Boğaziçi Üniversitesi’nde 2013’te yapılan incelemeyle Kuzey Kampüsü’ndeki binaların çürük olduğu tespit edildi. ‘Derhal yıkım başlatacağız’ denildi. Ancak adım atılmadığı için gençler 10 yıldır tabut binalarda ‘yaşam sınavı’ veriyor. Önlemler yine rafta kalırken oluşan tablo ‘Türkiye’nin gözbebeği bile bu haldeyse gerisi kim bilir ne durumdadır’ dedirtiyor.
EDA NARİN
Uzmanlar yıllardır “Acil önlem alınmalı” uyarısı yapmasına rağmen İstanbul’daki çürük kamu binaları Kahramanmaraş yıkımının ardından akla geldi. Devlet hastaneleri, okullar apar topar tahliye edildi. Bu durum ‘6 Şubat’a kadar aklınız neredeydi?’ tepkilerine yol açarken üniversiteliler daha vahim tabloyu haykırdı. Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüsü’ndeki yapıların riskli olduğu Çevre Bakanlığı’nın 2013 yılındaki incelemesinde tespit edildi.
KAYYUM İÇİN KOORDİNASYON VAR ÇÜRÜK BİNA İÇİN YOK
Raporda, söz konusu yapıların fiziksel ömrünü tamamladığı belirtildi. O tarihte imar planı değişiklikleri yapıldı, öğrencilerin güvenli binalara taşınacağı ve yıkıma başlanacağı açıklandı. Ancak aradan geçen 10 yılda üniversiteliler kaderine terk edildi. Her gün çürük binaları kullanan öğrenciler ise sosyal medyada ‘Kayyum ataması söz konusu olduğunda gösterilen hızlı refleks deprem için neden gösterilmiyor’ paylaşımları yaptı.
türkiye’nin en köklü ve en başarılı üniversitelerinden Boğaziçi Üniversitesi kaderine terk edildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, geçtiğimiz yıl Boğaziçi Üniversitesi’nin Kuzey Kampüsü’nün de içinde yer aldığı imar plan değişikliği hazırladı. Planlama içerisinde yer alan Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüsü’ndeki Kare Blok ile YADYOK-II binası, Aptullah Kuran Kütüphanesi, Turgut Noyan binası, İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 2013 yılında “Riskli Yapı” olarak belirlenmişti.
Son olarak ise Kuzey Kampüs’teki 40 yıllık Aptullah Kuran Kütüphanesi için yıkım kararı çıktı. Üniversitenin yapı işleri ve teknik daire başkanlığından genel sekreterliğe gönderilen 24 Mart tarihli bilgi notunda, Sarıyer Belediyesi’nin 9 Nisan 2021’de aldığı yıkım kararının uygulanması için ‘binanın ivedilikle boşaltılması gerektiği’ belirtildi.
Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘riskli’ notu düşülen binalardaki kolon hasarı ve demirlerdeki korozyonun görüntülerine karar.com ulaştı.
Diken’in haberine göre, Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı Soner Melih Kural imzalı notta “Üniversitemiz Kuzey Kampüste bulunan Aptullah Kuran Kütüphanesi 1975 yılından beri hizmet vermektedir. 1999 Marmara depreminden sonra 14.01.2013 tarihinde yapılan risk analizi raporuna göre riskli çıkan binaya 09.04.2021 tarihinde yıkım kararı alınmıştır. Bu nedenle Aptullah Kuran Kütüphane binasının ivedilikle en kısa sürede boşaltılması gerekmektedir” ifadeleri yer aldı.
karar.com ise kaderine terk edilen Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüsü’ndeki yapıların son haline ulaştı. Depremi bekleyen Boğaziçi Üniversitesi’nde binaların kolonlarındaki büyük çatlaklar ve demirlerdeki ağır korozyon gözle görülür halde. Her gün çürük binaları kullanan öğrenciler ise sosyal medyada ‘Kayyum ataması söz konusu olduğunda gösterilen hızlı refleks deprem için neden gösterilmiyor’ paylaşımları yaptı.
ÜNİVERSİTELİYE ‘SANDIK BARAJI’ MI KURULDU?
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, YÖK’ün ‘hibrit eğitim’ kararından sonra yurtların, yüz yüze eğitim görecek öğrencilerin hizmetinde olacağını söyledi. Yurtlarla ilgili açıklama, YÖK’ün açıklamasından beş ve üniversitelerin hibrit eğitime geçmesinden bir gün sonra geldi. Diken’in derlediği habere göre 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerden dolayı YÖK, 9 Şubat’ta üniversitelerin ikinci bir duyuruya kadar bahar döneminin ertelendiğini duyurmuştu.
11 Şubat’ta da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, üniversitelerde yaza kadar uzaktan eğitime geçildiğini, Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarının da depremzedelerin kullanımına açılacağını duyurmuştu. Akademisyenler, bunun depremzedelerin sorununu çözmeyeceği ve yeni mağduriyetlere yol açacağını savunarak ilk günden beri itirazlarını dile getiriyor. Birçok siyasi de iktidarı eleştirmiş, Eğitim-Sen dava açmıştı. 30 Mart’ta da YÖK, üniversitelerin hibrit eğitime geçtiğini duyurdu. Kararın açıklanma tarihiyse tuhaf.
Seçmenlerin adres değiştirmesi için son tarih 2 Nisan’dı. Öğrencilerin okuduğu şehirde oy kullanması içinse adres değiştirmesi gerekiyordu. Ancak zaman darlığından dolayı birçok öğrenci bu değişikliği yapamadı. Yüz yüze eğitim için şehir değiştirecek ama adres değiştirmeyen birçok öğrenci, seçimde memleketine dönmek zorunda kalacak ama bu da ulaşım masrafları, seçimin sınav dönemine denk gelmesi ve şehirler arası mesafeden dolayı zor görünüyor. Bu nedenle yüz binlerce öğrencinin seçimlerde oy kullanamama ihtimali üzerinde duruluyor. Karar, sosyal medyada ‘Üniversitelilerin oy kullanmasının önüne geçilmek mi isteniyor?’ sorularına yol açtı.