İnşirah ve Duha Suresi gibi Peygamber Efendimize indirilen ve ondan bahsedilen bir sure olan Kevser suresinin Türkçe ve Arapça okunuşu, anlamı oldukça faziletlidir. İnna a'taynakel kevser şeklinde başlayan Kevser suresinin Türkçesi, ‘Şüphesiz biz sana Kevseri verdik’ ifadelerini içerir…
Namazda okunan Kevser suresi, zammı surelerdendir. Kısa olmasından dolayı da en kolay ezberlenen dualardandır. En sık okunan sureler arasında yer alan Kevser suresinin okunuşu ve anlamı ise çok özeldir. Allah için kurban kesmeyi emreder.
KEVSER SURESİNİN OKUNUŞU
1. İnna a'taynakel kevser
2. Fe salli li rabbike venhar
3. İnne şanieke hüvel'ebter
TÜRKÇE ANLAMI
1. Şüphesiz biz sana Kevseri verdik.
2. O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.
3. Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir.
ARAPÇA OKUNUŞU
Kevser,“çokluk” anlamına gelen “kesret” kökünden türemiş bir sözcüktür ve çok değerli ve çok önemli şeyleri belirtir. Kökende kevser, “çok hayır, Kur’ân-ı Kerîm, Kur’an’ı Kerim’le alakalı ilimler ve mümine dinî hayatında bilinen kolaylıklar, peygamberlik, makam-ı mahmûd (bk. İsrâ 17/79), cennetteki bir nehir ya da havuz, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in nesli, ashabının ve ümmetinin çokluğu, duasının kabul olması, şanının yüceliği, başkasını kendine tercih etme, kalbin nuru, mucizeler, şefaat, kelime-i tevhid, din ile ilgili bilgi, beş vakit namaz, İslâm dini” gibi birçok anlamlara gelmektedir (bk. Taberî, XXX, 208-209; Şevkânî, V, 593).
Fakat biz, bunlar içerisinde Şevkânî’nin de uygun bulduğu, “çok hayır” anlamını taşıyan “bitip tükenmez iyilik” biçiminde kapsamlı anlamı tercih paylaştık. Râzî, buradaki kevser kelimesiyle Duhâ sûresinden buraya dek direkt olarak ya da dolaylı ifadelerle Allahû têâlânın, resulüne lutfettiği, her biri dünyalara değer nimetlerin, şan ve şeref nedenlerinin kastedildiğini kaydederek, dolaylı bir ifadeyle ona, “Sen de bu lutufkâr rabbine ibadet etmek ve kullarını kendileri için en iyi olan yola çağırmakla meşgul ol” buyurulduğunu söyler. Aynı müfessire göre kevser kelimesi, Allah’ın, Resûl-i Ekrem’i düşmanlarına karşı koruyup kendisine zaferler nasip edeceği, dünya ve âhirette bol nimetler bağışlayacağı yönünde müjdeler de içermektedir (daha fazla bilgi ve başka yorumlar için bk. Râzî, XXXII, 119-128).
Erkek çocuğu yaşamadığı için kendisine “sonu yok, nesli kesik” diyen müşriklerin ifadelerinden ötürü üzülmüş olan Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e kevser, yani bitip tükenmez nimetler verildiği müjdelenerek üzüntüsü giderilmiş, müşriklerin bu konuyla ilgili dedikoduları reddedilmiş ve Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şanının yüceliği gösterilmiştir.
2. âyette, kendisine pek çok hayır lutfedilmiş olan Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bu nimetlerin şükrünü eda etmek üzere yalnızca Allah’u têâlâya yönelerek namaz kılması ve O’nun rızâsı için değerli mallarından kurban kesmesi emredilmiş; bu suretle putlar için kurban kesen müşriklerin çok tanrılı inancını silip tevhid inancını yerleştirmesi ve kesilen kurbanlar vesilesiyle sosyal yardımın sağlanması hedeflenmiştir.
Bilindiği üzere namaz, azdan çoğa göre arttırılarak Mekke döneminde, yaygın kanaate göre hicretten 3 sene kadar evvel yapılan mi‘rac olayı esnasında farz kılınmış; kurban ibadeti ise Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem tarafından hicretten 2 sene sonra uygulanmaya başlanmış. Bu âyette geçen namazın 5 vakit namaz mı, bayram namazı mı olduğu ile ilgili farklı tespit ve değerlendirmeler bulunur. Âyetteki kurbanın da vâcip ya da sünnet kurban mı yoksa nâfile de dâhil mutlaka kurban mı olduğu tartışmalıdır. Ayette vurgulanan husus, belli bir namaz ve kurban olmayıp bütün namaz, kurban ibadetlerinin, sadece Allah’a, bütün nimetlerin sahibine özgü kılınması, sadece rabbe ibadet edilmesi anlamına da gelmektedir.
“Kurban kes” diye çevrilen cümleye, “Namaz kılarken göğsün kıbleye dönük olsun, tekbirlerde ellerini göğüs hizasına kadar kaldır” mânaları da verilmiştir (Şevkânî, V, 594).
Araplar erkek çocuğu olmayan kimseyi “sonu yok, soyu kesik” gibi sıfatlarla niteler ve bu tür lakaplarla anarlardı. Tefsirlerde anlatıldığına göre Hz. Peygamber’in erkek çocukları ölünce müşrikler onu da ebter lakabıyla anmaya başlamışlar ve “Bırakın onu; o, sonu gelmeyecek, soyu kesik bir adamdır!” diyerek hakaret etmek istemişlerdir (bk. Taberî, XXX, 212). İşte 3. âyet, onların bu davranışlarını kınamakta, her ne kadar erkek çocukları bulunsa da asıl soyu kesileceklerin kendileri olduğunu haber vermektedir. Çünkü onlar kıyamete kadar lânetle anılırken Hz. Peygamber rahmetle anılmakta, ismi dünyanın her tarafında günde beş vakit ezanda Allah’ın adıyla birlikte okunmaktadır. Mekke putperestleri, olayların sadece dış yüzüne baktıkları için Hz. Peygamber’i arkasız ve güçsüz, kendilerini kalabalık ve güçlü görür ve buna dayanarak Resûl-i Ekrem’in davasının sonuçsuz kalacağından emin olduklarını söylerlerdi. Ama –Râzî’nin ifadesiyle– “Allah durumu onların aleyhine çevirdi; asıl güçlü olanın, Allah’ın destekledikleri ve güçsüz olanların da Allah’ın zillete uğrattıkları olduğunu bildirdi. Böylece kesret ve kevser (geniş topluluk ve bol nimet) Hz. Muhammed’in olurken ona düşman olanların payına da ebterlik, alçalış ve zillet düştü” (XXXII, 134). Bu ifadeler, dolaylı olarak Hz. Peygamber’in yolunu izleyen, inanç ve kararlılığını devam ettiren müminler için de bir müjdedir.
Kevser suresinin konusu nedir?
Sûrede Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in dünya ve âhirette verilen nimetlerden bahsedilmekte, kendisine Allah’u têâlâya kulluk etmesi ve kurban kesmesi emredilmektedir. Öte yandan ona düşmanlık edenler kınanmaktadır.