Mavi Marmara mağduru Zeki Kaya, Maliye Bakanlığı’na açtığı tazminat davasında yeniden Adli Tıp raporu istenmesine tepki gösterdi. Katliamın üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen halen sorgulanmasını hazmedemeyen Kaya “Yeterince acı çektim daha fazla çektirmeyin. Tüm mağdurları zedeliyorsunuz. Katliam yokmuş gibi davranamazsınız” diye isyan etti.
HİLAL ÖZTÜRK / İSTANBUL
Mavi Marmara saldırısı sonrası iki ülke arasındaki normalleşme anlaşması nedeniyle mağdurların İsrail aleyhine açtığı davalar Türkiye’ye yönlendirildi. Anlaşmayla, artık İsrail aleyhine dava açılamayacağı da düzenlendiği için mağdurlar doğrudan Türkiye aleyhine dava açmak zorunda bırakıldı. İşte o davalardan ilki Mavi Marmara mağduru Zeki Kaya tarafından açıldı. Ancak Kaya’nın davasına karşı cevap dilekçesi gönderen Maliye Bakanlığı avukatı, kamuoyu vicdanını rahatsız eden bir talepte bulundu. Kaya’nın psikolojisinin İsrail’in saldırısı nedeniyle bozulup bozulmadığının araştırılması için 7 yıl sonra yeniden Adli Tıp Kurumu’na sevkedilmesini istedi. Mağdur Zeki Kaya da avukatı Abdullah Sığınç aracılığıyla, Maliye avukatının dilekçesine mahkemeye sunduğu cevap dilekçesiyle karşılık verdi. Kaya, “Müvekkilimin açmış olduğu iş bu davayı sanki böyle bir olay yaşanmamış ve sanki bu fiillere hiç maruz kalmamış gibi iddialarda bulunulmuş olması tüm kamuoyunu ve müvekkilimi ciddi anlamda bir kez daha zedelemiştir” dedi.
Avukat Sığınç dilekçede, davanın zamanaşımına uğradığı ve bu nedenle düşürülmesi gerektiği talebinin, BM raporu ve İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava dosyası göz önüne alındığında kabul edilemeyeceğini belirtti. Yaşanan olayların 31 Mayıs 2010 tarihinde meydana geldiğini hatırlatan Sığınç, olayda işkence, kötü muamele, kasten yaralama ve kasten adam öldürme suçlarının varlığına dikkat çekti. Mağduriyete konu suçlarda hiçbir şekilde zamanaşımının söz konusu olmayacağını belirtti. Müvekkilinin uğradığı zararın, olayla ilişkisinin araştırılması talebinin faydasız olduğunu belirten Sığınç şunları yazdı: “Zira müvekkilimin uğramış olduğu maddi ve manevi kayıplarının konvoy hadisesinde; İsrail tarafından yaşanan saldırılar sonucu oluştuğu, BM raporunda, Adli Tıp Kurumu raporunda gün gibi ortadadır. Müvekkilime bu konuda tekrar rapor aldırılmasını icap edecek bir durum yoktur. Zira bu kadar yazılı belge ve rapor mevcut iken davalının söz konusu talepleri kötü niyetlidir. Müvekkilim zaten bu vahim hadiseden kaynaklı olarak yeterince acı çekmiş ve hala bu acıların etkisi içerisindedir. Davalı tarafın tekrar rapor alınmasını ve illiyet bağının tespitini istemesi yargılama safhasını uzatmak amacıyladır. Tekrar rapor aldırılmasının istenmesi müvekkilimin psikolojisini bozacak niteliktedir.”
İstenen tazminatla yaşanan mağduriyetin orantılı olmadığı iddiasıyla ilgili ise Avukat Sığınç cismani zarara “ruhi bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı”, “ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü” gibi hallerin de girdiğini belirtti. Kaya ile ilgili Adli Tıp Kurumu’nun verdiği raporda ve diğer delillerden cismani zararın olduğunun aşikar olduğu vurgulanan dilekçede “Müvekkilimin ve ailesinin yaşamış olduğu zararlarla istenen tazminat miktarları hakkaniyetli ve orantılıdır. Müvekkilimin maruz kaldığı insanlık dışı muamelelerin karşılığı çok daha büyüktür. Müvekkilimin açmış olduğu işbu davayı sanki böyle bir olay yaşanmamış ve müvekkilim sanki bu fiillere hiç maruz kalmamış gibi iddialarda bulunulmuş olması tüm kamuoyunu ve müvekkilimi ciddi anlamda bir kez daha zedelemiştir” ifadelerine yer verildi.