik kullanıcıları tarafından ayırt edilememesine neden oluyor. Türkiye’de kristal formu yaygın.
Türkiye’de ilk metamfetamin 2009’da İstanbul’da ve İran kaynaklı olarak görüldü. Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı raporuna göre, 2016-2021 arasında her geçen yıl yakalanan metamfetamin miktarı arttı. En keskin artış 2020’de oldu. 2019’da 1 ton metamfetamin ele geçirildi. Sadece bir yıl sonra bu miktar 4 tonu buldu. 2021’de 5 bin 528 kg yakalandı. 2022’nin ilk yedi ayında yakalanan miktar 8 bin 600 kilograma ulaştı. Bu rakamlar, metamfetaminin önümüzdeki dönemde de tehdit unsuru olarak kalacağının bir gösteriyor.
‘BUGÜNÜN BONZAİSİ MET’
Moodist Hastanesi Medikal Direktörü Ögel, yıllardır bağımlılıklar üzerine çalışıyor ve bu konuda en deneyimli uzmanlardan biri. Ögel, Türkiye’nin giderek büyüyen metamfetamin sorunuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Geçtiğimiz yıllarda uyuşturucu madde kullanımı daha çok sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olanlarda görülüyordu. Derken gündem bali-tiner bağımlılığı oldu. Arkasından bonzai geldi. Son zamanların sıkıntısı ise metamfetamin. Bunların her biri nispeten hem ucuz hem de ulaşılması kolay maddeler. Şimdi yaygın kullanımı ve sonuçları nedeniyle endişelere yol açan metamfetamin de öyle. Ögel, bu maddeleri kullanan üç grubun da aynı olduğunu söyledi: “Kullanım tarzlarında, aile yapılarında, sosyo-ekonomik-kültürel yapılarında hiç farklılık yok. Bali, tiner satışlarına sınırlama getirilmesiyle bağımlılık yok olmadı. Sosyolojik durum değişmediği için bonzaiye döndü. Bonzai de metamfetamine… Gelir düzeyi düşük semtlerde bu maddelere ulaşım daha kolay. Umutsuzluk, karamsarlık, ekonomik gidişatın kötü olması, iş bulamamak hepsi birer faktör. Çocuklar, gençler nerede eğlenecek? Katılabilecekleri aktiviteleri yok. AVM’ye gidiyorlar. Uyuşturucu hepsinden, sinemaya gitmekten daha ucuz! İnsanlar arası bağlar çok zayıf. Aileler eğitimsiz, çocuklarını takip etmiyor. İçiciler çoğunlukla aynı zamanda satıcı. ‘Met alkolden ucuz!’ diyorlar. Daha yüksek sosyokültürel yapılardakilerde maddeler değişiyor. Esrar, kokain, alkol gibi maddeler kullanılıyor.”
‘BAŞVURULAR PATLADI’
Uyuşturucuyla mücadelede yol haritasını çizebilmek için önce tabloyu ortaya koymak gerekiyor. Ancak bakanlıklar 2012’den beri ne liseler ne de üniversitelerde meselenin araştırılması için kimseye izin vermiyor. Mücadele politikalarını belirleyici araştırmalara ihtiyaç duyulduğunu belirten Ögel, şöyle devam etti: “Devlet araştırmaları kendisi yapıyor ama yayınlamıyor. Alkol ve maddeyle ilgili bildiğim en az iki araştırma var. İkisi de yayınlanmadı. Dolayısıyla karanlıkta ilerliyoruz. Dünya değişiyor. Birçok başka faktörler var, kentleşiyoruz. Önlem almıyoruz. Metamfetamin bağımlılığıyla ilgili başvurular arttı, patları hatta! Öncesinde maddeyi kullandılar, artık bıktılar, bırakmaya geldiler yani. Bu süreci kaçırdık. Orayı görmedik maalesef.”
DÖRT YILDA, BİNDE 3’DEN, YÜZDE 38’E YÜKSELDİ
Türkiye’nin AB’ye gönderdiği ilgili bazı verilerin de metamfetamindeki yükselişi işaret ettiğini söyleyen Ögel, “Bizde uyuşturucu kullanımı AB’deki kadar yaygın değil. Ama buna bağlı ölüm çok. Hastamıza (bağımlı) bakamıyoruz ki maddeden, yüksek dozdan dolayı ölüyorlar. Ona göre politikalarımızı değiştirmek gerekiyor.”
Aşırı doz ölümlerin 941 olarak en yüksek kaydedildiği 2017’de meydana gelen ölümlerde metamfetamin görülme oranı yüzde 7,8. 270 ölümün meydana geldiği 2021’de sayı yüzde 46,3’ye çıktı. Tek başına metamfetamin kaynaklı ölümler 2017’de binde 3 iken, 2021’de yüzde 38,3’ü buldu. Özetle, uyuşturucudan ölüm sayıları düşerken, ölümlerde metamfetamin görülme oranının yükselmesi dikkat çekici.
Adli Tıp Kurumu tarafından 2022 Temmuz ayı sonuna kadar raporlanan doğrudan madde bağlantılı ölüm sayısı 48. Yani doğrudan madde bağlantılı ölüm sayılarında 2021’in aynı dönemine göre yüzde 22,6’lık düşüş oldu. 2021’deki ölümlerin yüzde 33,9’unda metamfetamin görülmesine rağmen, 2022’de bu oran yüzde 68,8’e çıktı. Yine 2021’in aynı döneminde yüzde 16,1 olan tek başına metamfetamin kaynaklı ölümlerin 2022’de yüzde 25 oranına çıkması, önemli bir sorun olarak kabul ediliyor.
ÖNCE HAREKETLENDİRİYOR, SONRA SÜRÜNDÜRÜYOR
Metamfetamin en büyük özelliğinin başlarda hareketlendirmesi, uyuşturmaması olduğunu anlatan Ögel, şöyle devam etti: “Özellikle gençler başta daha canlı, hareketli olmak, daha çok çalışabilmek için alıyor. Örneğin yazılımcılarda çok görüyorum şu ara. Uyumamak için kullanıyorlar. Ama sonra zihinsel kayıplara yol açıyor. Çalışamama, tembellik, hiçbir şey yapmak istememe, öğrenememe en sık gördüğümüz sorunlardan. İş yerinde bile içenler var. Bir süre böyle gidiyor sonra çöküyorlar. Uyarıcı etkisi kalmıyor.Yataktan çıkamaz hale getiriyor. Met hayatlarında radikal değişiklikler yapıyor.”
Türkiye’de 2016’da yüzde 3,5 olan yatarak metamfetamin tedavisine başvuru oranı, 2021’de yüzde 15,5 oldu. Metamfetamin ve amfetamin kullanımı beynin karar alma, hafıza, haz, öğrenme, dikkat ve dürtü kontrolü ile ilişkili bölgelerinde bozulmalara, diş çürümesine, ağızda ve deride yaralara, şüphecilik hezeyanları ve işitsel ve/veya görsel varsanılara, şiddet içeren davranışlara, finansal olanakları tüketmeye, öfke patlamaları, aile ilişkilerinde ve özel ilişkilerde sorunlara, madde dışında hiçbir şeye ilgi duymamaya, uzun süreli tedaviye yol açabiliyor. Ögel, “Dişte yaralar, diş çürükleri, akciğer hastalıkları çok görmeye başladık. Muhtemelen yeni atölyelerde daha kontrolsüz üretiliyor. Bırakılması çok zor ancak imkansız değil. Etkili ilaçları var” dedi.
KADIN KULLANICI ÇOK ARTTI
Yine Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın raporuna göre, metamfetamin kullanımında her ne kadar erkek kullanıcı yüzdesi yüksek olsa da kadın metamfetamin kullanıcıları oranı diğer maddelerden yaklaşık iki kat fazla.
Kliniklerde de durum böyle. Met kullanımının kadınlarda çok arttığını anlatan Ögel, “Kadınlarda felaket durumundayız. Her madde türünde görüyoruz bunu. Erkekler kadar yaygın kullanmasalar da ciddi artış var. Yatarak tedavi olan kadın bağımlıların da sayısı artıyor. Hemen hepsi travma (aile içi travma, eş şiddeti) kökenli. Eşten bulaşma da çok fazla. Eş kullanıyor, karısı da başlıyor. Genelde erkek bırakıyor ama kadın devam ediyor. Bunun birkaç nedeni var. Damgalanma korkusu nedeniyle tedavi, yardım arayışları daha az. Çocuklarının ellerinden alınmasından korkuyorlar. Ailelerinden yardım isteyemiyor. Genelde destek alamadıkları için çok daha yalnızlar. O nedenle iyileşmeleri de çok daha zor oluyor. AMATEM’e yatsa çocuklarını ne yapacak? Hastanede yatıracak yer yok. Grup terapisine gelemiyorlar.”
KADIN BEDENİ DAHA FAZLA ZARAR GÖRÜYOR
Kadın bedeni metabolizması nedeniyle uyuşturucudan daha fazla zarar görüyor. Daha kolay bağımlı hale geliyor. Ögel, “Özellikle Türkiye’de kadınlar çok zorluk çeken bir grup. Tedavileri de farklı. Başka türlü yaklaşmamız gerekiyor. Ama bu konuda acemiyiz. Kadına yönelik çalışmaları artırdık. Kadın sorunumuz büyüdükçe, sosyal destek ihtiyacı da artıyor.
‘İKİ BAKANLIK BİRLİKTE ÇALIŞAMIYOR’
Ancak Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ortak çalışmıyor. Bu konuda yıllardır aralarında bağ kuramadılar. Hastanelerde sosyal destek bulma şansı neredeyse ‘sıfır’. Sosyal hizmetlerin hastanelere gelmesi, berabere program oluşturulması gerekiyor” diye konuştu.