‘Devlet Söyleminde Kürt Sorunu’ kitabının yazarı Mesut Yeğen, 31 Mart seçimlerinin ümitsizliğin ve karamsarlığın yersiz olduğunu ve Türkiye’nin kendisine bir yol aradığını göstereceğini dile getiriyor.
Ümitsizlik ve karamsarlık… 31 Mart seçimlerine üç gün kala muhalif kanaat erbabının bir kısmı 14/28 Mayıs seçimlerinin ardından gömüldükleri bu iki duygu durumundan çıkabilmiş görünmüyor. Sebepleri de yok değil. Ümitsizler, çünkü 2023 seçimlerinin sonuçları malum. Üstüne kurumsal muhalefet de parçalanmış durumda. Karamsarlar, çünkü 31 Mart’tan sonra Erdoğan dört yıl daha iktidarda olmaya devam edecek.
Hatırladığım kadarıyla bir grup muhalif kanaat erbabının duygu durumu 2019 seçimlerinin öncesinde de hemen hemen aynıydı. 2017’de geçilen tek adam sisteminin onaylandığı 2018 seçimlerinin hemen ardından gelen 2019 seçimlerinin arifesinde de muhalif kanaat erbabının epey bir kısmı memleketten ümidi kesmiş, sinizmin konforlu sularına çekilmişti. Halbuki 2019’da seçimler, malum, ‘beklenenin’ aksine netice verdi ve ardından gelen dört sene boyunca memlekette bir şeylerin ve iktidarın değişebileceği fikrinin canlı kalmasının önünü açtı. Keza, 2019 seçimlerinin ‘sürpriz’ sonuçları, olmaz gibi görünenin de önünü açtı. Sekülerler, milliyetçiler, muhafazakârlar ve Kürtler, aslında ülkenin neredeyse yarısı, bugünkü tek adam rejiminden başka bir yerde uzlaşabileceğini gösterdi.
Tarih tekerrür etmeyecek tabii ama sezgilerimde yanılmıyorsam eğer 31 Mart seçimleri de ümitsizliğin ve karamsarlığın yersiz olduğunu gösterecek. 31 Mart seçimleri, yine yanılmıyorsam eğer, Türkiye’nin kendisine bir yol aradığını gösterecek. Daha doğrusu bir yol arama işinden vazgeçmediğini…
ÜMİTLİ OLMAK İÇİN
2023 seçimlerinde yaşadığı hayal kırıklığının muhalefet seçmeninde bir tür kayıtsızlaşmaya yol açmış olması pek muhtemel olmakla beraber, kamuoyu yoklamaları 31 Mart seçimlerinde sandıktan uzak durma eğiliminin kökten biçimde farklılaşacağına işaret etmiyor. Araştırmalar, 31 Mart’ta seçimlere katılım seviyesinin önceki yerel seçimlere benzer bir seviyede olacağını gösteriyor. Ümitli olmak için ilk sebep bu. Belli ki muhalefet seçmeninin seçimler yoluyla kaderine hükmetmek arzusu çok zayıflamış değil.
Keza, kamuoyu yoklamaları 2019 seçimlerinde İYİ Parti’nin ve HDP’nin kurumsal desteğiyle seçimlerin kazanıldığı büyükşehirlerin pek çoğunda CHP adaylarının yine kazanmaya yakın olduğunu gösteriyor. Hem de bu kez önceki seçimde verilen kurumsal destek olmadan. Üstelik başka büyükşehirlerle birlikte. Başka deyişle, muhalefet seçmeninin epey bir kısmı partilerinin ittifak yok kararına rağmen sandıkta ittifak yapmak niyetinde.
Ümitli olmak için bambaşka bir sebep daha var. Muhalefet seçmeni çöken kurumsal ittifakı kendiliğinden ikame etmeye hazırlanırken muhalefet ve iktidar parti seçmenlerinin bir kısmı partilerinin isabetsiz tasarruflarına da cevap verecek görünüyor. İşaretler hem CHP’nin hem de AK Parti’nin (muhtemelen DEM Parti’nin de) seçmenlerine kulak vermeden yaptığı aday tercihlerinin ceremesini çekeceğini gösteriyor.
Hülasa, geleceğe dair ümitli olmak için sebep var, çünkü muhalefet seçmeni ne öyle korkulduğu gibi sandıktan uzak duracak görünüyor ne de dar asabiye göstereceğe benziyor. Aksine, işaretler doğruysa eğer seçmenler, en azından bayağı bir kısmı, kolektif bir rasyonalite göstermeye hazırlanıyor.
İYİMSER OLMAK İÇİN
2024 seçimlerinden ümitli olunabileceğini gösteren bu işaretler karamsar olmamak için de yeterli aslında. Yeterli, çünkü toplumun siyaset yoluyla kendi kaderine hükmedebileceğine olan inancın devam ettiğini ve seçmenin önemlice bir kısmının “bendense sorun yok” türünden bir dar asabiye içerisinde kalmayacağına delalet eden bu vaziyet, uzunca bir zamandır devam eden kesif kutuplaşma iklimine, ‘beklenmedik’ bir seçim yenilgisine ve kurumsal aktörlerin aksi yöndeki eğilimlerine rağmen ortaya çıkan bir sonuç. Diğer deyişle, şartlar memleketin akıbetine kayıtsızlık ve grup ya da parti kimliklerine büzüşmek eğilimlerini teşvik ederken, aslında belki de bizzat bu şartlardan ötürü, epey bir kısım seçmenin genişçe bir ortaklık kurup ‘bir kez daha denemeye’ hazırlandığı bir manzarayla karşı karşıyayız. Bu kadar da değil. 31 Mart’ta bir tür kolektif-rasyonalitenin işleyeceğine işaret eden bütün bu halden daha iyi bir sebep daha var iyimser olmak için. Bu kolektif-rasyonalitenin çalışması halinde alınacak seçim sonuçlarının yol açması mukadder siyasi gelişmeler…
31 Mart’ta yeterince seçmen sözünü ettiğim türden bir rasyonaliteyle davranır da parti asabiyetine yapışmazsa çıkacak sonuçları tahmin etmek zor değil: İYİ Parti’nin sahneden çekilmesi, muhalefetin sadeleşmesi, CHP’nin muhalefetin sıklet merkezi olması ve İmamoğlu’nun ‘liderleşmesi’… Seçimler bu mukadder gelişmelere yol verecek biçimde sonuçlanırsa olacak olanlar muhtemelen şunlar: İktidarı değiştirme arzusu 2028’e kadar canlı kalır, rejimin Erdoğan sonrasına hazırlanma süreci sekteye uğrar ve kaçınılmaz görünen yeni anayasa tartışması MHP’nin ana değil tali bir aktör olduğu gerçek bir müzakere zeminine oturur. Diğer deyişle, seçimler yukarıda öngördüğüm şekilde sonuçlanırsa, siyasette bir tür dengelenme hali gerçekleşir. Rejim, Erdoğan, iktidar, ne diyeceksek, dört sene boyunca memlekette bildiğince at koşturma gücünden mahrum kalır. Bu da az bir şey olmasa gerek: Ülkenin ruhunu tek adam rejimine teslim etmemesi, Türkiye’nin halen bir yol arıyor olması demek.
Hülasa, kanımca 31 Mart sonrasına dair ümitsiz ve karamsar olmamak için elde yeterli sebep var. Ancak şu da var: Bahsettiğim hal ortaya çıkarsa, ‘şeyler’ (haklarını yemek istemem lakin) biraz CHP’ye, biraz İmamoğlu’na ‘rağmen’ gerçekleşecek. Kolektif bir rasyonalitenin çalışmasıyla ve biraz kendiliğinden tezahür edecek görünen bu manzaranın uyarınca yönetilebilmesi için CHP’nin ve İmamoğlu’nun kuvvetli bir siyasi ve entelektüel mesai yapması gerekecek. Hazırlıklı olduklarını umalım.
MESUT YEĞEN KİMDİR?
Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve İstanbul Şehir Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Halen Kürt Tarihi dergisinin editörlüğünü yapmaktadır. Milliyetçilik, Vatandaşlık ve Kürt meselesi üzerine çalışan Yeğen’in yayımlanmış kitapları: Devlet Söyleminde Kürt Sorunu, Müstakbel Türk’ten Sözde Vatandaşa: Cumhuriyet ve Kürtler, Son Kürt İsyanı, İngiliz Belgelerinde Kürdistan, Kürtler Ne İstiyor: Kürdistan’da Etnik Kimlik, Dindarlık, Sınıf ve Seçimler (Uğraş Ulaş Tol ve Mehmet Ali Çalışkan’la birlikte).