Pasif direnişiyle Hindistan’daki İngiliz işgalinin sonunu getiren Gandhi ile dünya edebiyatının en büyük isimlerinden Tolstoy aynı zamanda mektup arkadaşıydı. İki büyük ismi bir araya getiren ise Tolstoy’un bir kitabı olmuştu. Gandhi bir mektubunda Tolstoy’dan “Eserlerinizde reenkarnasyonu eleştiriyorsunuz ama burada milyonlarca insan bunu el üstünde tutuyor. Bir tasarrufta bulunabilir misiniz” diye rica edince büyük yazardan şu yanıtı alıyor: “İnsanlık içinde derin kökler salma ve onu dizginlemede reenkarnasyon başarılı olamayacaktır. Fakat yine de arzu ederseniz, mevzubahis bölümleri silmekte serbestsiniz...”
SEDAT PALUT/ İSTANBUL
Hindistanlı devlet adamı Mahatma Gandhi’nin bir mektubunu tercüme etmek ve yayımlama izni almak için Tolstoy’a yazdığı mektup, iki düşünürün mektup arkadaşı yaptı. ‘Tolstoy-Gandhi Mektuplaşmaları’ isimli kitap iki düşünürün mektuplarının yanı sıra Gandhi’nin kurduğu Tolstoy Çiftliği’ne dair detaylar da içeriyor.
Tolstoy, 19’uncu yüzyılın en önemli romancılarından. Yazdıklarıyla dünya edebiyatını derinden etkilemiş, önemli klasiklere imza atmıştır. Tolstoy’u dönemin diğer romancılardan ayıran özellikleri vardı. Kendisi aynı zamanda düşünce adamıydı. Başta özgürlük, mücadele, din, yaşam olmak üzere birçok konuda eser ve makale yazmış, bu eserleri felsefe ve ahlak açısından önemli tartışmalara neden olmuştur. Tolstoy’un iz bıraktığı kişilerden biri de Hindistan’ın bağımsızlığını sağlayan önemli devlet adamı Mahatma Gandhi.
Peki, Tolstoy, Gandhi’nin üzerinde nasıl bir iz bırakmıştır, onları bir araya getiren gelişme ne olmuştur? Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından Fahrettin Biçici’nin çevirisiyle yayımlanan ‘Tolstoy- Gandhi Mektuplaşmaları’, iki düşünürün mektuplarının yanı sıra Gandhi’nin Güney Afrika’da kurduğu Tolstoy Çiftliği’ne dair şaşırtıcı detayları içeriyor.
Gandhi, Tolstoy’ın birkaç öyküsü dışında, hiçbir romanını okumamış. Onunla tanışması 1893’te, Tolstoy’un yazdığı ‘Tanrı’nın Egemenliği İçinizdedir’ adlı eseriyle olmuş. Bu kitap, Biçici’nin aktardığına göre “özgür düşüncesi, içten ahlakı ve doğru sözlülüğüyle Gandhi’yi etkilemiş.” Gandhi ilk kez 1909’da Tolstoy’a bir mektup yazdı. Tolstoy’un Hintli bir devrimciye yazdığı mektubu tercüme etmek ve yayımlamak adına izin istemek içindi. Gandhi, iznin ardından Tolstoy’un mektubunu 20 bin adet bastırdı. Bu gelişme iki düşünce adamı arasındaki sonraki mektuplaşmaların başlangıcı oldu.
Mektuplara gelirsek… Gandhi 1909’da gönderdiği ilk mektupta, Hintlilerin İngiliz sömürgesi altında zor şartlarda yaşadığını, kötülüğe karşı direnmeye çalıştıklarını, bu konudaki eserlerinden etkilendiğini belirtiyor. Tolstoy’un fikirlerinden etkilenerek “Pasif Direnişin Etiği ve Faydaları” üzerine bir makale yarışması düzenlemeyi ve bu yarışma sayesinde siyasi hareketinin dikkat çekeceğini yazıyor. Gandhi’nin Tolstoy’dan bir ricası var. Tolstoy, o dönemdeki yazılarında reenkarnasyonu olumsuzlarken, Gandhi, Hindistan’da ve Çin’de reenkarnasyonu milyonlarca insanın el üstünde tuttuğunu belirterek bu yazılarla ilgili tasarrufta bulunup bulunamayacağını soruyor. Tolstoy ise “İnsanlık içinde derin kökler salma ve onu dizginlemede ruhun ölümsüzlüğüne olan inanç ve ilahi hakikatle aşka olan itikat kadar reenkarnasyon başarılı olamayacaktır. Fakat yine de arzu ederseniz, mevzubahis bölümleri silmekte serbestsiniz” cevabını vermiş Gandhi’ye. Gandhi diğer mektuplarda, Hintlilerin, İngilizlere karşı mücadelesinde Tolstoy’un nüfuzunu kullanmasını rica ediyor.
Tolstoy’un Gandhi’ye 1910’da yazdığı mektuptaki şu satırlar döneminde göre oldukça ilginç: “Rusya’da bizimle beraber, askere gitmeyi reddetme biçiminde hızla gelişen benzer bir hareketin yıldan yıla büyüdüğünü bilmenin sizi sevindireceğini zannediyorum” diyerek vicdani rete dikkat çekiyor, Tolstoy.
Tolstoy’un Rusya’daki öğrencilerinden bazıları Tolstoy’un fikirlerini yaymak için çeşitli ortamlar oluşturur. Bu gelişmeye bağlı olarak Tolstoy’un okurları Rusya dışında, Batı Avrupa, ABD, Japonya ve Bulgaristan’da Tolstoycu gruplar oluşturmuş, Rusya’da yasaklı olan kitapları yayımlamış ve üzerine konuşmuş. Hatta İngiltere’de Croydan Kardeşliği Kilisesi, bu ülkedeki en güçlü Tolstoycu grubu oluşturmuş, yazar adına Londra Tolstoycu Cemiyeti kurarak önemli çalışmalar yapmış. Gandhi’de okumalarının ardından kısa zaman içinde Tolstoy’un öğretilerinden o kadar etkilenir ki, onun adına Güney Afrika’da 1910 yılında bir çiftlik kurar: Tolstoy Çiftliği. Çiftlikteki hayat, şiddete başvurmayan direnişçilerin (Satyagrahis) yaşadığı bir komün hayatıydı. Burada içme suyu yaşayanlar tarafından taşınmış, okul binası yine yaşayanlar tarafında inşa edilmiş. Gandhi, Müslümanların din derslerine girmek için İslamiyet ile ilgili kitaplar okumuş. Burada Müslümanlar, Hristiyanlar, Parsiler huzur içinde iç içe yaşamışlar.
Gandhi, Tolstoy’a hayrandı ve bu süreçte şiddet karşıtlığı meselesinde onun desteğini hep istemişti. Fakat aralarında temel fikir ayrılıkları da vardı. Fahrettin Biçici bu farklılıkları kitapta şöyle paylaşıyor. “Tolstoy mutlak olarak direnmemeyi vazediyordu. Cebre dayalı bütün eylemlerin İsa tarafından yasaklandığına ve bunun savaşla kalmayıp hükümetin bütün eylemlerini kapsadığına inanıyordu. Gandhi ise şiddetsiz direnişi vazetmekteydi. Şiddet karşıtlığına etik öncelikte Tolstoy’la uyum içindeyken, kötülükleri ortadan kaldırmak ve daha iyi bir toplum kurmak için iradi eylem olmaya inanıyordu.”
Gandhi, Tolstoy’a üç borcu olduğunu ifade etmiş. Birincisi vazettiği şeyi ifa etmesi, hakikat örneği olması; ikincisi şiddet karşıtlığının bu çağdaki en önemli temsilcisi olması; üçüncüsü ise “herkesin ekmek için bedeniyle emek vermek zorun olduğu” öğretisine sahip olması.
Tolstoy-Gandhi mektuplaşmaları adlı kitap, 19’uncu yüzyılın önemli isimlerinin değişen dünya şartlarında birbirlerini motive etmesini, pasif direnişi yaygınlaştırma çabalarını, geleceğe dair ümitvar olmalarını ve ayrıca Tolstoy’un düşünce dünyasının birçok insanı ne kadar etkilediğini aktarıyor okura.