'Ak Parti adım adım tabanını kaybediyor ama...'

KARAR TV'de konuşan gazeteci ve yazar Etyen Mahçupyan, 31 Mart'ta sandıktan çıkan sonuçları değerlendirdi. Ak Parti'nin oy kaybına yönelik kritik yorumlarda bulunan Mahçupyan, 'Ak Parti adım adım tabanını kaybediyor ama hala Türkiye'nin birinci partisi' dedi.

Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un yorumuyla ekranlara gelen Bi' Karar Ver'e konuk olan gazeteci ve yazar Etyen Mahçupyan, seçim sonuçları konusunda kritik açıklamalarda bulundu. Ak Parti'nin yaşadığı oy kaybının ve CHP'nin zaferinin birbirinden bağımsız olduğunu belirten Mahçupyan, iktidarın yaşadığı tarihi yenilgiye rağmen hala birinci parti olma vasfını devam ettirdiğinin altını çizdi.

Mahçupyan, 'Parçalı bir durum var ve buna parçalı cevap vermek gerekiyor. CHP’nin kazanmasıyla Ak Parti’nin kaybetmesi ilişkili değil. Her ikisi de kendi cenahında bir şey kazandı ve kaybetti. Ak Parti aslında bu seçimi kendi seçmenine kaybetti. Neden öyle? Çünkü sandığa gitmediler, Yeniden Refah’a oy verdiler ve böylelikle Ak Parti’nin oyu indi. Kaba bir hesap yaparsak eğer onlar 10 önceki gibi Ak Parti’ye oy verseydi muhtemelen Ak Parti’nin oyu yüzde 42 civarında oluyordu ver CHP’de yüzde 34’e iniyordu. Yani sırf Ak Parti’nin kendi tabanıyla olan problemi kaybetmelerine neden oldu. Bir kere bu bir genel seçim olsaydı Ak Parti gene kazanırdı. Çünkü genel seçimin sorusu farklı ve cevap da başka oluyor. Genel seçimde bu ülkeyi kim yönetsin diye bir soru var. Ve orada muhafazakar-dindar taban bütün zaafları ve yanlışlarına rağmen daha 10 ay önce Ak Partiyi, Cumhur İttifakı’nı seçti. Yine de 4-5 sene öncesine göre çok gerileyen bir Ak Parti var. Adım adım tabanını kaybeden bir Ak Parti var ama hala bence birinci parti olmayı devam ettiriyor.' ifadelerini kullandı.

‘MUHAFAZAKAR SEÇMEN CHP’YE OY VERMEYE HAZIR MI?’

'Siyasetsizliğin egemen olduğu bir ortamda en siyasetsiz parti, en çok oyu alır. CHP ironik bir biçimde en çok oyu aldı çünkü siyasi meselelere karşı ne dediğini ve diyeceğini hala bilmiyoruz. Bu son değişim ve çabalarla beraber ne kadar devletçi olacak, ne kadar öteki kimliklere yaklaşacak, ne kadar kucaklayıcı olacak, Kılıçdaroğlu’nun açtığı yolda ilerleyecek mi yoksa Kemalist köklere geri mi dönecekler? Bunları hala bilmiyoruz. Ama bu boşluk bir anlamda olumlu faktör olarak da işledi. Çünkü bu konular CHP’lilerin ayaklarına bir pranga olmaktan çıktı. Bu da AK Parti seçmeninin daha rahatlıkla sandığa gitmemesine ya da YRP’ye gitmesine neden oldu. Bu kısa soluklu bir olay, bir sene sonra böyle devam etmesi ihtimalini az görüyorum. Ama bir de bunun uzun soluklu bir tarafı var ve muhalefetin bunu iyi algılaması gerekiyor. Acaba geçen seçimlerde ve pek çok seçimde Ak Parti’ye oy vermiş olanların içinde bu seçimde doğrudan CHP’ye oy vermiş olan seçmenin oranı ne? Çünkü bu, uzun soluklu bir değişimin göstergesidir. Geçmiş siyasetten biliyoruz, kolay atılacak bir adım değil. İnsanların eli ne olursa olsun ötekine oy vermeye varmıyordu. Ak Parti’nin ilk 10 yılında laik kesimde bu baraj aşılmıştı. Acaba 2015’den sonraki süreçte de öteki kanattaki bu baraj aşılıyor mu? Yani bazı dindar ve muhafazakar insanlar CHP’yi de oy verilebilir bir parti olarak görmeye hazırlar mı? Sandıkta ne kadar oy azalmış bunu ölçüyoruz ama ne kadar Ak Partili seçmenin CHP’ye oy verdiğini bilmiyoruz.'

yeni-proje-42.jpg

'CHP'NİN ÖNÜNDE BİR ŞANS DURUYOR'

'Türkiye’nin geleceğini tahlil ederken çok önemli bir nokta var. Türkiye artık küresel dünyanın vazgeçilmez ve ayrılmaz bir parçası haline geldi. Ülkenin genç nesli çok ufak yaşlardan itibaren küreselliğe adapte oluyor. Dolayısıyla Türkiye’yi sürekli başka yerler ile mukayese ediyor. Ve neden Türkiye’de yaşadığını soruyor. Tabi siz ona güçlü Türkiye mesajını verdiğiniz zaman insanlar memnun oluyor, herkes memnun olabilir bunda garipsenecek bir şey yok, ama aynı zamanda da bir gündelik hayat yaşıyoruz ve bunun içinde hoyratlık görmek istemiyoruz. Burada özgürlüklerin gasp edilmesini görmek istemiyoruz. Burada saçma şekilde adaletsizliklerin savunulmasını görmek istemiyoruz. Biraz daha insani ve medeni davranışlar görmek istiyoruz çünkü kendimizi de öyle görüyoruz. Bu durum gençlerde gittikçe daha fazla görülüyor. O yüzden uzun vadede baktığımız zaman vatandaşlık dediğimiz meseleyi tamamen göz ardı eden bir iktidarın çok şansı yok ama benlik ve kimlik meselelerini de tamamen göz ardı eden bir muhalefet gibi bir tutumun da maalesef şansı yok. Muhakkak bir dünya tahliline sahip olurken bunun içinde bir Türkiye tutumuna da sahip olmalısınız. Bunun içerisinde tarihsel bir bakış açısıyla Türkiye’ye bir gelecek hikayesi sunmalısınız. Bu da çocuk oyuncağı değil. Şu anda hala iktidarın yanlışları üzerinden giden bir siyasi tartışmamız var. Bu böyle olamaz. Muhalefetin tezi ile iktidarın tezini karşılaştırıyor olmamız gerekiyor. Öyle bir şey görmüyoruz. İktidarın tezi var ve vatandaşlık alanında yaptığı çok sayıda yanlışlar var. Sırf iktidar üzerinden giderek pozisyonlar alıyoruz. Bununla da muhalefetin çok uzağa durumu yok. Ama bu bir imkan, şans ve bakalım CHP bunu nasıl kullanacak.'

‘İKTİDAR KÖTÜ YÖNETTİĞİ İÇİN BU SONUÇ ORTAYA ÇIKTI’

'2005’den sonra Ak Parti’yi destekleyen laik kesim ne kadar sağduyulu ise şu anda CHP’ye kayan muhafazakarlar da işte aynı şekilde sağduyulu. Bunu anlamayan o merkez bakışlar bence baya akılsızca. Muhalefette bir trend dememiz için bugünkü tablonun öncesini görmemiz gerekir ki trend için iki nokta lazım. Bu daha birinci noktaysa bundan sonraki noktayı görmemiz gerekecek. Ve bundan sonraki nokta ise CHP’nin ne yapacağına bağlı. Böyle bir trend olur mu olmaz mı, tabi ki olabilir. Fakat şu anda olma ihtimalinin yüksek olmadığının düşünüyorum. CHP tarafında iyi niyet ve istek var ama işin gereğini yapmazsanız sadece iyi niyetle olacak iş değil. Çünkü hala ibre iktidarın ne yapacağına bağlı. Eğer iktidar doğruları yaparsa zaten kendiliğinden şu anki yüzde 35 oyu 45 olacak. İktidar yanlış yaptığı için buraya inmiş durumda, muhalefet doğru yaptığı için değil. Muhalefetin bu yükselişi doğru yaptığı için olmadı yani, bunu görmeleri lazım. Muhalefet daha Türkiye’nin temel meseleleri konusunda ne düşündüğünü bile söyleyebilmiş değil. Bunu inşa edebilmiş ve buradan tutarlı bir model çıkarabilmiş değil.'