Yalan haberlerle bundan tam 650 önce İbn Haldun da yüzleşmişti. İbn Haldun, bir yönüyle yanlış bilgilerle mücadele rehberi olarak da düşünülebilecek Mukaddime isimli ünlü eserinde yalan haberlerin nasıl ortaya çıktığını ve bunlarla nasıl mücadele edilebileceğini anlatan temel uyarılar yapıyor.
MİKDAT KARAALİOĞLU
İbn Haldun ünlü Mukaddime’sinin girişinde yalan haberlerin (tarihi) bilgilerin içinde yer alabileceğini hatırlatarak, okuyucularına yalan haberlerin nasıl ortaya çıkabileceği ve bunlardan ne şekilde korunabileceği bilgisini veriyor. Birinci sebep olarak “bazı görüşlerin ve bazı eğilimlerin taraftarı olmayı" gösteren İbn Haldun, ‘’Bir bilgiye temkinle yaklaşan kişi, onu yeterli bir tenkit süzgecinden geçirir….(1)’’ diyerek, bu süzgeçten geçmeyen bilgilerin yalan haber olarak benimsenip başkalarına aktarıldığını söylüyor.
İkinci sebep olarak “Haberi aktaran kişilere körü körüne güvenmedir“ diyen İbn Haldun “haberi veren kişi veya kişilerin ahlaki durumlarının, yalancı olup olmadıklarının araştırılmasını” bu sorunun çözümü olarak tavsiye ediyor.
HABER VERENE SORGUSUZ İTİBAR
İbn Haldun’a göre “Üçüncü sebep bir olayın anlamının bilinmemesidir. İnsanların çoğu şahidi oldukları veya bahsedildiğini duydukları olayların gerçek anlamını bilmez.” Bugün bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar olarak tanımlanan bu kişiler yalan haberlerin üretilip yayılmasında büyük pay sahibi.
Ünlü alim dördüncü sebebi ‘’Haberin doğru olduğu kanaatine kapılmaktır. En sık görülen yalan budur ve haber veren kişilere itibar etmekten gelir” şeklinde açıklıyor. Bu sebebi belki ideolojik tarafgirlikle açıklamak mümkün. Bizimkiler söylüyorsa doğrudur anlayışı yalan haberlerin sosyal medyada milyonlarca insan tarafından tüketilip yayılmasında önemli rol oynuyor.
Özellikle tarihi anlatılarda “anlatılan hal ve şartların o zamanki gerçeklerle örtüşüp örtüşmediğine dikkat etmemek“ İbn Haldun’a göre yalan haberlerin yayılmasının beşinci sebebi. Bu olayları tarihi bağlamı içinde kavrayamama ya da bilinçli olarak saptırma sorunu olarak değerlendirilebilir. Tarih okumalarında, anlatılarında sıkça yaşadığımız anakronizm sorunu bu bağlamda düşünülebilir.
DALKAVUKLAR HEP VARDI
Altıncı sırada ise ‘’Büyük adamlara ve yüksek mevkide olanlara yaranma arzusu. İnsanlar onların övgüsünü yapar, onlara dalkavukluk eder, onların yapıp ettiklerini güzel gösterir ve onların namını yayarlar. Ortalığa yayılan bu tür haberlerin gerçekle hiç alakası yoktur.’’ Bu açıklamaya günümüzde ilave edebilecek bir unsur yok.
İbn Haldun’a göre ‘’Yedinci ve şüphesiz en önemli sebep, umrandan (toplum hayatından) ileri gelen şeylerin mahiyetini bilmemektir’’ Toplumsal dinamiklerin mahiyetinden habersiz kişilerin aktarımlarına dikkat çekilen bu maddede haberi veren kişilerin sahip olması gereken özellik şu şekilde tanımlanıyor: ‘’malumatı toplayan, olayların ve olguların gerçekte temsil ettikleri nitelikleri ve de sebepleri önceden bilen kimsenin elinde, aktarılan bütün haberleri kontrol edebileceği ve doğruyu yanlıştan ayırabileceği bir metodu vardır. En etkili denetleme metodu budur’’
1: Bu yazıdaki alıntıların hepsi Mukaddime’nin Özü, İbn Haldun, Tercüme eden ve düzenleyen: Cemal Aydın isimli kitaptan yapılmıştır.(S.49 Giriş)