MHP lideri Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada muhalefet partilerine sert sözlerle yüklendi. Siyasetin centilmenlik içinde yapılması gerektiğini belirten Bahçeli, siyasi etik yasasının çıkarılması gerektiğini söyledi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Konuşmasına Marmara Denizi'ni etkisi altına alan müsilaj sorununa değinerek başlayan Bahçeli, çevre felaketiyle karşı karşıya olunduğunu söyledi.
Konuşmasının devamında muhalefete sert sözlerle yüklenen Bahçeli, HDP'nin kapatılmasına ilişkin dava hakkında "Bundan sonra bütün gözler AYM'ye çevrilecektir. Bu mahkemenin iddianameyi ikinci kez iade seçeneği de kalmamıştır" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, siyasetin centilmenlik içinde yapılması gerektiğini belirterek "Siyasi etik yasasının daha fazla gecikmeden mutabakatla ve süratle çıkarılması dileğimizdir" dedi.
Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
"Bugünkü şartlarda çevre sorunları sadece çevre kirliliği değil toplumsal siyasal ekonomik kültürel ve ahlaki boyutları olan sorunlar yumağı haline gelmiştir. Marmara Denizi'nde Mart ayından beri baş gösteren kıyılarımızda feci bir boyuta ulaşan deniz salyası istilası çevre konusunda daha kararlı düşünmemize yol açmıştır.
Bu kaygı verici tablodan her insanımızın kaygı duyması normaldir, beklenen bir durumdur.
İşin doğrusu bir çevre felaketiyle karşı karşıya olduğumuz açıktır.
Kirli bir denizin çevresinde sağlıklı bir hayat kurulamayacaktır.
Bizim milliyetçilik anlayışımızda çevrecilik ana eksenden biridir. Çevre demek vatan demektir. Çevreye hürmet çağın şifrelerini çözmemin huzurlu bir hayatın ilk adımıdır.
Geldiğimiz bu aşamada siyasi partilere düşen bu meseleyi istismar etmemektir.
SİYASİ ETİK YASASI ÇIKARILMALI
Çevre etiği ne kadar önemliyse siyasi etik kuralları da bir o kadar önemlidir.
Siyasi etik yasasının daha fazla gecikmeden mutabakatla ve süratle çıkarılması dileğimizdir. Siyaset centilmenlik içinde yapılmalıdır.
ALİ BABACAN VE AHMET DAVUTOĞLU TEPKİSİ
Siyasette idare tamamdır müdara da tamamdır ama dubaraya yer olmamalıdır. Ne var ki dubaracı yüzler siyasette çok faalce fazladır. Geçmişine sırt dönüp çıkarlarının peşine düşenlerin görünürlüğü artmıştır.
Devletin en üst makamlarında görev alanların mahremiyetlerine emanet olan konuların ulu orta konuşmaları dün birlikte olduklarını bugün karalamaya çalışmaları münafıklık alametidir. Türkiye'de başbakanlık yapmış bir şahsın kendisiyle beraber mezara gitmesi gereken sırları döküp saçması bu devletin kimlerin elinde kalındığına bariz delildir.
Gizlemesini bilmeyenin yönetmesi mümkün değildir. Serok Ahmet böyle biridir. Gelecek Partisi'nin yöneticilerine tavsiyem şudur; bu Serok'un yanında sakın konuşmayın aman ha sır verme gafletine düşmeyin. Aynı şey Selamsız Babacan için de geçerlidir.
Zillet ittifakı siyasetini Türkiye'ye karşı konuşlandırmıştır.
Gelişmeleri ahlaki şuurla yorumladığımızda biliniz ki her şey aleni şekilde görünecektir.
'GÖZLER AYM'YE ÇEVRİLECEKTİR'
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı AYM tarafından iade edilen HDP'nin kapatılmasını esasa alan iddianamenin eksikliklerini gidererek beklenen davayı dün tekrar açmıştır. HDP'nin eylemleri devletin bağımsızlığına ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne insan haklarına aykırı bulunmuştur. Bu bölücü partinin hemen hemen tüm organları üyeleri ve teşkilatları vasıtasıyla suç işlediği işlenmesini tahrik ve teşvik ettiği somut delillerle belirtilmiştir.
Bundan sonra bütün gözler AYM'ye çevrilecektir. Bu mahkemenin iddianameyi ikinci kez iade seçeneği de kalmamıştır.
Türkiye vatan topraklarında ve sınır ötesinde terör örgütlerine karşı kazanmış olduğu muazzam üstünlüğü TBMM'de kaybedemez hiç kimse de bu kayba hizmet edemez.
Bununla bağlantılı olmak üzere cevabını aradığımız sorular da şunlardır; bölücü milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarının TBMM'de görüşülüp karara bağlanması neden gecikmektedir. Suçu tefsik edilmiş PKK'lı milletvekilleri adaletin önüne ne zaman çıkarılacaktır? Daha neyi bekliyoruz? Bölücülüğün hesabını soracaksak şayet hukuk devletinin varlığını göstereceksek gün bu gündür.
'BUNLARA MÜSAMAHA GÖSTEREMEYİZ'
TİP'li bir milletvekilinin 'Bu devlet katil, bu devleti yıkmamız gerekiyor' iftiraları karşısında ne yapacağız? Bu hainin dokunulmazlığını kaldırıp doğrudan adalete teslim etmeyecek miyiz? Düşünebiliyor musunuz böyle bir alçak TBMM'de bizimle aynı havayı teneffüs ediyor.
Devlete katil diyen bu soysuz devletin her imkanından istifade ediyor, Hazinesi'nden maaşını alıyor HDP'lilerin fütursuzluğundan cesaret alan bu suçlu bilmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti devleti katil olsaydı bugün bulunduğun yer TBMM değil, mezarlık olurdu. Bunlara müsamaha gösteremeyiz bu aşağılık tiplere tahammül edemeyiz.
BURKİNA FASO TEPKİSİ
Demokrasi bebeklere kurşun sıkmanın gerekçesi olamaz. Sandıktan çıkan oylar ihanetin zırhı görülemez.
Hiçbir siyasi mülahaza Türkiye'nin istikbalinden daha önemli değildir.
Terör bir insanlık suçudur, teröre destek insanlık suçuna ortaklıktır.
BM Genel Sekreteri'nin Burkina Faso'daki vahşete alçaklık demesi cılız bir ilavedir.
Türkiye'nin erken seçim diye bir gündemi yoktur.