Dünyada, Omicron olarak adlandırılan yeni koronavirüs varyantı nedeniyle endişe büyürken, Özlem Türeci ile birlikte BioNTech aşısını geliştiren Uğur Şahin'den açıklama geldi. Omicron varyantı nedeniyle herhangi bir korku duymaya gerek olmadığının altını çizen Şahin, "Aşının bu varyanta daha az etki sağladığını ama ağır hastalıktan da koruduğunu biliyoruz" dedi.
Koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin ortaya çıkmasının üzerinden neredeyse iki yıl geçmesinden sonra ortaya çıkan yeni Güney Afrika varyantı tüm dünyada endişeye neden oluyor. Koronavirüsün B.1.1.529 kodlu bu varyantını "Omicron” olarak adlandıran Dünya Sağluk Örgütü (DSÖ) varyantı "endişe verici" olarak sınıflandırdı. Örgüt, Omicron'un "yüksek bulaşma riskine sahip olduğunu" ve "birçok kez mutasyona uğramış olduğunu" açıkladı.
OMICRON'DA RİSKLER NE?
Omicron varyantının gerçek riskleri henüz anlaşılabilmiş değil ancak ilk veriler, diğer varyantlara göre yeniden enfeksiyon riskini daha çok barındırdığını, hastalığı geçirmiş olanların da virüse yakalanma risklerinin olabileceğini gösterdi. Söz konusu varyantın hastalığın daha şiddetli geçirilmesine neden olup olmadığı ise henüz bilinmiyor. Güney Afrikalı uzmanlar, diğer varyantlarda olduğu gibi, hiç semptom görülmeyen hastaların da bulunduğunu açıkladı.
AŞI ŞİRKETLERİ İNCELEMELERE BAŞLADI
Mevcut aşıların söz konusu varyanta karşı etkili olup olmadığının anlaşılmasının haftalar alabileceği belirtildi. Aşı firmaları BioNTech /Pfizer, Johnson & Johnson, Moderna ve AstraZeneca, Omicron'u ve mevcut aşıların varyanta karşı koruyuculuğunu inceleyeceklerini açıkladı.
'KORKU DUYMAYA GEREK YOK'
Almanya'nın Mainz kentinde düzenlenen 25. Aydın Doğan Vakfı Ödül Töreni öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan BioNTech şirketinin kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci'den ise önemli bir açıklama geldi.
Omicron varyantı hakkında iki hafta sonra genel verileri topladıktan sonra kesin bir sonuca varabileceklerine dikkati çeken Uğur Şahin, "Yeni Omicron varyant nedeniyle herhangi bir korku duymaya gerek yok. Paniğe gerek yok. Varyantın çok farklı mutasyonları olduğunu biliyoruz. Aşının bu varyanta daha az etki sağladığını ama ağır hastalıktan da koruduğunu biliyoruz" dedi.
'ÜÇÜNCÜ DOZ 20 KAT KORUMA SAĞLIYOR'
Aşının iki düzeyde koruma sağladığını ifade eden Şahin, ilkinin antikor ikincisinin de t-hücreleri denilen bağışıklık hücreleri olduğunu belirterek, "Aşı, ağır hastalık seyrine karşı koruma sağlıyor. Ağır hastalık seyrine de koruma sağladığı için bir güven sağlıyor. Üçüncü doz aşı olduktan sonra oldukça iyi bir korumanın sağlandığına eminiz." diye konuştu.
Almanya'da aşı olmayanların oranının yetişkinler arasında yüzde 15-20 arasında seyrediyor olmasından dolayı salgının üstesinden gelinemediğini anlatan Uğur Şahin, "Bulaşma oranı ve hastalık vaka sayısı, aşı olmayanlar arasında artış gösterdi. Vaka sayıları aşı olmayanlar arasında aşı olanlara kıyaslandığında 8 kat daha fazla. Aşı oranıyla kıyaslandığında yoğun bakıma alınma oranı da 8 kat daha fazla. Hatırlatma dozu gerekli. Özelikle belli bir yaş grubu için. Genel olarak nüfusun tamamı için 3. dozun gerekli olduğunu söylüyoruz. 20 kat daha koruma sağlıyor. Üçüncü doz ile yüzde 97 koruma sağlanıyor. Omicron'dan bağımsız olarak üçüncü dozu en kısa zamanda olmayı tavsiye ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
AŞININ YAN ETKİSİ VAR MI?
Aşının yan etkisi olup olmadığı sorusunu da cevaplayan Şahin, yapılan araştırmalara göre yan etki görülmediğine dikkati çekerek, "Kanser hastalarında gördüğümüz Mrna bazlı aşılar tekrar edilerek veriliyor. Bunda herhangi bir olumsuz yan etki olmadığını görüyoruz. Düzinelerce kanser hastasına bunu uyguladık. Yaptığımız araştırmalar süresince yan etki elde edilmiş değildir." dedi.
Aşı konusunda tereddüt edenlerin ikna edilmesi gerektiğinin altını çizen Şahin, "En başarılı aşılardan birisi. 3 milyar kişiye yapılmış olacak. 150 ülkede yapılan bir aşı. Almanya'da daha yaşlı olan kesimin yüzde 80'i olmuş. Tereddüt edenleri ikna etmek gerekiyor. Aşının insanlara yardım ettiğini görmek mutluluk verici. Her aşı olan ile birlikte mutluluğumuz artıyor." şeklinde konuştu.
Uğur Şahin, Türkiye'de BioNTech'e bağlı bir oluşum kurma yolunda Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK ile görüşmelerde bulunduklarını hatırlatarak, "Ancak sadece üretim tesisi değil yenilikçi girişimlerin Türkiye'de uygulaması yapılabilir mi, Türk hastaları üzerinde denenebilir mi, bunlar desteklediğimiz fikirler. Şu an tamamen pandemiyle uğraşıyoruz, gelecek yaz daha iyi değerlendirmede bulunabileceğiz, o zaman Türkiye'ye de gelmek istiyoruz. Türkiye bilim çevreleriyle görüşmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Aşı konusundaki komplo teorilerini bildiğini anlatan Şahin, bunların başka bir bilim dalının konusu olduğunu belirterek, "İnsanların soruları ve şüpheleri olabiliyor. Bu nedenle daha çok eğitim ve bilgi verilmesi gerekiyor. Yalan haberler, komplo teorileri ve yanlış anlamalara karşı toplumsal bir görev olarak medyanın bu doğrultuda çalışması gerekiyor. Eğitim verilmesi için yeni yolların, farklı kavramlar ve ifadelerin kullanılması gerekiyor." diye konuştu.
'AŞININ YETERLİ OLMADIĞI ALANLARDA YENİ FORMAT'
Özlem Türeci de 2012 yılından bu yana Mrna aşısı üzerinde çalıştıklarına işaret ederek, "2020 yılında pandemiyle beraber bunun aşıya dönüşmesi söz konusu oldu. Daha önce yüzlerce bireyde denediğimiz tecrübelerimizi pandemiye yansıtma olayı oldukça kolay oldu. Kanserde elde ettiğimiz bilgiyi olduğu gibi pandemiye odakladık. Şimdi Kovid-19'da edindiğimiz bilgileri kanserle ilgili araştırmalarımıza yansıtabileceğiz." dedi.
Özlem Türeci, bilim insanları açısından, gerçeğin öğrenildiği anın en mutlu an olduğunu vurgulayarak, "20 bin kişi üzerinde aşının denenmesi ve bunun sonucunda çıkan yüzde 95 oranında başarıya ulaştığınızı öğrendiğiniz an, gerçeği öğrendiğimiz andı ve bu en mutlu andı." diye konuştu.
Türeci, klasik aşıların yerini yeni teknoloji aşıların alıp almayacağı konusunda ise söz konusu geleneksel aşılar kendi amaçlarına göre iyi çalıştığında, yeni bir aşı bulundu, diye format değiştirmeye ihtiyaç duymadıklarını söyledi.
Özlem Türeci, Mrna teknolojisinin henüz aşı geliştirilmemiş alanlarda faydalı olacağını düşündüklerini ve malarya veya tüberküloz gibi alanlarda yeni bir platforma ihtiyaç olduğunu belirterek, "Aşının olmadığı, aşının yeterli koruma sağlamadığı alanlarda yeni format yeğlenecektir." dedi.
SEYAHATLERE KARŞI UYARDI
Bundan sonra salgınların daha sık görülebileceği doğrultusunda bir kanaat olduğunun farkında olduklarını dile getiren Türeci, "Dünyada hareketlilik had safhada ve artmaktadır. Hiçbir insanın daha önce gitmediği köşelere şimdi seyahatler yapılıyor. Patojenlere ulaşılıyor ve bu seyahatler sayesinde patojenler dünyada dolaşıyor. Önemli olan buna bizim hazırlıklı olmamızdır. Bir sonraki pandemiye hazırlıklı olmamız gerekiyor. Kovid-19 ile beraber en iyi hazırlığı deneyimlemiş durumundayız" değerlendirmesinde bulundu.
Türeci, genetik çalışmalarıyla Rosalind Franklin'in kendisi için ilham kaynağı olduğunu eşi Uğur Şahin'in ilham kaynaklarının da Louis Pasteur ve Paul Ehrlich olduğunu ifade etti.