İl Sağlık Müdürlüğü'nün Birinci Hastanesi'ne denetime gönderdiği doktor, soruşturmanın gizliliğini ihlal etti, Yenidoğan Çetesi üyesini "Hakkınızda dava var, hemen istifanı ver" diyerek uyardı. Hemşireye eksik olan evrakları düzelttiren denetimcinin "Oğlum manyak mısın? İstanbul'da 100 hastane varsa 95'i böyle" sözleri dikkat çekti. Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakım ünitesi uzmanı Yakup Karakurt, iddiaları reddetti, Karakurt'un ismi şüpheli listesinde yer almadı.
BÜŞRA CEBECİ
Yenidoğan Çetesi'ne yönelik başlatılan soruşturmanın ilk duruşması görülmeye başlandı. Beş gün sürecek duruşmada 22'si tutuklu 47 şüpheli sanık sandalyesine oturdu. SGK'dan kazanç sağlamak için bebekleri göz göre göre ölüme gönderen çete, ortaya çıkan her detayla kan dondurmaya devam ediyor.
Reyap Hastanesi'nde çocuk doktoru olarak çalışan Fırat Sarı, içinde doktor, hemşire, hemşire yardımcısı, ambulans şoförlerinin bulunduğu bir işletme kurdu. İşletmenin amacı özel hastanelerle anlaşarak bu hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servisini işletmek, hastanelere gelir kazandırmak ve bu gelirden de pay almaktı, bu da bu yoğun bakım servislerini doldurmaktan geçiyordu.
BEBEKLERİ AÇGÖZLÜLÜK ÖLDÜRDÜ
Ambulans şoförü Gıyaseddin Mert Özdemir, beraberindeki diğer ambulans şoförleriyle birlikte bu hastanelere hasta sevk ettirmekle görevliydi. Sarı'nın işbirliği yaptığı hastanelerin birçoğunda ne yeterli cihaz ne de doktor vardı. Buna rağmen bu hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servisleri ağır hasta bebeklerle dolup taşıyordu. Hastane ve personel yetersizliğine rağmen kabul edilen pek çok bebek de hastanenin yoğun bakım servisinde hayatını kaybetti. Bebeklerin kimisi açlık, kimisi beslenme sırasında yemek borusuna gıda kaçması kimisi yanlış operasyonlar sonucu ölürken kimi bebekler de sağlıklı olmalarına rağmen sırf hastaneler SGK'dan daha fazla para kazanabilsin diye yoğun bakımda tutulduğu için öldü ya da engelli kaldı. Bebeklerin basamaklarıyla oynandı, bebekler daha ağır hasta gibi gösterilerek SGK'dan biraz daha kar edildi. Uygulanmayan tedaviler yapılmış gibi gösterildi hem biraz daha kar edilip bir de kullanılmış gibi gösterilen ilaçlar stoktan düşürüldü ve satıldı. Ölüm raporları geç yazıldı, epikrizler hemşireler tarafından yalan yanlış yazıldı. Sarı, hastanelerin gelirlerini artırmak için hastane yönetimi ve sahipleriyle anlaştı, hastane sahipleri SGK'dan haksız yere edindikleri kazançla cirolarını artırdı ve bu uğurda sayısı hala belli olmayan bebek öldü ya da engelli kaldı...
DENETİMCİ, ÇETE ÜYESİNİ UYARDI
Tüm bunlar ve dahası çeteye yönelik başlatılan soruşturmayla ortaya çıktı. Hazırlanan kolluk fezlekesi ve iddianamede yer alan çete üyelerinin aralarında yaptığı telefon konuşmaları çeteye dair korkunç detayları gözler önüne serdi.
Bu tapeler sadece çetenin korkunç eylemlerini değil kamu kurumlarındaki çürümeyi de bir kez daha ortaya çıkardı.
Birinci Hastanesi'nde 6 aylık olmasına rağmen yenidoğan yoğun bakımına alınan Michelle Nwando Opara bebeğin ölümü üzerine hastaneye İl Sağlık Müdürlüğü tarafından denetim gerçekleştiriliyor. Denetimin ağır geçtiğini hastane personelinin aralarında yaptığı telefon konuşmalarından anlıyoruz fakat bu telefon konuşmalarından biri, müdürlük tarafından görevlendirilen bir denetimcinin hemşireye soruşturmayla ilgili bilgi verdiğini de ortaya çıkarıyor.
Hakan Doğukan Taşçı adlı hemşire ile Şeyhmus Çelik adlı doktor 18 Ocak 2024'te hastaneye yapılan denetime dair bir telefon görüşmesi gerçekleştiriyor. Bu görüşmede Hakan Doğukan Taşçı, denetime gelen doktorlardan birinin kendisine anlattıklarını Çelik'e aktarıyor. Taşçı'nın aktardığına göre denetim yapmakla görevlendirilen bu doktor, önce eksik olan evrakları görmezden gelerek tamamlaması için Taşçı'ya süre veriyor, daha sonra ise çeteye dair soruşturmanın gizliliğini ihlal ediyor ve Taşçı'ya "Hakkınızda dava var, hemen yarın istifanı ver" diyor...
"İSTANBUL'DA 100 HASTANE VARSA 05'İ BÖYLE"
Olayda bahsi geçen denetimci, Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakım uzmanı olarak görev yapan Dr. Yakup Karakurt... Taşçı aynı telefon görüşmesinde bu hastanede staj yaptığı dönem bu doktor ile tanıştıklarını söylüyor.
Çelik, ay başında kendisinin de istifa edeceğini söyleyerek Taşçı'yı ikna etmeye çalışıyor hatta işten ayrıldıktan sonra çalışabileceği hastaneler öneriyor. Taşçı, diğer hastanelerde de benzer sistemin işlediğini söyleyerek reddediyor ve Karakurt'un da kendisine "Oğlum sen manyak mısın? İstanbul'da 100 hastane varsa 95'i böyle" dediğini aktarıyor.
Karakurt'un bahsi geçen eylemde adı "Soruşturmanın gizliliğini ihlal eden doktor" olarak geçiyor. İfadesine başvurulan Karakurt, iddiaları reddediyor ve bu cümleleri kendisnin sarf etmediğini savunuyor. Karakurt'un ifadesine başvurulsa da kendisi davada sanık olarak yer almıyor...
HASTANELER DENETLENDİ AMA YAPTIRIM UYGULANMADI
Hazırlanan fezlekede soruşturmanın başlangıcının 27 Mart 2023'te yapılan bir CİMER şikayetiyle başladığı görülüyor ancak yine aynı fezlekeye göre 2023'ün ocak ayında özel hastanelere yapılan bir denetimden bahsediliyor.
Sarı'nın işletmesine dair CİMER şikayetinden 4 ay sonra ise çete üyeleri teknik ve fiziki takibe alınıyor. Telefonlar dinleniyor, işletmeye çalışanlar takip ediliyor. İl Sağlık Müdürlüğü'nün 27 Eylül 2023'te sadece Fırat Sarı'nın işlettiği yenidoğan yoğun bakımlarına yaptığı büyük denetim de bu tektik takibe takılıyor. 27 Eylül, çetenin en uzun günü oluyor, sabah saatlerinde baskın yaparcasına gelen denetimciler gece saatlerine kadar hastaneleri didik didik edip bütün usulsüzlükleri ortaya çıkarıyorlar. Çete üyelerinin aralarında yaptığı telefon konuşmaları denetimin ne kadar detaylı olduğunu da çete üyelerinin panik halini de gözler önüne seriyor. Ne var ki denetimin ertesi günü çete, hiçbir şey olmamışçasına bebeklerin hayatlarıyla oynamaya devam ediyor, ta ki çeteye yönelik operasyonların yapıldığı döneme kadar... Bu denetimin ardından çete ile anlaşmalı hastanelere yer yer denetimle uygulansa da bu hastanelere basamak düşürmek gibi göstermelik yaptırım uygulamak dışında bakanlığın ciddi bir yaptırımı bulunmuyor.