Kur’an ayetlerinin ve “Peygamberimizin Kur’an’dan ilham alarak edindiği hayat ilkeleri” demek olan Sünnet’in oluşturduğu kesin kanaat şudur ki, İslâmiyet insaniyettir; insaniyetsiz İslâmiyet olamaz; yani insana saygımız yoksa, onun dertleriyle dertlenmiyorsak Müslümanlık iddiamız kuru laftan ibaret kalır.”
Kur’ân-ı Kerîm’de de insanlık âleminin bir aile topluluğu olması gerektiğine işaret eden, bunu insanlığın önüne bir ideal olarak koyan ifadeler vardır. Mesela beş ayette insanlığa “Ey Âdem’in çocukları” diye seslenilmiştir.
MUSTAFA ÇAĞRICI
Değişik vesilelerle sık sık şunu belirtiyorum: Kur’an ayetlerinin ve “Peygamberimizin Kur’an’dan ilham alarak edindiği hayat ilkeleri” demek olan Sünnet’in bende oluşturduğu kesin kanaat şudur ki, İslâmiyet insaniyettir; insaniyetsiz İslâmiyet olamaz; yani insana saygımız yoksa, onun dertleriyle dertlenmiyorsak Müslümanlık iddiamız kuru laftan ibaret kalır. “
Resûl-i Ekrem şöyle buyurmuşlardır: “Bütün insanlık Allah’ın ailesidir ve insanların Allah katında en çok sevileni, insanlık ailesine en çok faydası olanlardır.”
Tabii ki bu hadisteki “Allah’ın ailesi” sözü mecazi bir ifadedir; nitekim hadis “Bütün insanlık bir ailedir” şeklinde de rivayet edilmiştir. Sonuçta maksat, Allah’ın insanlık âlemini bir aile birliği olarak görmemizi murat ettiği, insanlığın nihai hedefinin bir aile topluluğu oluşturmaları, bunun sonucu olarak barış ve dayanışma içinde olmaları gerektiğidir.
Kur’ân-ı Kerîm’de de insanlık âleminin bir aile topluluğu olması gerektiğine işaret eden, bunu insanlığın önüne bir ideal olarak koyan ifadeler vardır. Mesela beş ayette insanlığa “Ey Âdem’in çocukları” diye seslenilmiştir. İki ayette yine “Âdem’in çocukları”, bir ayette de “Âdem’in zürriyeti” ifadesiyle insanlığın köken birliğine işaret ediliyor. Bu temel düşünceye uymayan ayet ve hadisleri kesinlikle tarihsel şartlarını dikkate alarak okumak ve anlamak gerekir.
Hucurât suresinin (49) 13. ayeti üzerine İmam Mâtürîdî’nin 11 asır önce yaptığı yorum son derece dikkat çekicidir. Mâtürîdî’nin, ayetin “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık” anlamındaki baş kısmı üzerine yaptığı yorumda şu ifadeler de var:
“(Ayet diyor ki:) Biz hepinizi bir asıldan yarattık. Bu asıl, Âdem ve Havva’dır; öyleyse bütün insanlar birbirinin erkek ve kız kardeşleridir. Şu halde bazı erkek ve kız kardeşlerin, diğer bazılarına karşı, kendilerini yarattığımız atalarıyla ve kabileleriyle övünme ve üstünlük iddia etme hakları yoktur…”
Böylece her türlü ırkçı düşünce ve uygulamaları reddeden bu ayetin “Sizin Allah katında en değerliniz, takvada en ileri olanınızdır” anlamındaki kısmına Mâtürîdî’nin yaptığı yorumda şu cümle özellikle ahlak düşüncesi bakımından son derece önemlidir: “Çünkü takva insanın eylemidir.”
Bu son cümledeki “takva”yı Mâtürîdî’nin nasıl anladığı, Nisâ suresinin (4) 1. ayeti üzerine yaptığı şu yorumda gayet açıktır: “İnsanların hepsi bir tek candan yaratılmıştır ve hepsi birbirinin erkek ve kız kardeşleridir. Şayet birinin diğerine gerçekten bir üstünlüğü varsa, bu sadece kendi kazancı olan işleri, güzel ahlakı ve bizzat kendisinin seçtiği iyilikleri sayesinde olabilir.”
***
Kur’an, özünde insanlığı birbirinin eşiti ve kardeşi gördüğüne göre, bireysel ve toplumsal bencillik, ayrımcılık, ırkçılık; bunların doğurduğu her türlü kötülük ve merhametsizlik ‘fıtrat’tan, yani yaratılış özünden sapmadır; insanın özünü kirletmesidir. Kur’an’a göre “Nefsini, ruhunu temiz tutan kurtuluşa ermiş, onu kirletense zarar etmiştir” (Şems 91/9-10).
Ramazan sevgi ve barış ayı, merhamet ve paylaşma ayı olarak bilinir; geçmişte de böyle anlaşılmış ve yaşanmıştır. Müslümanlar bu birlik ve paylaşmayı hem kendi aralarında bir sosyal ilişkiler yasası olarak kalıcı hale getirmek hem de uluslararası ilişkilere taşımak zorundadırlar. Zira yukarıdakiler gibi pek çok ayet, hadis ve kültürümüzde onlar üzerine yapılmış yorumlar gösteriyor ki, insanı umursamayan; adaletsizlik, merhametsizlik, haksızlık ve şiddet üreten bir din algısı İslâmî değildir. Yumruk sıkan, öfke saçan bir Müslüman tipi, “Rahmeten li’l-âlemîn” modelinin uzağına düşmüştür.
Kur’an-ı Kerîm’e ve hadis-i şeriflere baktığımızda şunu görürüz: Allah Rahman ve Rahîmdir; Peygamberimiz “rahmetenli’l-âlemîn”dir; Kur’an “şifa ve rahmet”tir; Ramazan rahmet ayıdır.