Kamuoyunda büyük infial yaratan Elmalı davası ile ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık açıklama yaptı. "Davayla ilgili olduğu söylenen birtakım ses kayıtları, yazışmalar, çizimler bu dosyaya ait değil" diyen Yanık'ın sözleri 'neden bu kadar geç açıklama yapıldı?' sorusunu da gündeme getirdi.
İki kardeşin istismara uğradığı Elmalı davası ile ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'tan dikkat çeken bir düzeltme geldi.
TRT Haber'de konuşan Yanık, dava ile ilgili şunları söyledi:
"Bakanlık olarak bu davayla ilgili iki ayrı süreci eş zamanlı olarak yürütüyoruz. Birincisi hukuki süreç, ikincisi sosyal destek süreci. Elmalı davasında çocuklarla ilgili durum tespit edildikten sonra sosyal ekonomik destek vermeye başladık. Mağdur çocukların durumu çok sıkı takip ediliyor.
"DETAYLI BİLGİ VERMEM DOĞRU OLMAZ"
Dosyanın içeriğiyle alakalı çok detaylı bilgi vermem doğru olmaz. Bu dava daha bitmedi. Bunu kamuoyuna hatırlatmak lazım. Biz kararlılıkla süreci takip ediyoruz. Maalesef bu tür konularda dezenformasyon metodu da işliyor. Davayla ilgili olduğu söylenen birtakım ses kayıtları, yazışmalar, çizimler bu dosyaya ait değil."
NE OLMUŞTU?
Bunun ardından çocukların yaşadıkları cinsel istismarı çizim ve yazı ile anlattığı görsellerin ortaya çıkmış, bu durum toplumda infiale neden olmuştu.
Elmalı davasındaki tepki çeken tahliyeler ile ilgili Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de HSK sürecinin başladığını açıklamıştı.
Twitter'dan paylaşımda bulunan Gül "Süreci yakından ve dikkatle takip ediyor, sürecin hassasiyetine uygun her türlü tedbiri alıyoruz. HSK da konu hakkında inceleme başlattı" ifadelerini kullanmıştı.
Taciz suçlaması yöneltilen anne ve üvey babanın tutuksuz yargılanması kararına karşı sosyal medyada başlayan tepkiler devleti de kilitlemişti. Toplumu infiale sürükleyen korkunç iddialar konusunda aydınlatıcı açıklama yapılamamıştı.
Tepkiler karşısında Aile Bakanlığı’nın "Biz karara itiraz ettik, tutuklama istedik", Adalet Bakanlığı’nın "HSK soruşturma başlattı" duyuruları kamuoyunu sarsan iğrenç iddiaların gerçek olduğu ve mahkemenin bu suçları işleyen kişileri serbest bıraktığı algısına yol açmıştı.