Gelecek Partisi sözcüsü Serkan Özcan gündeme dair açıklamalarda bulundu. Tam kapanmaya giderken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın herhangi bir destek paketi açıklama yapmamasına dikkat çeken Özcan, ''İşsizlik fonumuza göz diktiler 128 milyar doları sattılar'' dedi.
Gelecek Partisi sözcüsü Serkan Özcan, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka artışları nedeniyle tam kapanmaya geçildiğini duyururken herhangi bir yardım paketi açıklamamasına dikkat çeken Özcan, ''İBAN istediler; İşsizlik fonumuza göz diktiler. 128 milyar dolarımızı sattılar. Şimdi de yeni bir genelgeyle, kamu bankaları kapatılan işletmelere icra takibi başlatmış. Elektrik satan ağababalarının eksiklerini biz ödeyeceğiz'' dedi.
Özcan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
''Şu aşı politikasında gelinen iflas noktasına bakar mısınız Allah aşkına? Dinlemediler uyarıları; bırakın uyarıları dinlemeyi, Kendi kurdukları Bilim Kurulunu bile By-Pass ettiler. Sonunda aşı politikası da tıpkı Merkez Bankasının dolar rezervleri hikayesine benzedi. Önce inkâr ettiler, sonra çelişkili tutarsız açıklamalara başvurdular, Sonra tutturamayacakları hedefler açıkladılar.
Son aşamada ise dün gördüğümüz üzere yeni itiraflarla çıktılar milletin karşısına. “Elimizde aşı kalmadı” diye hiç utanmadan, hicap etmeden çıkıp açıklama yaptılar. Bahaneleri Çin’in verdiği sözleri tutmaması.
Sağlık Bakanı hala algı yönetmekle, hayali müjdeler paylaşmakla meşgul. Neymiş? Sputnik V aşısından 50 milyon doz gelecekmiş, ama altı ay sonra. Pandeminin tüm dünyada kontrol altına alındığı bir dönemde, altı ay sonraya hedef mi verilir Sn. Bakan?
''İLK AŞILAMALAR ETKİSİZ KALABİLİR''
Siz her şeyden önce bir hekimsiniz, nasıl manen ve madden perişan hale gelmiş bu milletin gözünün içine bakıp, hem de 6 ay sonrasına hayal satarsınız? Az miktarda alınan Biontech aşısı için ise “ikinci aşılamanın yapılacağı dozlar elimizde yok” diyorlar. İki aşılama arasında bilinmeze ertelenen tarih, ilk aşılamaları etkisiz bile kılabilir. Bir devlet, ülkeyi yöneten siyaset nasıl böyle bir plansızlık, programsızlık ve tutarsızlık içinde savrulur?
Bakın işin gerçeği şu; “Kapanma ile salgını durduramazsınız. Kapanma ile dursaydı geçmiş dalgalardan sonra kontrol altına alırdınız. Salgın aşı ile bitecek. Tekrar ediyorum eğer bu salgın bitecekse aşı ile bitecek. Tüm geçmiş açıklamalarınıza rağmen, resmen çıkıp “bizde aşı yok” diyorsunuz. Çünkü aşı sürecini yönetecek bir sağlık bakanlığı yok. Çünkü salgını kontrol altına alacak bir hükümet yok. Çünkü hesap veren, şeffaf bir siyasi sistem yok. Salgını yönetmek yerine sayıları yönetmenin ağır faturasıdır bu yaşananlar. Bir milletin ne olduğu belirsiz bir siyasal sitemin, bilgisizliğin, yönetememenin altında ezildiğinin itirafıdır bu. Ne diyelim “Ekonomi ve hukuktan sonra sağlıkta da hepimize geçmiş olsun!”
“128 MİLYARIN SORUMLUSU KİM?”
“128 milyarın sorumlusu kim?” sorusunun cevabı hala ortaya çıkmadı. İktidar bu meşru sorunun cevabı olan ateş topunu, oradan oraya savurmakla meşgul. Merkez Bankası Hazine’ye, Hazine Merkez Bankası’na, oradan da Kamu Bankalarına herkes bir sonrakine topu atıyor.
Rezervin doğru düzgün kelime anlamını bilmeyenlerden, dolar ile TL’yi birbirine karıştıranlara,
İktisadi varlık ve yükümlülük nedir bilmeyenlerden, Merkez Bankası’nın hangi işi yaptığına dair en ufak bir fikri olmayanlara, Herkes konuştu…Her türlü liyakatsizlik sergilendi…
Ellerinde ne kadar sözcü varsa, trol varsa 128 Milyar doları ya da Berat Albayrak’ı savunmak için gövdelerini siper ettiler…Yalnız bu geçmişteki tartışmalara benzemiyor beyler…Öyle laf kalabalığıyla, demagojiyle, laf ebeliğiyle halledilecek bir mesele değil… En son Merkez Bankası Başkanını konuşturdular. Beyefendi, İHA’lardan, SİHA’lardan ve askeri operasyonlardan bahsetti… Böylece iki haftadır devam eden liyakatsizlik ve cehalet yarışına yeni bir düzey getirdi…Bakın açık seçik söyleyelim.
''REZERVLERİN BUHARLAŞTIĞI YETMİYORMUŞ GİBİ ŞİMDİDE SORUMLULAR BUHARLAŞTI''
Bugün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın başında bankanın bilançosunu okuyamayacak bir isim oturmaktadır. Bir Merkez Bankası Başkanı gibi değil, adeta bir Bayburt milletvekili gibi konuşan bir siyasetçi oturmaktadır. Bununla kalsa iyi. Sayın Erdoğan da önce inkâr etti, sonra da her zamanki gibi dış güçlere havale etti meseleyi. Şaşırdık mı? Asla. Döviz satış işlemleri, katakulliyle MB dışına taşarsa,
Kontrol mekanizması ortadan kalkarsa, Sorumlular da rezervler gibi buharlaşıp ortadan kayboluverir. Rezervlerin buharlaştığı yetmiyormuş gibi şimdide sorumlular buharlaştı.
İktidarın vatandaşın sırtına bir yük daha bindiren son icraatlarını hepimiz duyduk. Salgın döneminde az kazanan elektrik şirketlerini kollamak eksik kalmıştı, onu da becerdiler! Bu şirketlere 3 milyar lira yardım kararı çıkarmışlar. Peki nasıl yapılacak bu yardımı? Hangi parayla sunulacak bu destek? Tabii ki sizlerin bizlerin faturalarına yansıtılacak. Yani bu yardımları da yine biz ödeyeceğiz. Peki yandaşlara hibe desteği ödemeyi sürdürürken, mesela salgında üçte biri iflas etmiş olan Tıbbi Cihaz Üreticisi firmalara neyi layık görüyor bu iktidar? Tıbbi Cihaz üreticileri “bir sektör batıyor” diye haykırıyor adeta. Müteahhitlerden istenmeyen %25 ödeme feragati bunlardan isteniyor. Adamlar “hibe, destek istemiyoruz, 20 milyara yaklaşmış olan ödemelerimizi yapın kardeşim” diye haykırıyorlar. Faiz lobilerinden şikayet eden bir iktidarın, o ödemeleri sürekli erteleyip bu firmaları krediye yönlendirmesi ise tam bir vicdansızlık, tam bir akıl tutulması.
''YANDAŞA ÖDEME VE HİBE; KOSKOCA SEKTÖRLERİN YOK OLMASINAYSA GÖZ YUMMA!''
Devlet ödemelerinin sadece yandaş firmalara yapıldığından ve ayrımcılıktan da şikayetçiler. Resmi gazetede yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği fiyatlarına ilişkin olarak, %10 oranında artışın gözden geçirilmesini talep ediyorlar. “Böyle giderse, geri kalan firmalar da batacak, tüm tedavilerde aksamalar olacak, ithalat artacak, istihdam ve vergi kayıpları yaşanacak, göz göre göre aileleriyle birlikte 500 bin kişinin ekmeğini kazandığı bir sektör yok olacak” diye haykırıyorlar.
Peki duyan var mı? Yandaşa ödeme ve hibe; koskoca sektörlerin yok olmasınaysa göz yumma!
Olacak iş değil ama oluyor. Kendi egolarını tatmin, gizli ajandalarını hayata geçirmek için bir gecede MB operasyonuyla 600 milyarın üzerinde ülkeyi zarar ettirenler, üreticileri cezalandırmaktan, “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” siyaseti uygulamaktan geri durmuyorlar. Önüne gelene “vatan haini” damgasını vuranlara sormak lazım, üreticiyi bu şekilde cezalandırmanın, ülkeyi bu zararlara sokmanın anayasal karşılığı nedir?
''İŞSİZLİK FONUMUZA GÖZ DİKTİLER 128 MİLYAR DOLARI SATTILAR''
Doymuyor bunların gözleri; bitmiyor hırsları, her şey göz önünde, her şey kör göze parmak ilerliyor.
İBAN istediler; İşsizlik fonumuza göz diktiler.128 milyar dolarımızı sattılar. Şimdi de yeni bir genelgeyle, kamu bankaları kapatılan işletmelere icra takibi başlatmış. Elektrik satan ağababalarının eksiklerini biz ödeyeceğiz. 84 milyon faturalarımızı birleştirip bunların musluklarına hortum edeceğiz; 3 milyar beylere destek vereceğiz. Ama icralık olanlar da bizler olacağız.
Hibeyi alamayacağız; hükümet kapanamayacak, bedelini canımızla ödeyeceğiz. Ama bir de kapımıza icra tebligatları yollayacaksınız öyle mi? Yahu bu nasıl kamu bankasıdır? Sizin tek anladığınız arka kapıdan rezerv satmak mı? Halktan bu kadar mı kopulur? Bu nasıl sosyal devlettir ki, bürokratları 3-5 maaş alırken, lüks otolarla makam ziyaretleri yaparken, halkı soğan patatese talim ettirir. Bu nasıl bir hinliktir ki o soğan patatesin bedelini de arka kapıdan halka fatura eder; EPDK kararıyla elektrik firmalarına hibe kararı alırken, onu da soğan patates dağıttığı halkın sırtına yükler.
''KOLUMUZU DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR DEDİKLERİMİZE KAPTIRDIK''
Ekonomide, yargıda, hukukta, hemen her alanda rezervlerimiz eksideyken, Dış politikada da elimizi kolumuzu “dünya beşten büyüktür” dediklerimize kaptırmış vaziyetteyiz. Türkiye istiskal ve tahkir edilirken, Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları sizleri de şok etmedi mi? Sayın Cumhurbaşkanı çıkmış hala, “Haziran ayında bir kez daha görüşmekten” bahsediyor. Çıkıp en yüksek perdeden konuşması ve karşı yaptırımlar listesi açıklaması gerekirken, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı gibi değil, Reza Zerrab davasında aklı kalmış biri gibi davranıyor.
''5 AYDIR KENDİSİNDEN TELEFON BEKLEDİĞİMİZ BİDEN’DAN YÜZYILIN TOKADINI YİYORUZ''
Sen 5 ay telefonun başında sesini bekliyorum sinyalleri verirsen, elçini geri çekmekten imtina edersen;
sen Rusya kapısında kronometreyle bekletilirsen, ABD Başkanı da sana bu muameleyi yapmaz mı?
Rusya tepemize Suriye’de bomba yağdırır ıslık çalarak görmezden geliriz! Çin siyasilerimizi ülkemizde elçisi yoluyla tehdit eder, gizli görüşmelerle geçiştiririz. Şimdi de 5 aydır kendisinden telefon beklediğimiz Biden’dan yüzyılın tokadını yiyoruz. İşin daha hazini bu tokadı atacağını Biden telefon açıp Erdoğan’a söylüyor.
Erdoğan bu telefon görüşmesi sonrası yaptığı açıklamada müttefiklikten, birlikte çalışmaktan, Haziran da bir daha görüşmekten bahsediyor. Bu nasıl bir tavırdır? Bu nasıl milletin onurunu ayaklar altına almaktır? Seni ve atalarını soykırım yapmakla suçlayacağını söyleyen adamın suratına kapatsana telefonu. Hatta daha da önemlisi, Biden’ın telefonu soykırımı söylemek için açacağını bir haftadır sağır sultan bile duymuştu, Bu telefona ne diye çıkarsın? Ama işte böyle yerli-milli olunca, bunlar oluyor. Ermeni soykırım iddialarını yıllar öncesinden tanımış, soykırım iddialarıyla ilgili her türlü faaliyete sonuna kadar destek veren Rusya ile ne idüğü belli olmayan ilişkilerin olursa, Washington da durmaz aynısını yapar.
''HERKES KONUŞTU, ERDOĞAN KONUŞMADI''
Biden’ın sözlerine tüm ülke olarak tepkimizi hemen verdik. Öyle Erdoğan gibi hiçbir şey olmamış gibi davranıp, sağındakini solundaki Biden’a bağırtıp kendisi iki gün boyunca susarak değil,
hemen bu hayasız suçlamaya cevap verdik. Biden’ın suçlaması duyulduğu anda,
kamusal ismi ve yüzü olan herkes konuştu, tepkisini gösterdi ve cevap verdi. Sadece ülkenin Cumhurbaşkanı konuşmadı, Her konuda konuşan Erdoğan konuşamadı. Olayın üstünden iki gün geçtikten sonra ancak bir şeyler söyledi, Yahu Sayın Cumhurbaşkanı bunları niye bize söylüyorsunuz Telefonda Biden’ın yüzüne söyleseydiniz ya! Ama biz susmayacağız.''