Göçmenlerin Göç İdaresi'nden sızdığı iddia edilen kişisel bilgiler nedeniyle yaşadığı mağduriyet arttı. İçişleri Bakanlığı'nın soruşturması iki yıldır sonuçsuz kaldı. Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ve Avukat Yıldız Şahin Göçmenlerin asılsız suçlamalar ve tahdit kodlarıyla karşı karşıya kalıp geri gönderme merkezlerinde tutulmalarını KARAR’a değerlendirdi. Ekmen, “İçişleri Bakanlığının göçmenlerin pasaport bilgilerinin çalınmasına yönelik yaptığı açıklama gayriciddi ve çözüm odaklı değil” dedi.
FEYZA NUR ÇALIKOĞLU
Temmuz ayında Kayseri’de Suriyeli göçmenlere yönelik ırkçı saldırılar yaşanırken 1 Temmuz akşamı göçmen karşıtlarının buluştuğu mesajlaşma kanalında göçmenlere ait kişisel bilgiler yayınlandı. Yalnızca İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı’nda bulunan kimlik ve pasaport bilgilerinin sızdırılması sonucu Türkiye’de kayıtlı olan 3,3 milyon Suriyeli göçmene ait isim, telefon numarası, adres gibi kişisel veriler sosyal medya hesaplarında paylaşıldı.
İddialar doğrultusunda İçişleri Bakanlığı, 5 Temmuz’da yaptığı açıklamayla iddiaları yalanladı. Yapılan açıklamaya göre söz konusu bilgiler incelenmiş ve Göç Başkanlığındaki güncel bilgilerle uyuşmadığı tespit edildi. Geniş çaplı bir soruşturma başlatıldığı kamuoyuna duyuruldu.
Deva Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, 8 Temmuz’da Meclise sunduğu soru önergesiyle göçmenlerin pasaport bilgilerinin Göç İdaresi Başkanlığı’ndan sızdırılmasını gündeme taşıdı. Ekmen’in soru önergesine İçişleri Bakanlığı tarafından verilen cevapta sızdırılan göçmen bilgilerinin 8 Eylül 2022 tarihinden öncesine ait olduğu ve Göç İdaresi Başkanlığı’nda bulunan bilgilerle uyuşmadığı söylendi. Aynı zamanda Göç İdaresi Başkanlığı tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına konuyla ilgili suç duyurusu bulunulduğu açıklandı.
GAYRİCİDDİ BİR AÇIKLAMA
Mehmet Emin Ekmen, Göç İdaresinin iki yıl önce soruşturma açtığını belirterek iki yıldır bir sonuca varamayan soruşturma üzerinden yapılan bu açıklamanın gayri ciddi olduğunu söyledi. Ekmen, “Soru önergesinde bulunan detaylı sorulara İçişleri Bakanlığınca çok yüzeysel cevaplar verilmiş oldu. Ancak Göç İdaresi Başkanlığı daha önce de suç duyurusunda bulunduğunu açıklamıştı. Burada dikkat etmemiz gereken nokta tam iki yıl geçmesine rağmen idari soruşturmada ve adli soruşturmada bir mesafe alınmamış olduğu. Bu boyutuyla bakıldığında bir soruşturmanın iki yıldır sonuçlanmaması kabul edilemez. Önergemize yönelik yapılan açıklamanın detaylı olmaması da gayriciddi bir durum olduğunu göstermekte.” dedi.
AYNI MAĞDURİYETİN YAŞANMAMASI İÇİN TEDBİR ALINDI MI?
İki yıldır soruşturulması sonuçlanmayan olay hakkında İçişleri Bakanlığı’nın herhangi bir sorumlu tespit etmemesi dikkat çekiyor. Aynı zamanda kamuoyuna ve bu olayın mağdurlarına daha fazla mağdur olmamaları için alınmış bir tedbirin açıklanmamasına dikkat çeken Ekmen, “Dönemin bürokratları kendilerini temize çıkarmış oluyor” dedi.
“Yaşanan bu olay bizim dışımızda derken aynı açıklama içerisinde detaylı tarihte veriyorlar. Bu durumda Bakanlık sızma tarihini biliyor ise sızmanın nasıl gerçekleştiğini de biliyor olmalı. Maalesef ne bir kamuoyu bilgilendirmesi ne de idari ve adli soruşturmayla olayın nasıl olduğu ve bu olayın gerçekleşmesi nedeniyle herhangi bir sorumlu tespit edilip cezalandırılmadı. Ayrıca yine bu olay nedeniyle mağdur olanların daha fazla mağdur olmamasına dair bir tedbir alındığına dair de bir açıklama yapılmamış.”
Ekmen, yapılan açıklamaları yüzeysel ve geçiştirme odaklı olarak gördüğünü söyleyerek, “Biz geçen ay olan bir olay hakkında soru önergesi vermedik. Ortada iki yıl önce yaşanmış bir olay ve açılmış bir soruşturma varken çoktan sonuçlanmış olması gerekirdi. Yapılan araştırmada bugünkü bilgilerle örtüşmüyor denmiş. Zaten aradan geçen iki yılda birçok kişinin hayatı ve statüsü değişmiştir” dedi.
BİLGİLER YURTDIŞI MENŞEİLİ BİR SİTE TARAFINDAN ÇALINMIŞ
Avukat Yıldız Şahin, 2022 yılında bir müvekkilinin göçmenlerin çalınan bilgileriyle ilgili elinde bulunan evrakları kendisine attığında, sözü geçen verilerin yalnızca Göç İdaresi Başkanlığı'nda bulunan veriler olduğuna dikkat çekti. Göç İdaresi Başkanlığı’ndan sızan verilerin dışarıdan hackeleme yoluyla yapılamayacağını çünkü göç sisteminin yabancı bir sisteme entegre olmayacak şekilde düzenlendiğini söyleyen Şahin, sızdırmanın içeriden gerçekleşmiş olduğunu anlattı:
“Bu mağduriyeti yaşayan bir müvekkilimin vekâletiyle Sulh Ceza Mahkemesine siteye erişimin engellenmesi için başvuruda bulunduk. Sitenin yabancı menşeli olduğunu söyleyerek talebimizi geri çevirdiler. Sonrasında Ankara Göç İdaresi Başkanlığı’na başvuruda bulundum ve durumu onlara anlattım. Bir sızdırmanın olduğunu ve sızdırmanın dışarıdan hacklemekle yapılmadığını içeriden bir durum olduğunu anlattım. Çünkü Göç sistemi yabancı bir sisteme entegre olmayan bir sistem.”
Yapılan bu açıklamanın bir adım olarak görülebileceğini ama sitelere hala erişim olduğu için yeterli olmayacağını vurgulayan Şahin, kurumlar arası iletişimsizlik ve denetimsizliğin tüm bunlara neden olduğundan bahsetti:
“Göç idaresi başkanlığı suistimale açık bir yer. Kanunlar da aynı şekilde çok fazla boşluk barındırılıyor. Bunun yanısıra göç idaresinde çalışan memurlar yaptıkları işe uygun olarak eğitim almıyorlar. En önemlisi dil bilmiyorlar ve kendi zihniyetlerine göre göçmenlere muamelede bulunuyorlar.”
MUHBİR VATANDAŞLAR
Yıldız Şahin, bakanlığın 2022 tarihinde araştırmalarına başladığını fakat aradan geçen iki yıl içerisinde birçok göçmenin mağdur olduğunu, sızan kişisel bilgiler nedeniyle bir çok insan hakkında asılsız suçlamalar yapıldığını bu suçlamalar nedeniyle de göçmenlere ‘yalnızca terör ve istihbarat suçundan dolayı verilmesi gereken’ tahdit kodu' verilerek Geri Gönderme Merkezlerine alınarak sınır dışı edilmekle tehdit edildiklerini anlattı:
“Tam olarak bakanlığın yapmış olduğu açıklamadaki tarihle uyuşuyor. Bakanlık araştırma yapmaya 2022 yılında başlamıştı fakat kimlik bilgileri çalınan bu insanlar sınır dışı işlemlerine maruz kalıyorlar. Kimlik bilgileri çalınan birçok insanın üzerine tahdit kodu konuluyor ve bu tahdit kodunun konulduğu kişiye bildirilmiyor. Yani herhangi bir polis çevirmesinde tahdit kodu olan bir mülteci gözaltına alınıyor ve geri gönderme merkezine gönderiliyor. Kimlik bilgilerinin herkese ulaşılabilir olmasının doğurduğu sonuçsa birbirini ihbar eden muhbir vatandaşlar. Bu durum uzun zamandır suistimal ediliyor.”
TAHDİT KODU MAĞDURİYETİ
Şahin, birçok müvekkilinin bu şekilde mağdur edildiğini ve aylarca Geri Gönderme Merkezlerindeki kötü muamelelerle karşı karşıya kaldıklarını söylerken, “Ardı arkası araştırılmadan yapılan bu idari gözetim ve deport işlemleri avukatı olmayan birçok göçmenin ülkeden çıkarılmasına sebep oluyor” dedi.
İki uygur kadın ve bedensel engelli çocukları gözaltında! Yine sınır dışı tehdidi
“Tahdit kodu davasından geri gönderme merkezine alınan müvekkillerimiz hakkında karşı dava açtığımızda çoğunlukla davayı kazanıyoruz. Bu durumda göçmenler aylar süren bir mağduriyet yaşıyorlar. Bu avukatı olan göçmenler için geçerli. Avukatı olmayan yardım alamayan ve itiraz edemeyen birçok göçmen bu şekilde sınır dışı ediliyor. Aynı zamanda uygulanan bu caydırıcı politikalar nedeniyle geri gönderme merkezindeyken şartların zorluğundan dolayı geri gönderme kararını imzalayarak ülkeden ayrılıyor.”
Şahin, kimlik bilgileri çalındığı için üzerine açık hat açılması nedeniyle iki kez Geri Gönderme Merkezi’ne alınan Hanadi Hanım’ın yaşadığı süreci anlattı:
“Hanadi Hanım üzerine açılan bir dolandırıcılık şikayetiyle emniyete çağırıldı. Sonrasında kendilerinin önceden yaptığı kimlik bilgilerinin çalındığına dair bilgilendirmeyi görüp müvekkilimi serbest bıraktılar. Ancak emniyete alındığında kendisinin üzerinde tahdit kodu konulmuş. Bu nedenle hemen ardından gözaltına alınıp geri gönderilme merkezine gönderildi. Bu durumun müvekkilimin başına bir yıl arayla iki kez geldi ve sürekli olarak yaptığımız itirazlarda haklı olduğumuz için serbest bırakıldı.”
Şahin, “Bu örnek yalnızca müvekkillerimden bir tanesine ait bunun gibi birçok müvekkilim var. Avukatı olmayan birçok göçmen var. Hukuksuzlukla ve mesnetsiz şikayetlerle mağdur edilip yılgınlığa sürüklenen insanlar var” dedi.