White, Çağlar Anber ve Yiğit Ergün’den oluşan Nelly White Band, hazırlıkları iki yıl süren ‘Ordinary Woman’ albümünü dinleyiciyle buluşturdu. Türkiye’de İngilizce sözlü bir albüm çıkarmanın olağan karşılanması gerektiğini söyleyen White “Müzik evrensel bir dile sahip. Notalar bütün kültürlere ait” diyor.
IŞIL ÇALIŞKAN / İSTANBUL
Nelly White, Çağlar Anber ve Yiğit Ergün’den oluşan Nelly White Band’in ilk albümü ‘Ordinary Woman’ çıktı. 10 parçadan oluşan pop, rock, caz türündeki şarkıların büyük bölümü grubun vokali White tarafından bestelendi. Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ve opera sanatçıları ile yapılan kayıtlarla ortaya çıkan albümün ilk video klibi ise ‘Last Night’ adlı parçaya çekildi. Bas gitar, yaylılar, davul, gitarlar, üflemeliler, klavyeler ve piyano bestelerde ağırlıkta yer alan enstrümanlar arasında. İngiltere’den Türkiye’ye yerleşen White ile albümü ve müzik yaşamını konuştuk.
* Albüme neden ‘Ordinary Woman’ ismini verdiniz?
Hayatımda karanlık bir dönemden geçiyordum. Müzik dünyası, bir parçası olmak için zor bir yer. Bir anne ve bir eş olarak, genç bir aile sahibi olmanın günlük taleplerini karşılamakla birlikte bir müzisyen ve sanatçı olarak işimi dengelemek zordu. Bir dakika önce çocuklarla uğraşırken sonraki dakika makyaj yapmaya gidip akşamki sahnenin ya da gece sabaha kadar sürecek stüdyo saatlerinin hazırlığını yapardım. Kendimi bir çeşit taklitçi gibi hissettim. Dışarıda bulunan diğer tüm gruplar orada bir şey yapıyorlardı ve beni evde görürlerse ne düşüneceklerini merak ettim. Çok ‘sıradan’ hissettim ve grubumuz için öne çıkma baskısı ortaya çıktı. Sözleri yazmak bir çeşit kendini terapiydi. Kendime olan güvensizlikliğimi şarkıma koydum ve bu bana güç verdi. Ancak şarkıdaki konu sanırım şu an küresel olarak yaşanıyor olan şeyin çoğunu yansıtıyor. Bu aslında sıradan kadınlar için bir güçlendirme yolu.
* Albümde söz ve müzikler size ait. Grup içinde genel işleyiş nasıl ilerliyor?
Bir şarkı yazarı olarak uzun zamandır şarkılar besteliyorum ve bu doğrultuda ilk albüm projemize müzik kattım. Grup iki ayrı dilden olduğu için büyük olasılıkla sözleri yazan da benim. Ayrıca, ilham aldığım her şeyi başlangıçta kaba bir kayıt yapıp sonrasında piyanonun başına oturarak düzenliyorum. Bu genellikle Çağlar’ı yaptığım şeyi dinlemeye ve onunla ilgili düşüncelerini vermeye yönlendiriyor. Sonra anlıyorum ki doğru yoldayım. Çağlar, şarkının nereye gitmesi gerektiği konusunda iyi bir yol gösterici.
* Üç yaşında piyanoyla tanışıp sonrasında yan flüt ve müzik teorisi eğitimi almışsınız. Peki sesinizin güzel olduğunu nasıl farkettiniz?
Küçüklüğümden beri şarkı söylüyorum ama bu, orta-ergenlik dönemime kadar önemli bir şey değildi. Müzik öğretmenimin beni, piyano sınavım ve bazı işitsel testler için yaptığım egzersizleri duyup teşvik etmeye başlamasıyla değişim başladı. Korolar, oyunlar ve gruplarda şarkı söylemeye başladım. Sesimi her zaman farklı bir yönden öğreniyorum. Bebek doğurduktan sonra alt notalarım genişledi.
* Türkiye’de İngilizce sözlü bir albüm çıkarmayı risk olarak görmediniz mi?
Elbette! Bu nedenle keyfini, kayınvalidemin herkesten daha çok çıkaracağı Türkçe şarkılar da yazdım (gülüyor). Müzik dünyasında şarkı yayınlamanın riskleri de var. Doğru zamanı kollamalısınız. Yakın bir gelecekte sürpriz bir şekilde ulaşılabilir olabilirler.
* İki Türk müzisyenle çalışıyorsunuz. Bu size nasıl hissettiriyor?
Müzik evrensel bir dile sahiptir. Benim için müzik yaparken olabilecek tek problem çalarken düzensizlikler ve karışıklıklar oluşması. ‘Do, Re, Mi, Fa, Sol, La, Si, Do’nun ait olduğu tek bir kültür yok. Bu da beraber çalmanın güzel olduğu nokta. Açıkçası ‘Türk müzisyenler sadece Türkçe müzik yapabilir’ varsayımı biraz kabaca olur. Enstrümanına hakim bir müzisyen, göstereceği çaba ve çalışmayla her tarzı çalabilir. İnsanları doğdukları yer nedeniyle tek bir kutuya koyup sınıflandırmak yerine onlara küresel pazarda rekabet edebilmeleri için umut vermek bizim görevimiz.
* Türkiye’de dinleyiciyi yurt dışına kıyasla nasıl değerlendirirsiniz?
Müziğin gerçek dinleyicileri nerede olurlarsa olsunlar, keyfini çıkarırlar. Video klibimiz geçtiğimiz günlerde YouTube NetD kanalında çıktı. İlk gün, müziğimizin bir Türk kanalında olmaması gerektiğini düşünen bazı kişilerin çok kötü yorumları vardı. Bunlar aşırı derecede açık ve ağzı bozuk bir şekilde bir yabancıyı hedef almışlardı. Buna cevaben şunu söylemek istiyorum. Ben aynı zamanda bir Türk vatandaşıyım. Bir Türk vatandaşı ile evliyim ve Türk vatandaşı çocuklarım var. Bu şekilde davranan insanları eğitmeliyiz. Bu bir nefret. Müzik bu kötü duyguya tamamen terstir.