Katip Çelebi’nin Arapça kaleme aldığı, ilk bilimler ansiklopedisi niteliğindeki ‘Keşfü’z-zunûn’ eseri El-Furkan İslam Mirası Vakfınca, Türkiye’den Ekmeleddin İhsanoğlu, Irak’tan Başar Avad Maruf’un tahkikleriyle 10 cilt halinde Türkçeye aktarıldı. Eserin tanıtımında konuşan Prof. Dr. İhsanoğlu: “İslam dünyasında 17’nci yüzyıl karanlık bir çağ olarak tanımlanır, bu toplantı bunun doğru olmadığını göstermekte.
Katip Çelebi, bilgi dünyasına yelken açtığı günden ‘Keşfü’z-zunûn’u yazdığı güne eserleri Latince ve Fransızcaya çevrilmiş bir isim, Osmanlı’nın ilk aydın insanı.”
SALİHA SULTAN
17. yüzyıl Osmanlı bilim ve düşünce hayatının öncü isimlerinden Kâtip Çelebi’nin ilk bilimler ansiklopedisi niteliğindeki bibliyografik eseri Keşfü’z-zunûn’ El-Furkan İslam Mirası Vakfı’nca 10 cilt halinde yayımlandı. Türkiye’den Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ve Irak’tan Prof. Dr. Başar Avad Maruf’un tahkikleriyle Çelebi’nin Arapça orijinal eseri üzerinden yayına hazırlanan kitap, İslam dünyasında ve Batı’da ün kazanan, ansiklopedik eser tarzı için örnek oluşturan bir çalışma olma özelliği taşıyor. Eser için, İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin (IRCICA) İstanbul’daki merkezinde bir tanıtım konferansı düzenlendi. Konferansta konuşan IRCICA Genel Direktörü ve Büyükelçi Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, 57 İslam ülkesini kapsayan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kültür kanadı olan IRCICA’nın bügüne kadar 350’nin üzerinde eser yayınladığını kaydederek, “1980’lerden beri yürütülen çalışmalarda El-Furkan İslam Mirası Vakfıyla yapılan iş birlikleri çok değerli. Bugün ortaya çıkan bu eser bu ilişkinin meyvelerinden biridir” dedi. Kılıç, İslami ilim bilimine vakıf olan herkesin Katip Çelebi’nin İslam kütüphanesini çok çeşitli eserlerle zenginleştiren en büyük ansiklopedistlerinden biri olduğunun farkında olduğunu kaydederek, “Yazdığı eserler kendine mühnasırdır. 10 ciltlik eseri ilmi bir araştırma ile ortaya çıktı. Çalışmada emeği olan herkesi tebrik ediyorum. Eser, İslam ülkelerinin Hz. Adem’den itibaren 11’nci yüzyılın ortaya kadar İslami olan veya olmayan milletlerin tarihinden ışık tutmaktadır. Çok önemli bir kitaptır, araştırmacıların hizmetine sunmaktan gurur duyuyoruz” diye konuştu.
El-Furkan İslam Vakfı Yönetici Müdürü Salih Şahsivari de “Burada iki kutbumuz var, Ekmeleddin İhsanoğlu ve Başar Avad Maruf, onların önünde ancak kendilerine teşekkür edebilirim. İddia ediyorum ki bu iki ciddi alimin tahkik ettiği bu kitap, İslam uygarlığı okuyan ve çalışan herkes için temel referans olacaktır. Böyle bir projeye destek vermekten gurur duyuyoruz. Bu proje ile Katip Çelebi ile de ne kadar gurur duyduğumuzu bir kez daha vurgulamak istedik. Çok büyük bir eser ortaya koymuştur” ifadelerini kullandı.
‘OSMANLI DÖNEMİNİN İLK AYDINI’
İslam İşbirliği Teşkilatı eski Genel Sekreteri, IRCICA’nın ilk yöneticilerinden Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu da konuşmasına şu sözlerle başladı: “El-Furkan İslam Vakfı iş birliği ile yapılan bu güzel çalışma benim için gerçekten mutluluk kaynağı. Ayrıca IRCICA’nın tekrardan hayata döndüğünü görmek güzel. Böyle büyük bir kurumun var olduğunu unutturacak bir fetret dönemi yaşandı ne yazık ki. Şair Nizar Kabbani ‘Ne güzel tekrar ona dönmek’ der, burada olmak büyük mutluluk.” Konuşmasında Katip Çelebi’nin biyografisini aktaran İhsanoğlu, 17’nci yüzyılda son İslami kültürel ansiklopedik çalışmayı yapan kişi olduğunu vurguladı. İhsanoğlu, şu görüşlerini aktardı: “Katip Çelebi Arapça, Türkçe ve Farsça biliyor ve ilmi araştırma becerisi ve hüneri çok güçlüdür. Osmanlı kültür insanının bir örneğidir bu isim, 50 yıl yaşamış, o kadar, çok kısa bir ömür ama hayatını ilim tahsiliyle geçirmiştir. Katip Çelebi, Osmanlı döneminin ilk kültür ve aydın insanlarından sayılabilir. Latin dünyasına 14,15 ve 16’ncı yüzyıllarda coğrafi alanda çalışan temas eden kişiler vardı ama Katip Çelebi bu boyutta iletişim kuran, angaje olan kişi örneğinde tek isimdir. Öyle bir seviyeye gelmiştir ki kendi çağında ve önceki çağlarda onun gibi temas eden biri göremiyoruz.” İslam dünyasında 17’nci yüzyılın karanlık bir çağ olarak tanımlandığına değinen İhsanoğlu, “Bu doğru değil, araştırmalar bunu bertaraf etti. Bu toplantı da bunu göstermekte. Katip Çelebi, bilgi dünyasına yelken açtığı günden ‘Keşfü’z-zunûn’u yazdığı güne kadar eserleri Latince ve Fransızca’ya çevrilmiş bir isimdir. ” Eski Suudi Arabistan Petrol Bakanı Şeyh Ahmed Zeki Yamani’nin 1988’de kurduğu El-Furkan İslam Mirası Vakfı tarafından yayımlanan eser, yakın zamanda Türkiye’de satışa sunulacak.
‘RAGIP PAŞA NÜSHASI’NDAKİ HATALARI DA ORTAYA ÇIKARDIK’
Irak’tan Beşar Avad Maruf ise tanıtımın IRCICA’da yapılmasından mutluluk duyduğunu vurgulayarak, şu düşüncelerini aktardı: “Katip Çelebi gibi, ilim insanlarının yaptığı kitapları derleyen isim çok azdır. Keşfü’z-zunûn ’ ileri görüşlü bir kitap, İslam ve Arap dünyasının ilk fihristidir. Katip Çelebi’den önce kimse böyle mükemmel bir kitap yazmayı akla getirmemişti. Çelebi’nin eserlerine Avrupalılar bile ilgi gösteriyordu. Latince, bilindiği gibi o yüzyılda ilim ve kültürün diliydi, bu bize Katip Çelebi’nin ne kadar büyük bir insan olduğunu gösteriyor.” Maruf, Katip Çelebi’nin eseri yazarken büyük çaba sarf ettiğini belirterek, “Kitabın girişi 100 sayfa, birinci ciltte yer aldı. Kitapların isimlerini zikretti alfabeye göre ve her kitabın bilgilerini, şerhlerini yazdı. Bu gerçekten büyük bir sabır gerektiren bir çalışma” diye konuştu. Kitabın ana maddesinin iki kaynaktan oluştuğunu söyleyen Maruf “İlk ana kaynak kitaba aldığı diğer kitaplar, ikincisi ise kendisinin vakıf olduğu el yazıları. Kitapta kitabın ismini ve yazarını zikreder ve yazdıklarından o kitabın nüshasını görerek bilgileri naklettiğini de anlıyoruz” diye konuştu. Kitabın Türkçedeki Ragıp Paşa Nüshası’nın eksik olduğunu ileri sürerek, “Eser daha önce düzgün tercüme edilmedi, Arapça aslından değil Latincedeki çeviriden Türkçeye aktarıldı. Yani Avrupa nüshası kullanıldı. Biz Carullah Kütüphanesi’nde 2059 şeklinde numaralandırılmış, temize çekilmiş nüshası da dahil bütün nüshaları topladık ve gördük ki hepsi orijinalinden saptırılmış durumda. Çok farklı yerlerde çok karışıklık vardı ama biz çok sistematik şekilde ilerledik, yazarın yani Katip Çelebi’nin yazdığı gibi düzenledik. Türk baskısında ne kadar hata olduğunu da ortaya çıkarmış olduk böylece. 80 yıldır Türkiye’deki araştırmacılar o nüshayı takip ediyordu.” Maruf, İhsanoğlu ile birlikte titiz bir çalışma yaptıklarını belirterek, “8’nci ciltte de Katip Çelebi’nin ortaya koymuş olduğu devasa gayrete rağmen kendi bilgi denizinde oluşan hatalara dikkat çektik” bilgisini verdi.