25. Dönem Hatay Milletvekili Mehmet Alğan: Hama aşılırsa Şam’a kadar çok hızlı ilerleyebilirler

25. Dönem Hatay Milletvekili Mehmet Alğan, Yıldıray Oğur’a açıklamalarda bulundu. Muhaliflerin askeri hareketini değerlendiren Alğan, “HTŞ’nin ne derece ilerleyeceğini biraz da zaman gösterecek. Ama şu anda Hama’da bir askeri üs oluşturdular. Hama aşılırsa önlerinin ciddi derecede açık olduğunu düşünüyorum. Toplumsal çözülmeyle birlikte Şam’a kadar çok hızlı ilerleyebilirler. Çünkü Humus şehri devrimin sembol şehirlerinden. Rejim burayı korkunç saldırılar uygulayarak geri alabildi.” dedi.

UMUT GÖR

Yıldıray Oğur’un yorumlarıyla ekranlara gelen ‘Bi' Karar Ver’ programına 25. Dönem AK Parti Hatay Milletvekili Mehmet Alğan konuk oldu. Suriye sahasının tüm dinamiklerine hâkim olan Alğan, Muhaliflerin askeri hareketiyle başlayan süreci değerlendirdi. Suriye’de halka düşmanlık besleyen bir rejimin olduğunu ifade eden Alğan, HTŞ’nin Suriye sosyolojisine dayandığını söyledi. Bundan sonraki sürece dahil de açıklamalarda bulunan Alğan, ‘Muhalifler Hama’yı aşarsa Şam’a kadar çok hızlı ilerleyebilirler’ ifadelerini kullandı.

‘SURİYE’DE HALKA DÜŞMAN BİR REJİM VAR’

Suriye’de Arap Baharı öncesinde yaşanan süreci anlatan Mehmet Alğan, Esad yönetiminin halka düşmanca davranan tavırlarına dikkat çekti, “Suriyeliler kendi kaderlerini yaşamak istedi ve ağır bedeller ödediler. 13 yıldan beri çeşitli mücadeleler sürüyor. 2011’de protestolar başladı ancak bu durumun geçmiş yıllardan gelen birikimi var. Suriye, 1970’de Hafız Esad tarafından yönetilmeye başladı. Hafız Esad öncesi 1963’de Baas darbesi var. 7 yıl boyunca komutanlar arasında bir iktidar mücadelesi oldu. Hava Kuvvetleri Komutanı olan Hafız Esad 1970’de yönetimi devraldı. Kendisi koşulların değişimini en hızlı kavrayan birisi. 2000’e kadar yönetimi sürdürüyor akabinde oğluna devrediyor. Beşar Esad, Londra’da doktorluk eğitimi alan sonrasında yönetimi devralması için hızlıca eğitilen birisi. Temel hak ve özgürlükler konusunda babasına göre daha iyi davranacağı konusunda umutlar vardı ancak öyle olmadı. Arap devrimleri Suriye’ye ulaşınca ‘Esad’la bu süreç daha ılımlı aşılacak’ gibi izlenimler oluşmuştu. 2011’de başlayan protestolar toplumun çoğunluğunu kapsayan bir devrim süreci oldu. Esad’ın buna tepkisi çok sert oldu, Türkiye’de ikna edemedi. Esad, İran’la iş birliği yaparak çok ağır uygulamalar da bulundu. 13 yıl sonunda Esad, ülkenin büyük bir çoğunluğunu elinde tutamadı. Elinde tuttuğu bölgelerde ise halkın tamimiyle mutsuz olduğu, geçim sıkıntıları ve yokluklar çektiği koşullar ortaya çıktı. Muhaliflerde bu sebeple hızla ilerliyor, Halep 2-3 günde ele geçirildi. Çünkü halka düşman bir rejim var.” Dedi.

sssssss.jpg

‘IŞİD, DEVRİMİ 10 YIL GERİYE ATTI’

‘Suriye’yi ABD ve İsrail müdahaleleri karıştırdı’ iddialarını da yanıtlayan Eski Milletvekili Alğan, Beşar Esad’ın modern yapısı nedeniyle farklı izlenimler yaratıldığını söyledi, “Herkesin bir ideolojik bagajı var. Suriyelilerin talihsizliği bu oldu. Dünya kamuoyuna anlatılmakta zorlanıldı. Beşar Esad, modern ve laik Suriye’nin lideri gibi göründüğü için Türkiye ve Dünya’da farklı izlenimler yaratıldı. Küresel sol bir ezber içerisinde. Direniş ekseni Amerikan emperyalizmine karşı. Ama dünyada farklı şeylerde var. Rus emperyalizmi ve İran’ın yayılmacılığı var. Onlarda bu yüzden sessiz kalıyorlar. Türkiye’de de mezhep bakış açılarından kaynaklı ayrışmalar yaşanıyor. Daha öncede IŞİD'ın faaliyette olması farklı algıların doğmasına neden oldu. IŞİD, devrimi bir 10 yıl geriye attı. IŞİD’i oluşturan şartlar ise rejimin ağır politikalar oldu. Halk da çok sertleşti ve radikalleşme içerisine girdi. Halkında isyan etme yöntemi devletin sertliğinden ötürü daha sert oldu.” Diye konuştu.

‘HTŞ, İNANILMAZ SURİYELİLEŞMİŞ BİR YAPI’

Muhalifleri askeri hareketliliğe sevk eden süreci değerlendiren Mehmet Alğan, Rusya ve İran’ın bölgede etkisiz duruma düşmesinin altını çizdi, “Suriye gibi askeri alanlarda esas süreç silahın gücü oranıyla belirlenir. 2015’den beri Rusya ve İran’ın desteğiyle rejim kuvvetleri çeşitli başarılar elde etmişti. Bugün İdlib’de 5 milyon insan yaşıyor, Türkiye’nin de elinde tuttuğu bölgelerdeki insanları da dahil edersek 8 milyonu aşıyor. Bu insanlar 2015’den beri çok kötü şartlarda hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Bu insanları silahlı gruplar olarak nitelendiriyorlar ama çoğunluğu sivil vatandaş. Bu bölgedeki insanların şansı sırtlarını Türkiye’ye vermeleri oldu. Türkiye çeşitli ihtiyaçlarının tedarik edilmesini sağladı. Bu bölgeyi de HTŞ kuvvetleri de kontrol ediyor. HTŞ, 'Heyetu Tahriru'ş Şam' denilen bir kuvvet. Muhalif düşüncede olan insanların desteklediği bir yapılanma. ‘Terör örgütü’ olarak tanımlanıyor ama aslında Suriye sosyolojisine dayanıyor. HTŞ, inanılmaz Suriyelileşmiş bir yapı. HTŞ, zamanla dönüşmüş, El Kaide ve diğer unsurlardan kopup Suriyelileşmiş bir yapı oldu. IŞİD’ın radikalleşme döneminde Colani liderliğindeki taraf IŞİD’ten ayrıştı ve Suriye devrimine yoğunlaştı. HTŞ’nin harekete geçmesi ise bölgesel dengede yaşanan uygun durumlardan kaynaklı. Rusya eskisi kadar yoğun saldırılar yapamıyor, çünkü Ukrayna kriziyle karşı karşıya. Suriye’de bulundurduğu uçakların çoğunu oraya kaydırdı. İran ise 7 Ekim krizinden beri karizmasının çizildiği bir süreç yaşıyor. Kendi içerisinde ciddi krizler yaşıyorlar. Şu anki İran iktidarı da biraz içe çekilen bir politika izliyor. İsrail’de büyük darbeler vurdu. İsrail, Gazze'de çizilen karizmasını Lübnan cephesinde İran’la olan mücadelesinde düzeltti. İdlib’e sıkıştırılmış HTŞ, bu tüm denklemleri değiştirmiş oldu.” İfadelerini kullandı.

‘ESED’İN İSRAİL’E HİÇBİR SALDIRISI YOK’

HTŞ’nin ABD ve İsrail desteğiyle harekete geçtiği yorumlarını da değerlendiren Alğan, İsrail’in süreç hakkında söylemlerini kayda geçirdi, “Bu konularda İsrail’in tutumu belirleyici oluyor, İsrail’in birkaç gündür açıklamaları var. Ben eminim ki İsrail, tanıdığı bir düşmana komşu olmayı tanımadığı ve birkaç yıl sonra ne yapacağı belli olmayan bir düşmana tercih eder. Zaten Esed’in iktidarda kalma saç ayaklarından birisi de bu oldu. Batılılar, Ortadoğu’da yaşanan meselelere İsrail’in güvenliğini baz alarak bakarlar. Esed’in İsrail’e hiçbir saldırısı yok. İsrail şu an bile işgal altında olan Golan bölgesine askeri bölgeler inşa ediyor, Esed’ten hiçbir tepki gelmiyor. Esed’in tek gayesi iktidarını korumak olduğu için her hamle yapmaya açık.” dedi.

‘ŞAM’A KADAR ÇOK HIZLI İLERLEYEBİLİRLER’

Muhaliflerin askeri hareketiyle birlikte momentumun değiştiğini ifade eden Alğan, ‘Hama aşılırsa Şam’a kadar çok hızlı ilerleyebilirler’ dedi, “Ben Rusya’nın inanılmaz kızgın olduğunu düşünüyorum. Çünkü 2015’den beri büyük masraf yapıldı bölge için. Sonra bir anda Halep gitti. Halep bölgenin en önemli şehirlerden birisi. Ayrıca bir günde 2018’de inşa edilen koşullar tam tersine döndü. Bütün yatırımları boşa gitti Rusya’nın. Muhaliflerin ne derece ilerleyeceğini birazda zaman gösterecek ama şu an Hama’da bir üs oluşturdular. Muhalifler eğer Hama’yı aşıp savunmayı kırarsa önlerinin ciddi derecede açık olduğunu düşünüyorum. Toplumsal çözülmeyle birlikte Şam’a kadar çok hızlı ilerleyebilirler. Çünkü Humus şehri devrimin sembol şehirlerinden. Rejim burayı korkunç saldırılar uygulayarak geri alabildi. İnsanlar bunlara rağmen 2017’ye kadar direndiler ve sonra geri çekilmek zorunda kaldılar. Artık momentum muhaliflerin eline geçti.”

‘TÜRKİYE’DE YAŞAYAN 3-4 MİLYON SURİYELİ, YARI ARAP YARI TÜRK BİR KUŞAĞA DÖNÜŞMÜŞ VAZİYETTE’

Eski Milletvekili Mehmet Alğan, sağlıklı koşullar sağlanırsa Suriyelilerin geri dönebileceklerini de söyledi, “Gerçekten güvenlik koşulları sağlandığında Suriyeliler memleketlerine geri döner. Türkiye’de yükseltilen ırkçılığın şöyle bir etkisi oldu. Rahata erişen bir insanın memleketine geri dönmesi daha zor olabilir. Bugün Suriyelilerin ciddi bir kısmı dönmek isteyecektir. Sebebi ise Türkiye’de de sıkıntılar yaşandılar. Mutlu değiller Türkiye’de. Tabi ki minnet duygusu besleyecekler Türkiye’ye karşı. Geri gönderme merkezlerinde büyük sıkıntılar çeken insanlara sorduğunuzda bile Türkiye’den hayırlı bir dille söz ediyorlar. Çünkü 8-10 yıl burada yaşama tutundular. Türkiye için de şöyle olumlu bir süreç yaşanıyor; Türkiye’de yaşayan 3-4 milyon Suriyeli, yarı Arap yarı Türk bir kuşağa dönüşmüş vaziyette. Bu insanların Türkiye hakkındaki izlenimi olumlu. Türkiye’ye minnet duyan bu insanlar 300 milyonluk Arap dünyasında Türkiye ve Suriye’ye sadakat duyan bir insan kitlesi olmuş olacak. Bu insanlarla doğru projeler üretilirse Türkiye için güney coğrafyasında büyük fırsatlar doğabilir.” Diye konuştu.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN