Gelecek Partisi Milletvekili Doğan Demir, Suriye’de azınlıklara yönelik sistematik baskı ve şiddete dikkat çekerek, Türkiye’nin bu duruma kayıtsız kalamayacağını vurguladı. Demir, "Alevi kadınlar başta olmak üzere azınlık mensubu kadınlar, inançlarından ve kimliklerinden ötürü ayrımcılığın en ağır biçimiyle karşılaşmaktadır" dedi.
Gelecek Partisi Milletvekili Doğan Demir, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaptığı açıklamada, Suriye’de azınlıklara yönelik baskı, şiddet ve insanlık dışı uygulamalara dikkat çekti. Demir, yeni Suriye yönetiminin Alevilere ve diğer azınlıklara yönelik sistematik baskılar uyguladığını belirterek, Türkiye’nin bu meseleye kayıtsız kalamayacağını vurguladı.
"SURİYE’NİN DERİN YARALARI TÜM BÖLGEYİ ETKİLİYOR"
Suriye’de on yılı aşkın süredir devam eden iç savaşın yalnızca bir ülkeyi değil, bir toplumu kökten sarstığını ifade eden Demir, savaşın en ağır bedelini azınlık grupların ödediğini söyledi. Demir, şu ifadeleri kullandı:
"Suriye’deki insani kriz, yalnızca bir coğrafyanın değil, bir toplumun geleceğini tehdit eden derin yaralar açmıştır. Esad rejiminin devrilmesinden sonra azınlıklara yönelik şiddet, ayrımcılık ve yerinden etme politikaları yoğunlaşmıştır. Aleviler, Dürziler, Kürtler, Yezidiler ve diğer azınlıklar sistematik baskı altında, yaşam haklarından mahrum bırakılmaktadır."
"HTŞ’NİN POLİTİKALARI İNSANLIĞA KARŞI SUÇ KAPSAMINDADIR"
Milletvekili Demir, özellikle HTŞ’nin (Heyet Tahrir el-Şam) kontrolündeki bölgelerde azınlıklara yönelik şiddet ve ayrımcılık politikalarına dikkat çekti. HTŞ’nin, uluslararası hukuk kapsamında savaş ve insanlığa karşı suç işlediğini vurgulayan Demir, İdlib, Humus ve Lazkiye gibi bölgelerde azınlıkların yaşam alanlarının yok edildiğini ifade etti.
"Azınlıkların köyleri zorla boşaltılmış, ibadet yerleri tahrip edilmiş, dini ritüeller yasaklanmıştır. Kadınlar ve çocuklar bu süreçte en savunmasız kesim olarak şiddet ve ayrımcılığın en ağır biçimleriyle karşılaşmaktadır. Bu durum yalnızca bugünü değil, geleceği de tehdit eden bir toplumsal yıkıma yol açmaktadır."
KADINLAR VE ÇOCUKLAR EN BÜYÜK BEDELİ ÖDÜYOR
Demir, savaşın en ağır yükünü kadınlar ve çocukların taşıdığına dikkat çekti. Demir, çocukların eğitimden yoksun büyüdüğünü ve kadınların sistematik şiddet, cinsel istismar ve zorla evlendirme gibi insanlık dışı uygulamalara maruz kaldığını belirtti:
ÇOCUKLARIN %70’İ OKULA GİDEMİYOR.
"Bu nesil, yalnızca bireysel olarak değil, toplumsal hafızanın da derin yaralarını taşıyacak bir şekilde büyüyor. Kadınların maruz kaldığı ayrımcılık ve şiddet ise utanç verici bir tablo oluşturuyor."
"TÜRKİYE'NİN TARİHİ BİR SORUMLULUĞU VAR"
Türkiye’nin Suriye konusunda hem insani hem de stratejik açıdan sorumluluk taşıdığını vurgulayan Demir, ülkemizin bugüne kadar Suriyelilere kapılarını büyük bir özveriyle açtığını hatırlattı. Ancak Demir, bu insani krize daha geniş çaplı çözümler üretmek gerektiğini ifade ederek şu çağrıyı yaptı:
"Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyarak tüm azınlıkların can ve mal güvenliklerini sağlayacak demokratik bir yapı kurulması için öncülük etmesi gerekiyor. Bu, yalnızca bir insani sorumluluk değil, aynı zamanda bölgesel barışın sağlanması için stratejik bir zorunluluktur."
"BİRLİKTE HAREKET EDELİM, İNSANLIĞIN SESİ OLALIM"
Demir, Meclis’in bu insani trajediye kayıtsız kalamayacağını belirterek, Dışişleri Bakanlığı öncülüğünde bir heyet kurulmasını ve bölgeye gidilerek mağdur insanlara yardım eli uzatılmasını önerdi:
"Bu trajediyi durdurmak için hep birlikte çalışmalıyız. Türkiye, bu insanlık dramına daha fazla sessiz kalmamalı. Hem insani değerlerimiz hem de tarihsel sorumluluklarımız gereği, Suriye’deki azınlıkların sesi olmalıyız."