Görüşler

C.L.R. James: Siyah köleler ve işçi sınıfı

C.L.R. James:  Siyah köleler ve işçi sınıfı

‘Tuhaf Günler Peşimizde’ kitabının yazarı Halil Turhanlı, anti-kolonyalist bir diaspora entelektüeli olan C.L.R. James’in yaşamı üzerinden kölelikle mücadele tarihine kapı aralıyor.

C.L.R. James, Siyah Atlantik rotasını izleyerek o dönemde Britanya İmparatorluğu’nun sömürgesi, Karayipler’den metropole gelmiş anti-kolonyalist bir diaspora entelektüeliydi; düşünce ve eylem insanı olarak serüveni Batı Hint Adaları’nda başlamış, Britanya’ya, Amerika Birleşik Devlerine uzanmış, sonra yeniden Londra’ya dönmüş, hayatı orada noktalanmıştı. Uzun bir yolculuktu, her evresi ve hatta her anı dopdolu, hakkı verilerek, en trajik zamanlarda bile keyfine varılarak yaşanmış bir hayattır burada söz konusu olan.

Trinidad doğumlu James, Karayip halkının tarihsel deneyimlerinden yola çıkarak, felsefe, edebiyat ve daha başka disiplinlerin merceğinden bakarak sömürgeci, Batının hegemonik rasyonalitesini eleştirdi, modernitenin iç çelişkilerini açığa çıkardı. Irksal küçümsenmenin ve aşağılanmanın acısını çocukluk ve ilk gençlik yıllarında Trinidad’da hissetmişti; Britanya ve ardından Birleşik Devletler’de beyazlarda kök salmış ırksal nefreti ve şiddeti gördü ve yaşadı. Irkçılığı doğuran ve böylesine derin bir nefreti mümkün kılan nedenleri anlamaya çalıştı.

James 1930’ların başında İngiltere’ye geldi, bulduğu ilk iş Manchester Guardian için kriket muhabirliği ve yorumculuğuydu. Krikete olan ilgisi Trinidad’daki ilk gençlik yıllarına değin uzanıyordu; kendi de kriket oynamıştı. Bu oyunu sömürgeci kültürün basit bir parçası olarak görmüyor, ırksal eşitlik mücadelesi açısından yaklaşıyordu. Kökleri Antik Yunan’da olimpiyat oyunlarına uzanan kriket asırlar sonra İngiltere’de özel bir ilgi görmüş, burjuvazinin en sevdiği oyunlardan biri haline gelmiş, daha sonra kolonilere de taşınmıştı. Önceleri sömürge memurlarının, beyaz çiftçilerin oynadıkları oyunu siyah yerli halk da sevmiş, onlar da kendi takımlarını oluşturmuşlardı. Yerli halkın gözünde siyah oyuncular sömürgecilere karşı mücadele eden, beyaz adama kurallarını onun belirlediği bir oyunda meydan okuyan kahramanlardı.

İngiltere’ye geldiğinde Trinidad’da sadece bir kitabı yayınlanmış ve siyasi görüşleri anti-sömürgecilikte odaklanan genç bir yazardı. Kaptan Cipriani’nin Hayatı başlıklı bu kitapta Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz Batı Hint Adaları Alayı’nda yüzbaşı olarak görev yapan, savaş sırasında siyahi birliklerdeki askerlere yapılan muameleler karşısında dehşete kapılan ve siyasete atılarak sömürgeciliğe karşı bağımsızlık mücadele veren Yüzbaşı Cipriani’nin hayatını ele almıştı. Bu evrede henüz Marx’ı okumamıştı. İngiltere onu radikalleştirdi. Bir süre sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti; politik mücadelesinde yeni bir dönem başladı. 1953’te, McCarthy döneminde sınır ışı edilinceye kadar orada yeni deneyimlerle mücadelesini zenginleştirdi.

James’in düşüncesinde “hareket” ayrıcalıklı bir yere sahipti. Bireysel hareket ve kitlelerin tarih içindeki hareketi; isyancı kitlelerin, mağdurların tarihi harekete geçirmeleri. Ona göre önemli olan nerede bulunduğumuz değil; önemli olan nereden geldiğimiz, nereye gittiğimiz ve oraya ulaşma hızımızdı. Siyah bir diaspora entelektüeli ve aktivistti olarak bireysel hareket halindeydi. Yukarıda da belirttiğim gibi, Trinidad’dan İngiltere’ye oradan Amerika Birleşik Devletleri’ne uzanmış, Londra’ya dönmüş, Avrupa ve Aftika’da çeşitli ülkelerde çalışmalar yapmış, konferanslar vermiş ve nihayet 1989’da Londra’da hayata gözlerini yummuştu. Bu onun bireysel hareketliliğiydi. Yanısıra kitlelerin tarih içindeki kolektif hareketine vurgu yapıyordu. Ona göre İngiliz ve Fransız Devrimleri, Rus Devrimi kitlesel hareketin doruğunu temsil ederler; keza San Domingo’da ( bugünkü Haiti’de ) bağımsızlık ve özgürleşmeyle sonuçlanan köle isyanı da tarihteki yüksek derecede enerji ve hareketlilik örneğiydi. Kuşkusuz, trajik yenilgiyle sonuçlanan kitlesel hareketlilikler de mevcuttu, Spartakus ve onu izleyen kölelerin ayaklanmasında olduğu gibi.

James’in 1938’de yayınlanan Haiti Devrimi üzerine ufuk açıcı çalışması The Black Jacobins radikal siyah tarih yazımında bir dönüm noktası ve geçen yüz yılın ilk yarısındaki en önemli entelektüel üretimlerden biridir. Bu çalışma hem tarih hem politik teori açısından ele alınmış ve değerlendirilmiştir. James, Avrupamerkezci tarih anlayışının ontolojik ve epistemolojik açıdan dışladığı, tarihten sildiği, görünmez kıldığı sömürgeleştirilmiş bir halkın özgürlük tutkusuyla ayaklanabileceğini, kendi tarihini yazabileceğini, isyankar kölelerin tarihin devrimci aktörleri olabileceğini ortaya koyuyordu. Haiti Devrimi kuşkusuz kendi özel koşullarına sahipti, ama bir başka açıdan 1789-1848 yılları arasındaki dünya çapında devrimci değişim döneminin, metropoldeki devrimci başkaldırıların yanısıra sömürgeleştirilmiş halkların da ayağa kalktığı bir çağın ürünüydü. Sömürge halkları “tarihsel telafi” adına güçlü bir şekilde ileriye doğru atılmışlardı. İsyan eden köleler efendilerini öldürmüş, plantasyonları ateşe vermişlerdi. James kölelerin çok ağır koşullarda çalıştırıldıkları plantasyonları, elde ettikleri ürünleri “yakma hakkı”na sahip olduklarını ileri sürüyordu. Fayda prensibini dikkate almadan tasarrufta bulunmuş, emeklerinin ürününü dilediklerince elden çıkarmışlardı.

James, Karayipli isyankâr köleleri Fransa’da monarşiyi yıkan Jakobenlere benzetiyordu. Bu benzetmeden dolayı Avrupa’daki devrimler ile sömürgelerdeki bağımsızlık mücadelelerinin özel koşullarını yeterince dikkate almadığı ileri sürülerek eleştirilmiştir. Eleştirildiği bir başka nokta, “ Siyah Spartakus” Toussaint L’Ouverture’nın liderliğini fazlasıyla öne çıkarması, bu yolla lider kütü yaratması ve bunun “ aşağıdan tarih” anlayışına aykırı olmasıdır. James’in genç Marx’ın yazılarına olan ilgisi onu Marksizm içindeki hümanist geleneğe bağladı; entelektüel ve devrimci serüveninin son evrelerinde bu bağlılık kuvvetlendi. Marx’ın düşüncesindeki hümanizm unsurları sadece Stalinizm’e karşı muhalefetine güç vermekle kalmadı; Trorçkizm’den koparak parti ve benzeri örgütlerin dışında kalarak bağımsız bir çizgi izlemesinde etkili oldu.

James ve bir dönem Meksika’da Troçki’nin sekreterliğini yapmış olan yol arkadaşı Raya Dunayevskaya yazılarında ve örgütsel faaliyetlerinde kullandıkları adları biraraya getirerek Johnson- Forest Eğilimi ( JFE ) olarak herhangi bir partiye bağlantısı olmayan ve esas olarak Troçki’nin tezlerini eleştirel bir yaklaşımla ele alan bağımsız bir çalışma grubu oluşturdular. Sonradan onlara felsefe eğitimi görmüş Çin asıllı Grace Lee Boggs da katıldı Çekirdeğini bu üçlünün oluşturduğu JFE ,1941-1947 yılları arasında küçük bir devrimci çevreye dönüştü. Sovyetler Birliği’nin sınıf yapısı hakkına farklı görüşlere sahiptiler; kendilerine özgü bir bakış açısı geliştirdiler. Rusya’da hiçbir zaman bir işçi devleti kurulmadığını ileri sürüyorlardı. Dolayısıyla orada yozlaşmış haliyle bile bir işçi devleti mevcut değildi, yürürlükte olan “devlet kapitalizmi”ydi.

JFE de bir süre sonra görüş ayrılıkları nedeniyle çözülmüş, James ve Dunayevskaya arasında uzun yıllara yayılan yol arkadaşlığı kopmuştu. James bundan sonra 1956 Macaristan ayaklanmasından ilham alarak Cornelius Castoriadis ve Grace Lee Boggs ile birlikte Facing Reality ( Gerçekle Yüzleşmek ) başlıklı kitabı yazdı. Yaşamının bu evresinde savunduğu düşünceler Castoriadis’inkilerle kıyaslanmıştır. Yakınlıklar gerçekten mevcuttu, ama önemli farlılıklar da söz konusuydu. Castoriadis de bir süre Troçkizm’e bağlanmış; ancak Stalinizm’e gerçek bir alternatif olamayacağı düşüncesiyle bağlarını koparmıştı. Claude Lefort ve Jean-François Lyotard ile birlikte Sosyalizm ya da Barbarlık adıyla bilinen teorik konularda etkili çevreyi oluşturmuş; aynı adı taşıyan dergiyi çıkarmıştı. İşçi konseylerine dayanan bir sosyalist örgütlenmeyi savunuyordu; James de kitlelerin özgürlük için derin arzu ve özlemlerinin en iyi yol gösterici olduğunu belirterek 1940arın sonlarında “öncü parti” anlayışını reddetmişti.

Facing Reality’de öncelikle Stalin’in “sosyalist devlet” adı altında inşa ettiği ağır baskı rejimi eleştiriliyordu. Bu rejimde devlet gücü işçi sınıfının üstündeydi; insan yaşamının her alanını denetim altına almış ve özgürlüğe dair tüm umutları söndürmüştü. İşte bu noktada ayaklanan Macar halkı özgürlükçü bir düzene dair beklentileri yeniden canlandırdı. Aynı dönemde Birleşik Devletler’de “vahşi kedi “ grevleri olarak bilinen yasadışı grevlere sıklıkla başvuruluyor; yeni kitlesel özgürlük hareketleri, Afrika ve Asya’da sömürgeciliğe karşı bağımsızlık mücadeleleri yükseliyordu. Bütün bunlar heyecan vericiydi; ancak kitaptaki iyimser bakışa rağmen James kuşağının birçok sosyalistti gibi yaşamının son döneminde hayal kırıklıkları yaşadı.

1989 yılında Güney Londra’da, Brixton’da hayata gözlerini yuman James yetmiş dört yıllık Sovyet deneyiminin sonunu göremedi; ancak var olan sosyalizmin yenilenmesini amaçlayan Gorbaçov reformları onun yaşamının son döneminde yürürlüğe konulmuştu. Bu dönemdeki yazıları, verdiği söyleşiler dikkatle ve derinlemesine okunduğunda çöküşü öngörebildiği anlaşılacaktır. Sovyetler Birliği’inde yenilenmenin mümkün olmadığını ,trajik bir çöküşün kaçınılmaz olduğunu düşünüyordu. Çarlık yönetiminin devrilmesinden bir süre sonra parti seçkinleri devlet mülkiyetini ele geçirmiş, kendi çıkarları için kullanmışlardı. Aynı durum Doğu Avrupa’daki otoriter siyasi yapılanmalar için de söz konusuydu.
James 1970’lerin sonundan itibaren sosyalist hareketin dünya çapındaki derin krizine tanıklık etti. Bir çok Marksist sosyalist gibi bir zamanlar desteklediği Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki bağımsızlık mücadelelerinin başlangıçtaki ideallerini çiğnediğini gördü. Yine de sonuna değin Marksizm’e bağlı kaldı. Ama nasıl bir Marksizm’e? Özgürlükçü, hümanist bir Marksizm düşüncesinin temel taşı oldu.

Kaynaklar:
James, C.L.R. Castoriadis, Cornelius, Boggs, Grace Lee (1974), Facing Reality,Bewick, Detroit
James, C.L.R. (1989), The Black Jacobins, Vintage Books, New York
James, C.L.R. (2016), Kaptan Cipriani’nin Hayatı, Çev. F.Kalpaklı, Zoomkitap, İstanbu

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir