İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, parlamento seçimlerinde aday olmak isteyen birçok reformcunun adaylığına onay vermeyen Anayasayı Koruyucular Konseyi'ne destek verirken Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise kararları eleştiriyor.
İran'da, 26 Şubat'ta eş zamanlı olarak yapılacak Uzmanlar Meclisi ve parlamento seçimlerine katılmak isteyen adayların yeterliliğini denetleyen Anayasayı Koruyucular Konseyi'nin (AKK) reformcu adaylardan sadece yüzde 1'ine adaylık izni vermesi ve bu kararın seçim sonuçlarına muhtemel etkileri tartışılmaya devam ediyor.
Ülkenin en üst otoritesi dini lider Ayetullah Ali Hamaney, parlamento seçimlerinde aday olmak isteyen birçok reformcunun adaylığına onay vermeyen Anayasayı Koruyucular Konseyi'ne destek verirken Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise kararları eleştiriyor.
Humeyni'nin torunu da reddedildi
İran'ın önemli siyasetçilerinden Tahran milletvekili Ali Mutahhari başta olmak üzere, halen parlamentoda milletvekili olarak görev yapan bazı isimlere de aday olma izni verilmemesi tartışmanın fitilini ateşledi. İran devrimi lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni'nin torunu Ayetullah Hasan Humeyni de adaylık başvurusu reddedilenler arasında yer alıyor.
Hamaney, birçok reformcunun adaylığının onay verilmemesiyle ilgili yaptığı bir konuşmada, eleştirilerin hedefindeki Anayasayı Koruyucular Konseyi'nin yıpratılmaması gerektiğini savunarak, "Dünyanın hiçbir yerinde karar verici merkezler, rejimin esaslarını kabul etmeyenlerin yolunu açmaz" ifadelerini kullandı.
Ruhani'den sert tepki
İran Cumhurbaşkanı Ruhani ise eleştirilerin odağındaki AKK'ya sert şekilde tepki göstererek, "Eğer seçimlerde sadece bir siyasi kanat yer alırsa o zaman hangi sebeple seçim düzenleyeceğiz?" dedi. Ruhani'nin bu sert eleştirilerine rağmen AKK'nın kararlarını değiştirme yönünde bir etkisinin bulunamayacağı yorumları yapılıyor.
Konuyla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulunan İranlı gazeteci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Ali Efşari, İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin sınırlı yetkilerine işaret ederek, "Ruhani, AKK'yı aldığı kararlarda büyük bir değişiklik yapmaya zorlayamaz" diye konuştu. Efşari, meclisin yapısının reformcular lehinde değişmesi halinde bunun hükümetin kabineyi yenilemesi konusunda da fayda sağlayacağını ancak önemli bir değişiklik olmayacağını ifade etti.
Seçim sonuçlarıyla birlikte reformcuların mecliste çoğunluğu elde etmeleri durumunda dahi ülkenin siyasetinde önemli bir değişiklik beklenmemesi gerektiğini dile getiren Efşari, meclisin çıkardığı kanunları denetleyen AKK'nın, reformcuların geçirmek istediği kanunlara onay vermeyeceğini savundu.
Dış politikada asıl belirleyici faktör Hamaney
Meclisin yapısı hangi kanat lehine değiştirilirse değiştirilsin İran'ın dış siyasetinin değişmeyeceğini vurgulayan Efşari, "Çünkü dış politikadaki asli karar alıcı Dışişleri Bakanlığıyla birlikte Rehber (Dini lider Hamaney), Devrim Muhafız Kuvvetleri ve Milli Güvenlik Konseyi. Meclisin de Dışişleri Bakanlığı üzerindeki etkisi sınırlı" değerlendirmesinde bulundu.
Dış politikada asıl belirleyici faktörün dini lider Hamaney olduğunu belirten Efşari, yasama, yürütme ve yargı organlarının dini liderin iradesine karşı koymak istemesi halinde dahi böyle bir güce sahip olmadığını dile getirdi.
Türkiye ve İran arasındaki siyasi ilişkilerin düzelmesi Suriye krizine bağlı
Ülkedeki seçim sonuçlarının Türkiye ile ilişkilere doğrudan bir etkisi olmayacağı yorumunu yapan Efşari, "Her iki kanat da (muhafazakarlar ve reformcular) Türkiye ile ilişkilerde aynı stratejiye sahip. İki kanat da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaklaşımlarının ve Türkiye'nin bölgesel politikalarının değişmesini istiyor" şeklinde konuştu.
Adaylığı reddedilen reformcular arasında bulunan Tahran Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Kürt milletvekili Dr. Celal Celalizade ise Efşari'nin aksine Ruhani'nin "inatçı" bir tutum sergilemesi halinde AKK'nın kararlarında geri adım atmasını sağlayabileceği değerlendirmesini yaptı.
Seçimlere katılım olumsuz etkilenecek
Celalizade, "Reformcu adayların birçoğuna yeterlilik verilmemesi, halkın seçimlere katılımını olumsuz etkileyecek" görüşünü savundu.
İranlı araştırmacı Dr. Ammar Meleki ise Ruhani'nin ülkede yaşanan adaylık krizini çözme isteğinde bulunmadığını savunarak, "Ruhani, orta yoldaki reformcuları ve ılımlı muhafazakarları örgütleyerek gelecekte şekillenecek mecliste onlara liderlik etmek istiyor" yorumunu yaptı.
Ülkede meclis ve hükümetin aynı konumda olmasının Türkiye gibi bölge ülkeleriyle ilişkilere de yansıyacağını dile getiren Meleki, şunları söyledi:
"Ekonomi açısından yaptırımların kaldırılmasından sonra iki ülke arasındaki ilişkiler elbette gelişecek ancak siyasi ilişkilerin düzelmesi Suriye krizinin kaderine bağlı. Eğer Suriye krizi devam ederse Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin düzelme ihtimali uzak görünüyor. Çünkü hükümetin bu alandaki etkisi oldukça sınırlı. Suriye'deki çatışmalarda ve İran ile Türkiye arasındaki ilişkilerde belirleyici unsur Devrim Muhafızları."
İranlı gazeteci yazar Rıza Alicani ise Cumhurbaşkanı Ruhani ve Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi (DMTK) Başkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin, dış politikada Hamaney ve Devrim Muhafızları'ndan farklı düşündüğünü savunarak, "Onlar İran'ın, tansiyonu artıracak girişimlerden uzak durması için siyasi ve ekonomik ilişkileri ilerletme noktasında çaba harcıyorlar" görüşünü dile getirdi.
İran, Esed'e baskı yapsaydı Suriye'de bu duruma gelinmeyecekti
"İran, Suriye krizinin başında Devlet Başkanı Beşşar Esed'e görevi bırakması konusunda baskı yapsaydı Suriye'de bu duruma gelinmeyecekti" diyen Alicani, uzun yıllar süren müzakereler sonunda Batı'yla nükleer anlaşmaya varan Ruhani hükümetini destekleyen reformcu kanadın anlaşmanın meyvelerini toplamaya çalıştığını ifade ederek, muhafazakarların ise bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı Ruhani'nin yeniden seçilmesini engellemeye çalıştığını söyledi.
Alicani, sözlerini, "Muhafazakarlar, Hamaney ve Devrim Muhafızları'ndan farklı görüşte olanları yok sayıyor. Reformcuların nükleer programın ülkenin çıkarına olmadığını söylediği ve yaptırımlar ülke ekonomisine darbe vurduğu zamanlar Rehber inat ediyordu ancak aynı görüşleri kendi yakınlarından duyunca müzakereleri ve sonunda da anlaşmayı kabul etti" diyerek tamamladı.
İSTANBUL/AA