DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan KARAR TV'de Elif Çakır ve Taha Akyol ile "Gündem Özel'' programında gündemi değerlendirdi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan KARAR TV'de Elif Çakır ve Taha Akyol ile "Gündem Özel'' programında gündemi değerlendirdi. Babacan Merkez Bankası'na yapılan müdahaleler, 'arka kapı' yöntemi ile eritilen döviz rezervleri, geçmişten günümüze ekonominin geldiği nokta ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Babacan, 2008 senesinde Rusya'nın ekonomik krizden Türkiye sayesinde kurtulduğunu da belirtti.
İşte Babacan'ın açıklamalarından satır başları:
Hükümetin yaptığı 2 konu var, 1970 model bir uygulamayı geri getirdiler ülkeye çok büyük bedel ödeten. 'Erdoğan konuştu, döviz düştü' densin diye arka kapıdan yoğun miktarda döviz sattılar. Her hangi bir açıklama yapılmadı çünkü, MB bir açıklama yapmadı bu satışlara dair. Bu kötü alışkanlık gibi, tekrar tekrar yapılıyor. Bir süre gizli saklı yapmışlardı, idare etmişlerdi ama biz bulduk çıkardık bunları. Hükümetin açıkladığı hiç bir şeye güven olmadığı için sadece biz değil diğer kişiler de bunu ortaya çıkardı.
Hükümet geleceğe doğru da artık yıkım oluşturmaya başladı. Çocuklarımız, torunlarımızın nesli bu bedelli ağır şekilde ödeyecekler maalesef.
ERDOĞAN'A BAKIYORUM NEREDEN NEREYE?
İş asgari ücret olunca 'dolara endeksleyemeyiz' diyor, ama bankada parası olanlara diyor ki 'merak etmeyin, biz sizin paranızı dolarak endeksleyeceğiz', böyle bir ülkede yoksul daha çok yoksullaşır. Siz bir şeyleri dövize endeksleyecekseniz maaşları da o zaman endeksleyin. Hani gelir dağılımda adalet? Hani yoksulun yanında olmak? Bakıyorum, kendi ifadesi vardı 'Nereden, nereye' diye, ben de şimdi Erdoğan'a bakıyorum, nereden nereye?
Hazine parayı nereden bulacak? Gidecek, vergi ödemeleriyle aradaki bu farkı karşılayacak. Bu senenin Eylül ayında Merkez Bankası'nın yüzde 19'dan 14'e kadar indirme sürecinin başında bu görüntü vardı. Merkez Bankası'nın faiz puanını düşürdüm diye söylüyorlar ama borçlanma faizini nereden nereye getirdiler bunu söylemiyorlar. Yüzde 17'den yüzde 25'e çıkmış, tam 8 puan artmış. Yüz lira borçlanıyorsa 5 yıl boyunca 25 puan fazla ödeyecek.
İKTİDARI VE ERDOĞAN'I NASIL TANIMLAYACAĞIZ?
Merkez Bankası tek haneli faize inmişken, hazinenin borçlanma rakamı 4 buçuğa inmişken nereye getirdiler durumu. Ben şimdi soruyorum, eğer yüzde 7-8 faiz oranı vatana ihanetse, bu rakamlara çıktığında durum ne oluyor? Şuan ki iktidarı ve Erdoğan'ı nasıl tanımlayacağız?
Daha yıl bitmeden asgari ücretler şimdiden erimeye başladı, emekleri maaşları, memur maaşları için durum aynı. Devletin resmi oranına göre artırılıyor bunlar, TÜİK'in en son oranları yüzde 21, inanırsanız. Buna inanan bir kişiyi bulamazsınız, göremezsiniz. Emeklilerin maaşı, memurların maaşı hep enflasyon endeksli. 'Enflasyon çıkarsa aradaki farkı ödeyeceğiz' diyor. Enflasyon çıkarsa dediği yüzde 21 enflasyon, 2022 özellikle emeklilerimizin çok sıkıntı çektiği bir yıl olacak.
HAYVANSAL VE TARIMSAL ÜRETİM DÜŞECEK
Çiftçilerimizin maliyetleri almış başını gitmiş, Türkiye son yıllarda yaşamadığı kadar derin bir yoksulluk yaşıyor. Tarım da çok büyük tehlike var, bu sene gübre yeterince kullanılamadı. Fiyatlar o kadar arttı ki, çiftçilerimiz 100 kilo gübre kullanacaksa 10 kilo, 20 kilo kullanabildi. Ben fiilen görüyorum, çiftçilerimizle oturuyoruz, konuşuyoruz. Hayvancılıkta da çok ciddi sorunlar var, gelecek yıl hem tarımsal hem hayvansal üretim düşecek.
YANGINI SÖNDÜRMEK TÜİK VE MB'DEN GEÇİYOR
Yangını söndürmek istiyorsanız iki seçenek var. Biri TÜİK'in bağımsızlaşması diğeri de Merkez Bankası'nın bağımsızlaşması. Kadroların tamamen değişmesi lazım, yangın söndürmenin acil olarak çözümü bunlardır. İkisinin de yasalarına birer madde koyarak bunları gerçekten bağımsız hale getirmek gerekiyor. İşin ehli ve dürüst kadrolara verilmesi gerekiyor, sadece yangını böyle söndürürsünüz ama enkazın kaldırılması ve diğer işler için yine emek vermek gerekecek.
İleride daha çok vergi alınacak ya da hazine gidip daha çok borçlanacak. Borçlanma ihtiyacı artarsa faiz daha da artar. Hazinenin borcu 2002 sonunda 243 milyardan başlıyor, 2 trilyon 708 milyona çıkıyor. Yatay bir artış gösteriyor. Son yıllara gelince artık böyle yükseliyor.
CUMHURBAŞKANI ÜLKENİN GELECEĞİNİ DE ÇALDI
Bütün ödediğimiz yüksek faizlerin tamamı vergi. Kimden alınıyor vergi? ÖTV, KDV'den, herkes harcarken ödüyor vergi. Dar gelirli vatandaşlarımız açısından baktığımızda harcarken vergi veriyorsunuz, alırken de vergi veriyorsunuz. Bu hükümet, Cumhurbaşkanı sadece bugününü değil ülkenin geleceğinden de çalmaya başladı, durum çok vahim. Ekonomiyi perişan ettiler. Bunun bedelini en ağır şekilde dar gelirli ödüyor.
BUNLAR DAHA İYİ GÜNLER
'Yalancının mumu yatsıya kadar yanar' devresine geçti hükümet. Artık yatsı vakti geldi, dolayısıyla inandırıcılıkları yok. Bunlar daha iyi günler, Allah beterinden saklasın. Yanlışta ısrar ederlerse, kötü politikalarda ısrar ederlerse. Akıl, bilim dışı yollarda ısrar ederlerse daha kötüsü gelir. Ekonomi öyle bir alan ki, eğer alınan kararlar yanlışsa, istişare edilmiyorsa, kadrolar zayıfladıysa, işin ehli kadrolar iş başında değilse kötüye gidiş mukadder yani.
TARİH DERS ALMAYANLAR İÇİN TEKERRÜR EDER
Biz DEVA Partisi'ni kurmadan önce bunları gördük, bütün bu olanları gördüğümüz için Türkiye'nin yeni bir siyasi harekete ihtiyacı olduğunu gördük ve partimizi kurduk. 2020'nin Nisan ayında yapmışız programı, ben o zaman da 'maalesef daha kötüsü gelecek' demişim, maalesef üzülerek. Tarih, ders almayanlar için tekerrür eder.
PİYASA ÜZERİNDE ÇOK BÜYÜK BASKI VAR
Son 1 haftadır piyasa üzerinde çok büyük baskı var. Elinde döviz bulunan kuruluşlara 'sat' baskısı var. Döviz almak isteyenlere 'rakamlar yüksek, bekle, bu dövizi sen ne yapacaksın?' baskısı var. Döviz alana satana sorulur mu? Döviz almak neredeyse vatana ihanet gibi sunuluyor şuan, ekonomi ne olacak tamamen kayıt dışına doğru yönelecek.
ERDOĞAN BİLMİYOR VE FARKINDA DEĞİL
Erdoğan bilmiyor, bilmediğinin de farkında değil. Bilenlerin de görüşünü almıyor, iktisatçıları topla ama serbest konuşsunlar, korkutma 'başımıza iş gelecek mi' diye korkmasınlar. İfade hürriyeti ve teşebbüs hürriyeti o yüzden önemli. Özal öncesi döneme dönüyoruz şu an. Zabıtalar gidiyor fiyat etiketleri üzerinden ceza kesiyor. Bolluk ülkesinde bolluk varsa fiyatlar düşer zaten. Siz gidip özel sektörün fiyatlarına talimat verirseniz, bankaların kredisine talimat verirseniz, döviz alıp satanı korkutursanız kayıt dışına yönlendirirsiniz. Diyorum ya sadece bugünü değil, geleceği de kararttılar.
DOLAR KURU DÜŞER Mİ?
Ekranlarda gördüğümüz kur gerçek değil. Şuan gördüğümüz her şey sunni. Ekran fiyatından daha pahalıya alıyorlar ve daha pahalıya satıyorlar. 11,50 ekrandaki rakam, 11,70'ten satıyorlar. Gündüz daha da fark açık. Böyle ekonomi yönetilmez, siz güven oluşturun, oluşturunca Türk lirası zaten cazip olacak.
MB İÇİN NAS VAR DA HAZİNE İÇİN YOK MU?
Ben buradan sesleniyorum, hazineden ödenen para milletin alın terinden ödeniyor. Hazine tam bağımlı bir kuruluş. Erdoğan'ın talimatlarıyla hareket ediyor. Dönsün hazineye 'yazık günah, millete neden bu kadar faiz ödetiyorsunuz, bundan sonra yüzde 20'den fazla ödemeyeceksin' desin. Gücü Merkez Bankası'na mı yetiyor? Neden yapmıyor? Neden yapamıyor? Faizle ilgili MB için nas var da Hazine için yok mu acaba? İşine gelmediği noktalarda örtüyü kapatıyor, biz örtüyü kapatmasına müsaade etmeyiz. Gerçekleri uzun vadede saklayamazsınız, gerçek ortaya çıkacaktır.
Burada model felan yok, durmadan masal uydurmak, hikaye uydurmak var. Sürekli tiyatro oyunu, gerçeklerden korkmuş bir tiyatro var. Kurla ilgili enteresan bir tablo göstereceğim, 'rekabetçi kur' dedikleri şey, 1 hafta sonra kalmadı rekabetçi kur felan.
Kur 6 yıl boyunca 1-1,5 arasında dalgalanıyor bu tabloda. Onlar bir hikaye anlatıyor, haftanın masalı şimdi başka masal. Bu tablo gerçek bir tablo masal değil, Türkiye'nin 2002-2008 yılları arasında ihracatı 36 milyar dolardan 132 milyar dolara çıkmış. İşte gerçek tablo ve veri budur.
DEVLETİN KENDİNİ FETVA MAKAMI OLARAK GÖRMESİ DOĞRU DEĞİL
Biz zamanında biliyorsunuz özel finans kurumları adı altında kurulmuş, bankalara göre dezavantajlı bulunan kurumları banka statüsüne yükselttik. 'Katılım bankaları' olarak değiştirildi, katılım bankalarını kendi ortak taleplerini karşılayacak şekilde kurduk. Devletin kendini fetva makamı olarak görmesi doğru değil. Devletin tek bir inanç sistemi perspektifinden bakması doğru değil, Anayasa'ya da aykırı. Kimsenin kimseyi aldatmaması gerek, tertemiz inancı olan dinine, ibadetine hassas olan vatandaşlarımızın burada kandırılmaması gerek, istismar edilmemesi gerek.
Devletin görevi seçenekleri çoğatlamak. Vatandaşlardan gelen talepler doğrultusunda alternatifleri çoğaltmak ve özgürlük alanı açmak. Ama seçenek oluşturmayı yapmazsa devlet o da hata. Tamamen burada özgürlükçü anlayışla piyasaya bakmak gerekiyor. Faizin haram olduğu ile ilgili değerlendirmeyi fetva kurumlarına bırakmak gerekir.
ERKEN SEÇİM OLUR MU?
Bahar aylarında en erken seçim olur, seçim olursa 1 yıllarını yakarlar. Bunu hangi şartlarda yaparlar, ciddi bir fırsat penceresi yakalamaları gerek. Yalancı bir bahar havası yakalayıp, fırsat bu fırsat bir gir çık yapalım diye düşünüyor olabilirler. Kurdaki bu ani iniş çıkış vatandaşımızın geçim derdini çözmüyor ki. Gençlerimiz işsiz, kur indi çıktı diye herkes iş bulmuyor. OECD verilerine göre ne eğitimde, ne istihdamda olan gençlerin verileri var, biz zirvedeyiz bu konuda.
Bu rakamlar 'ev gençleri' olarak geçiyor. Bütün bu olanlar ne istihdamı, ne işsizliği düzeltir. Düzelmeyecek, asla düzeltemeyecekler göremiyorlar bunu. Fırsat penceresi açılmayacak. Tam o fırsatı bulacaklar, seçime gidecekler ama olmayacak. Keşke öyle bir fırsat olsa ve seçim olsa da görsek kaybedecekler çünkü, en azından ülke biraz rahatlar.
BORÇ ALAN EMİR ALIR
Bu kadar belirsizliğin olduğu bir ülkede 1 haftada dolar 18'e çıktı, 12'ye indi böyle bir şey olmaz. BAE ile ne yaptılar? 5 yıldır 15 Temmuz'u desteklediler diye hain ilan ettiler, sonra devlet töreni ile karşıladılar. Bunlar 130 milyar doları 2 senede cayır cayır yaktılar, 5-6 milyar dolar için tamah ediyor olabilirler. MB'nin net döviz pozisyonu -50 idi 16 milyar dolar daha düştü. 10 milyar doları 3 günde yakar bitirirler, hazıra dağ dayanmaz ki. Havuzun altı delik, akıyor gidiyor bir şey değil ki. 'Borç alan, emir alır' diye bir tabir var, şuan Katar'dan, BAE'den swap ile borç almaya çalışıyorsun. Özellikle ikili ilişkilerle borç alanlar emir alır. İki ülke arasında varsa ilişki, gidip yalvarıyorsanız 3-5 milyar dolar için devlet töreni düzenliyorsanız onlardan emir alırsınız.
RUSYA 2008'DE TÜRKİYE'DEN YARDIM İSTEDİ
Putin'in Türkiye ile ilgili söylediği sözler çok acı. Yıl 2008, Ruble değer kaybetmeye başladı tam yangın var. Şu andaki Merkez Bankası başkanı bir hanımefendi, bizim Merkez Bankası'nı aramış, 'siz daha önce yaşadınız bu türbülansları yardımcı olun, heyet gönderin' demiş. Beni aradılar o zaman 'hemen gidin anlatın' dedim. Heyetimiz gitti, 2-3 gün kaldı geldi ve bizim arkadaşlarımızın anlattığı şekilde pozisyon aldılar ve stabilite sağladılar.
ERDOĞAN 'KURTULUN ŞUNDAN' DİYE BASKI YAPTI
Bir ülkenin gücü kurumlarının gücünün toplamından oluşur. Gücü, itibarı buradan gelir. Merkez Bankası Türkiye'nin kilit bir görevi var. Kural bazlı yönetim anlayışı da çok önemli. Yıl 2002 Kasım, ben göreve başladım. Süreyya Serdengeçti Merkez Bankası'nın başında. Bizden önce MB'nin bağımsızlığı çok kıymetli yapılan bir reform. Bana çok baskı yaptılar, Erdoğan yani 'kurtulun şundan' diye baskı yaptı. Ülke hepimizin ülkesi, bu ülkeninz ararına bir iş yapmamış, Rüştü bey idi bir önceki Başkan. Biz Süreyya beyi görevinin sonuna kadar tuttuk ve beraber de çalıştık.
DURMUŞ YILMAZ ANADOLU İNSANI
Durmuş bey bizim önerdiğimiz isimlerdendi. O zaman en az 3 aday önerdik, olmayınca en son Durmuş Bey'i önerdik. O zaman diğer isimlere Necdet Sezer onay vermedi. Durmuş bey Merkez Bankası'nın duayen isimlerinden birisi ama tam Anadolu insanı aynı zamanda. O zaman basın tabi daha farklı o dönemde, Durmuş Bey'in evinin önüne gitmişler, ayakkabıları vesaire haberler yaptılar gereksiz yere. Basın özgürlüğü önemli ama keşke basının içinde bir etik kurulu olsa.
GAZİANTEP'TEKİ PİTBULL SALDIRISI
Olay çok üzücü. Hayvanın sorumluluğu konusu yargının konusudur. Bu tip hayvanların sahipleri çok dikkat etmesi lazım. İnsanın can güvenliği en önemli konu. Böyle bir olaydan bir kutuplaştırma ifadesi çıkartmak, haftanın düşman panosuna 'Beyaz Türkler'i koymak, Erdoğan'ın bu haftanın düşmanı panosu zaten. Haftanın masalı ve haftanın düşmanı panosu var. Bunu Erdoğan sürekli yapıyor, toplumu birbirine düşürüyor. Bu siyaset tarzı olarak yaptığını, çoğu insan anlıyor artık herhalde. Toplumu birbirine kutuplaştırmak, sürekli birilerini düşman ilan ettirmek işe yaramıyor artık. Genelde küçük, dar bir kesmi, orayı hedefe alıyor. 'Bunlardan zaten oy gelmez' mantığıyla hareket ediyor.
İÇİŞLERİ BAKANI İLE İLGİLİ İDDİALARIN ÜZERİ KAPATILIYOR
Susurluk dönemini yaşadı bu ülke ama Sedat Peker'in ortaya döktüklerinin yüzde 1'i bile değildi. İçişleri Bakanı istifa etti o dönemde. Şimdi hiç bir şey olmadı, neden? Yargı bağımsız değil. Cumhurbaşkanı da belli ki bir mecburiyet ilişkisi oluşmuş İçişleri Bakanı ile, normal şartlarda bu yük taşınır mı? Bahçeli ile de ortaklık yükünü taşıyor şuan değil mi? İçişleri Bakanı ile ilgili bir sürü iddialar var, hiç birşey olmamış gibi bunların üzeri kapatılmaya çalışılıyor. İlk seçimden sonra bunların ne olduğu ortaya çıkar.
İBB'YE TERÖR SORUŞTURMASI
Bu süreçten en çok hoşlanan herhalde bir PKK bir de FETÖ. İş sulandırılıyor çünkü, 'terörist' ithamı sulandırılmış oluyor. Hem PKK hem de FETÖ'cüler seviniyordur. Olan memlekete oluyor.
HDP İLE GÖRÜŞME
Randevu talebi kendilerinden geldi, son ekonomik gelişmelerle ilgili görüşmek istediler. Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ile görüşme talep etmişler biz de görüşeceğiz.