İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, İran'ın Hürmüz'de krizi tırmandırdığı iddialarına "Biz Meksika Körfezi'ne gitmedik, ABD İran'a geldi, egemenliğimizi savunuyoruz" ifadeleriyle cevap verdi.
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Amerikan PBS kanalına verdiği mülakatta ABD - İran ilişkileri ve bölgeye dair değerlendirmelerde bulundu. Zarif, İran'ın Hürmüz Boğazı'nda 'provokatif davrandığı' iddialarını "Biz Meksika Körfezi'ne gitmedik, ABD İran'a geldi, egemenliğimizi savunuyoruz" ifadeleriyle yanıtladı.
ABD'de yayın yapan PBS kanalında, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in konuk olduğu bir program yayınlandı.
Sunuculuğunu Judy Woodruff'un yaptığı programda, Zarif'e ABD-İran ilişkilerinden bölgesel gelişmelere kadar çeşitli başlıklarda sorular yöneltildi.
"ABD tarafından Hürmüz Boğazı'nda düşürülen İran drone'undan başlayalım" diyen Woodruff, Zarif'e "Başkan Trump, bu gelişmeyi İran'ın provokatif ve düşmanca eylemlerinin bir sonucu olduğunu söyledi. Siz nasıl görüyorsunuz?" sorusunu yöneltti.
'HERHANGİ BİR DRONE KAYBETMEDİK'
Zarif ise, ABD'nin İran drone'unu düşürdüğü bilgisinin doğru olduğunu söyleyerek şu cevabı verdi:
"Öncelikle, biz herhangi bir drone kaybetmedik. Yani drone'larımızdan biri vurulmuş gibi durmuyor. Belki kendi drone'larından birini vurmuşlardır. Raporda da başkasının drone'unu vurdukları bilgisi yer alıyor. Provokasyon meselesine gelince, düşürülen bizim drone'umuz olsa bile biz kendi topraklarımızdayız. ABD Donanması'na airt bir gemi sahillerimizin 6 bin mil ötesinde duruyor. Bu yüzden kimin provokatif davrandığını sormak isterim."
Zarif ayrıca, ABD'nin 'resmi tutumunun' İran'la savaş arayışında olmayan bir çizgide bulunmasının kendisine hatırlatılması üzerine de, "Biz Meksika Körfezi'ne gitmedik, onlar İran'a geldiler. Egemenliğimize, toprak bütünlüğümüze veya güvenliğimize zarar vermeme konusunda dikkatli olmalılar" ifadelerini kullandı.
İran'ın uranyum zenginleştirme kararına dair de açıklamalarda bulunan Zarif, mevcut nükleer anlaşmanın 'herhangi bir ABD hükümetiyle' değil 'ABD devletiyle yapıldığını' vurgulayarak Trump'ın 'mevcut hükümlere uyarak' anlaşmayı devam ettirdiği takdirde iki ülke arasındaki ilişkilerin 'sonsuza kadar değişebileceğini' söyledi.
'NÜKLEER SİLAH İSTESEYDİK YAPARDIK'
Woodruff'un Trump'ın bu konudaki tavrının olumsuz olduğunu hatırlatması üzerine de Zarif, "Çünkü sloganı 'Benim olan şey benim, senin olan ise pazarlığa açık'. Bu yürümez" dedi.
Zarif, sunucunun "Neden İran uranyum zenginleştirmeye ihtiyaç duydu?" sorusu üzerine ise "Nükleer bir silah yapmak isteseydik, parasını ödediğimiz süre boyunca yapardık" dedi ve şunları ekledi:
"Anlaşmada, bir tarafın yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde diğer tarafın anlaşma kapsamında taahhütlerini geri alabileceği konusunda bir hüküm var. Eğer ABD ve AB yükümlülüklerini yerine getirmiyorsa bizim de buna hakkımız var demektir. Tek yolu bu, Çünkü nükleer anlaşma 'güvensizlikler' üzerine kurulu bir anlaşmadır. Dürüst olalım, onlar bize güvenmiyor, biz de onlara güvenmiyoruz."
'YEMEN SAVAŞI ASKERİ YÖNTEMLE KAZANILAMAZ'
Yemen'de devam eden savaşta Husiler ile İran'ın 'bağlantılarını' soran Woodruff'ı yanıtlayan Zarif, İran'ın Yemen konusunda atacağı muhtemel adımlar arasında 'Suudi Arabistan'la görüşmek' olduğunu belirtti ve "Suudilerle diplomatik ilişkilere sahibiz. Bu savaş ise askeri yöntemle kazanılamaz. Bu yüzden birbirimize karşı savaşmak yerine birbirimizle konuşmak istiyoruz. Bu görüşmeler için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz ve gerçekleşmesi için dua ediyorum" ifadelerini kulladı.
Zarif, söz konusu müzakereler konusunda somut bir kanıt olup olmadığının sorulması üzerine de "Henüz yok" diyerek yanıtladı.
'BİZ İŞGALE KARŞI SAVAŞAN HALKI DESTEKLİYORUZ'
İran'ın Husilerle olan bağlantıları konusunda da konuşan Zarif, "Eğer ABD'nin müttefikleri şiddeti yükselten gruplarla çalışıyorsa biz de herkesin yapması gerektiği gibi işgale ve yabancı saldırganlığına karşı savaşan ve toprak bütünlüğünü savunan halkla çalışırız ve halkı destekleriz" dedi.
Woodruff'un Zarif'le gerçekleştirdiği söyleşinin en dikkat çekici başlıklarından bir diğer ise Suriye oldu.
'SURİYE'Yİ KİMİN YÖNETECEĞİNE DAİR KARARI SURİYE VERİR'
Programda Woodruff' ile Zarif arasında yaşanan Suriye diyaloğu şu şekilde:
Woodruff: İran neden kendi halkını öldüren ve kendi halkı üzerinde kimyasal silah kullanan Suriye rejimini destekliyor?
Zarif: Daha önce bunu tekrar tekrar söyledik. Biz Suriye ile IŞİD'e karşı işbirliği içerisindeyiz. Suriye'yi kimin yöneteceğine dair kararı Suriye halkı verir, siz ya da biz değil. ABD, Beşar Esad'ın seçimlere girmemesini sağlamaya çalıştı. Ancak onun kendi halkını öldüren bir katil olduğuna inanıyorsanız seçime gireceğini neden düşünüyorsunuz? Ona halk tarafından oy verilecek. Yapılması gereken tek şey özgür ve adil bir seçim olmasını sağlamak. bizim yaptığımız şey de bu.
'SÜRECİN ADİL VE ÖZGÜR BİR ŞEKİLDE İŞLEMESİNİ SAĞLAYABİLİRİZ'
Woodruff: Esad'ın özgür ve adil bir seçimin gerçekleşmesi için gerekli olan demokratik sürece izin vereceğini düşünüyor musunuz?
Zarif: Evet, düşünüyorum ve bunun için hepimiz yardımcı olmalıyız. Günün sonunda en iyi kararı halk verir. Biz sürecin adil ve özgür bir şekilde işlemesini sağlayabiliriz. Bu, başından beri söylediğimiz bir şeydi ve bunu söylemeye devam edeceğiz.
'İRAN İYİ NİYETİNİ GÖSTERDİ, ABD KARŞILIK VERMEDİ'
İran'ın elindeki ABD'lilere ilişkin de açıklamalarda bulunan Zarif, ABD'nin İranlıları gözaltına alması için diğer ülkelere de baskı yaptığını hatırlatarak "Ben kapsamlı bir değişim çağrısında bulundum. Ancak malesef ABD buna hazırlıklı değil. İran, bir tanesini bırakarak iyi niyetini gösterdi. ABD ise karşılık vermedi" ifadelerini kullandı.
ABD HALKINA MESAJ
Zarif'in 'ABD halkına mesajı' ise şu şekilde oldu:
"İran hükümeti çatışma istemiyor. Tek istediğimiz, işlerimize kimsenin müdahale etmemesi. Bu bence Amerikan halkının kolayca anlayabileceği bir şey. Amerikan halkı da, başkalarının kendi işlerine müdahil olmalarını istemez, Amerikan devrimini bu yüzden yaptılar. Biz de, başkalarının işlerimize müdahale etmelerini istemiyoruz, bu kadar."