Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Yenidoğan Çetesi'nin faaliyetlerine 2015, yani kendi başbakanlığı döneminde başladığını belirterek davaya katılım talebinde bulunacak. Kabul edilmezse, tanık olarak dinlemeyi isteyecek.
SEMA KIZILARSLAN
İstanbul’da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip, ölümlerine neden oldukları iddia edilen 22’si tutuklu 47 sanıklı dava devam ediyor. Duruşmanın ikinci gününde savunma veren ilk sanık tutuklu hemşire Hasan Basri Gök oldu. Davada adı geçen 19 hastanenin yöneticilerinin yargılanmadığı davanın ilk gününde Duygu Hastanesi hemşiresi çalışanlarından sanık Hakan Doğukan Taşçı ifade verdi. Suç örgütünün elebaşı olduğu değerlendirilen Fırat Sarı’nın da kimlik tespiti yapıldı.
Yenidoğan Çetesi Davası’nda ikinci gün: Fark etselerdi Opera bebek yaşıyor olurdu?
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı eşi Sare Davutoğlu, bugün Bakırköy Adliyesi'nde görülen duruşmaya katıldı.
DAVUTOĞLU'NDAN DAVAYA KATILIM TALEBİ
Yenidoğan Çetesi'nin faaliyetlerinin 2015 yılında yani kendi başbakanlığı döneminde başladığını belirten Davutoğlu, davaya katılım talebinde bulunacağını açıkladı.
Davutoğlu, kabul edilmezse, tanık olarak dinlemeyi isteyeceğini de belirtti.
'BAŞBAKANLIKTAN AYRILMA KARARIMI AÇIKLADIĞIM GÜN SORUŞTURMA İZNİ VERMİŞTİM'
Davutoğlu’nun adliye önünde yaptığı açıklama ise şöyle:
"Sare Hanım bu olayla ilgili bana doktor tarafıyla da bilgi verdi. Bebekler öldürülerek devlet soyulmuş. Bu çetenin geçmişi iki yılla sınırlı değil. İlk olarak 17 Temmuz 2015'te isimsiz ihbarda bulunuluyor. Sonra 12 Ocak'ta Süleymaniye'den bir bilgi iletiliyor. Sonra 13 Ocak 2016'da Sare Hanım'a bilgi ulaşıyor. O gün Sare Hanım bana bilgi iletti bir hekim olarak. Aynı gün inceleme talimatı verildi, 17 Ocak'ta bakanlığa eldeki bilgiler verildi. 16 Şubat'ta da inceleme başlatıldı. Bunun neticesinde 4 Mayıs'ta bakanlık soruşturma izni verildi. Bu benim başbakanlıktan ayrılma kararımı açıkladığım gün.
10 Mayıs'ta da bakanlık soruşturmayı başlatıyor. Başbakanlığım döneminde de benim önceliğim yolsuzluklarla mücadeleydi. Hiçbir dosya atlanmadı, incelendi. Ben ayrıldıktan sonra baş müfettiş titiz bir çalışma yapıyor. Bize intikal etmiş hiçbir dosya karşılıksız bırakılmadı. Ben ayrıldıktan sonra görevlendirdiğimiz denetçi titiz bir araştırma yapıyor, ben de inceledim. 10 Kasım'da soruşturma tamamlanıyor, 17 Kasım'da da rapor bakanlığa sunuluyor. 17 Kasım'da bakanlığın elinde kapsamlı bir dosya var o gün o dosyada adı geçen üç kişi bugün bu soruşturmada en önemli üç kişi.
'TEK BİR ÇOCUĞUN TEK BİR NEFESİNİN BİLE HESABI SORULMALI'
“Soruşturma sonucunda sadece ne yapmışlar? İzinsiz olarak özel hastanede çalışan devlet çalışanlarının suç işlediği sonucuna ulaşılmış ve hastanelere para cezası kesilmiş. Yani bebeklerin ölümü, SGK'nın dolandırılması hakkında bir şey yok. Konunun uzmanı olmayan ile bu raporlara baktığında burada bir cinayet var, bir insanlık suçu var der. Nasıl böyle bir şey olabilir? Tek bir çocuğun tek bir nefesinin bile hesabı sorulmalı. Hademesinden özel hastane sahibine hepsinin burnundan fitil fitil getirilmeli. Bu süreçte elde ettikleri tüm mal varlıklarına el konmalı. Bir sürü şirkete kayyım atayanlara söylüyorum, bunların mal varlıklarına el konulsun.
Sare Hanım'a o gün bilgi veren ve bizi teyakkuza geçiren o doktor hanıma teşekkür ediyorum. Benim adıma davaya katılan avukat Meryem Türktekin'e de teşekkür ediyorum, duruşmadan çıkarılmış."