Hatemi: PKK İran ile Türkiye'nin arasını açmak için kullanılıyor!

Hatemi: PKK İran ile Türkiye'nin arasını açmak için kullanılıyor!

PKK'nın İran ile Türkiye'nin arasını açmak için kullanılan araçlardan biri olduğunu söyleyen hukuk profesörü Hüseyin Hatemi, "Tek sorun PKK değil. İleride Pontus devleti kurmak isteyenler de çıkabilir" dedi.

Hukukçu Prof. Hüseyin Hatemi, Karar.com'a Kürt sorununda politik girişimlerin neden işe yaramadığını değerlendirdi. Hatemi, "Günümüzde herkes biraz da olsa her yalana inanıyor. İhtiyacımız olan ilahi, evrensel ahlaktır" dedi.

Kürt sorununda iki ileri bir geri gidip duruyoruz. En temelde çözülemeyen sorun nedir sizce?

Önce tarihe bakmak gerek. Bu sorunun tohumları Osmanlı’nın yükselişi zamanında atılmış ve derinleşmiştir. Kürt-Osmanlı anlaşması Kürt halkına faydasız ama ağalar lehine olan bir anlaşmaydı. Yavuz Sultan Selim zamanında Kürt ağaları Safevilere karşı Osmanlı’ya destek verme karşılığında bir nevi özerk dükler olarak tanınmışlardır. Bunlara karışılmamış, toprakları miri araziye tabi olmamıştır. Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’tan sonra Anadolu’nun tümü merkeze bağlı hale getirilmek istenince de başta feodal ağalar olmak üzere seyyit ve tarikat liderleri tepki göstermeye başladı. Böylece Kürt bölgesinde milliyetçilik tohumları atıldı. Osmanlı’da bir çözülme süreci böylece başladı.

31 Mart'tan sonra hiçbir siyaset samimi değildi

Ne zaman bu çözülme derinleşti? 

En son Sultan Abdülhamit 33 yıl bölgede iyi bir siyaset sürdürerek denge sağlamayı başardı. Ancak Siyonistlerin Osmanlı’nın borçları karşılığında Filistin’e yerleşme teklifini reddetmesi saltanatının sona ermesinin fermanını verdi. Bu teklifi yapan Theodor Herzl’in ölümünün ardından yerine Emanuel Karasu geçti. Bu hem Selanikli bir Osmanlı vatandaşı hem de İtalyan vatandaşıydı. Mason locasında üstat olan Emanuel Karasu 2. Meşrutiyet ile birlikte meclise Osmanlı milletvekili olarak da girdi. Siyonistler Sultan Abdülhamit’i düşürmeye karar verdikleri için 31 Mart isyanını tertipledi. Abdülhamit düştü. Bu tarihten sonra Kürtler dahil çeşitli unsurlarla ilgili ortaya konan hiçbir siyaset samimi olmadı. Çünkü bunlar ahlaki ilkelere bağlı siyasetler değil oportünist hareketelerdi. Göstermelikti. Cumhuriyet’ten sonra da dinin geri plana atılması, Sünni Kürtlerde ‘O zaman biz niye Türklerle beraberiz’ sorusunu doğurdu.

Herkes yalanlara biraz da olsa inanıyor

Bir hukukçu olarak baktığınızda sizce bugün sorun niye çözülemiyor?

Sorun çözülemiyor çünkü ahlaki prensiplere göre hareket edilmiyor Türkiye’de. Örnek olarak söylüyorum; İran ile iktisadi bir çıkar sözkonusu olduğunda, bir partinin milletvekili İran ile yapılan işbirlikleriye alakalı olumlu açıklamalar yapıyor. Bir hafta sonra aynı partiden başka bir milletvekili ‘PKK’yı İran kışkırtıyor’ gibi sözler sarfederek saçmalayabiliyor. Halk da mantıki düşünmekten uzaklaşmış durumda. Herkes söylenen ne yalan olursa olsun biraz inanıyorum havasında. 

Çocuklar düşmanlık bilinciyle büyütülmemeli

Tavsiyeniz nedir?

Benim teklifim, toplumda bir seferberlik ruhuyla hukuk ve ahlakın, evrensel değerlerin temel ilkelerinin ilkokuldan itibaren çocuklara benimsetilmesi. Sistem çocuklara ‘Türk olmayan herkes düşmandır, en büyük düşman da en yakınındakidir yani komşularındır’ diye dayatıyor. Bu düşman da dönemsel olarak değişiyor. Mesela benim askerliğimde sırasıyla düşmanlarımız Sovyetler Birliği, Bulgaristan, Yunanistan, Suriye, Irak ve İran’dı. Çocuklar bu düşmanlık telkinleriyle büyütülmemeli. 80’lerden sonra tartışma programlarıyla ‘milletlerin dostluğu olmaz çıkarları olur’, ‘hukuk devleti ile kanun devletini birbirine karıştırmayın’ gibi ezberler öğretildi. Sunucu da sanki ne dendiğini anlıyormuş gibi en sonunda ‘bizi aydınlattığınız için teşekkürler’ derdi. Özetle çocuklar o günkü güçlünün dediklerine göre değil, temel ahlaki prensiplere göre eğitilmeli.

15-08/12/hhh.jpgProf. Hüseyin Hatemi: "Yasama, yürütme ve yargıda
evrensel ilahi ahlak hakim olmalı."

İlahi ilkelere ihtiyacımız var

Son yıllarda artan kutuplaşmaların da sebebi bu temel prensip eksiklikleri midir?

Tutarlı düşünemiyor artık halk. Kutuplaşmaların nedeni de bu tutarsız düşünce alışkanlığıdır. Bu tutarsızlık her türlü çözüme engeldir. Biz tam bir hukuk devletini kurup, Türkiye’deki ayırımcılığı önleyerek her türlü sorunu aşabiliriz. Birlik halinde insan haklarına tam saygı ile yaşayabileceğimizi göstermemiz lazım. Bunlar kolay işler değil tabi. Kuran-ı Kerim’de de dendiği gibi, girişenin başına da büyük şeyler gelir. İyi olan şeyleri başkalarına da söyle, iyiye çağır ve kötü olan şeylerden de sakındır. Yapılmamasını tavsiye et ama bu vazifeleri yerine getirirken bunlar büyük şeyler olduğu için başına geleceklere de sabret diyor.

Adalet alanında en öncelikli ihtiyacımızın ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Bir temele ihtiyaç var. Yasama, yürütme ve yargıda ortak bir temel olması lazım. O da evrensel, ilahi temel ilkelerdir. Allah’tan gelen, tabiattan gelen, insanın yaratılışına konmuş sevgiden kaynaklanan evrensel ilkeler. Yöneticide, yargıda, yasama organı mensuplarında bu yönde özellikler olmalı. Eğitim ve hukuk bu temel üzerine yükselmeli. Evrensel ahlak kabul edilmedikçe kargaşadan kurtulmak mümkün değildir.

İran ile Türklerin yakınlaşmasından korkuluyor

İran kökenli biri olarak İran’ın PKK’yı desteklediği iddiasına nasıl bakıyorsunuz?

Tarih boyunca emperyal güçler Türkler ile İranlıların yakınlaşmasından korkmuş ve ikisinin arasını hep açmaya çalışmıştır. Çünkü ikisi bir güç olursa, Hindistan’a kadar bütün sömürgelerini kaybedebilirlerdi. Bu nedenle iki taraf arasında sürekli kışkırtmalar yapılır. Bu bugün de aynı şekilde devam etmekte. PKK da bu amaçla kullanılıyor. Zaten Türkiye ne zaman iyi bir şey yapsa medyada bunun tam aksi cereyan eder nedense. Mesela çözüm süreci iyi bir başlangıçtı. Ama bu süreçte her iki taraf da kışkırtıldı. Bu süreçte PKK’yı İran destekliyor hikayeleri yazılmaya başlandı yine. Amaç iki Müslüman ülkenin yakınlaşmasına engel olmak. Mesela Uğur Mumcu PKK’nın Mossad ve CIA tarafından kurulduğunu yazmıştı, bunu ıspatlayacağı için öldürüldü.

İleride Pontus devleti kurmak isteyenler de çıkabilir

Sizce Türkiye bölünür mü?

Böyle giderse bölünürüz. Böyle bir tehdit var. Çekoslavakya’daki gibi olgunlaşmış bir halk olsa bölünmeye razıyız. Bölünme kansız bir plebisitle olsa tamam. Ama bizde öyle olmaz, çok acı yaratır. Mübadele dönemindekinden bile daha büyük acılar yaratır. Tek sorun PKK da değil. Egemen güçler ellerindeki planların yeri geldikçe devreye sokuyor. İleride Pontus Rum devleti kurmak isteyenler de çıkabilir bu ülkede.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN