15 Temmuz darbe girişiminden sonra çok konuşulan isimlerden biri olan eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi, Darbe Araştırma Komisyonu'na konuştu.
15 Temmuz gecesini anlatan dönemin Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi, Tuğgeneral Timurcan Ermiş’in “Akıncılar’a gidiyoruz. Sizi yanımızda görmek istiyoruz” sözlerine, ” Ne Akıncılar’ı siz manyak mısınız?” diye cevap verdikten sonra silah çekilerek Akıncılar’a götürüldüğünü söyledi.
TBMM Darbe Araştırma Komisyonuna bilgi veren Jandarma eski Genel Komutanı Galip Mendi, 15 Temmuz akşamı darbe girişiminden nasıl haberdar olduğunu, nasıl derdest edildiğini, nasıl kurtulduğunu anlattı. 15 Temmuz’un normal bir mesai günü olarak başladığını söyleyen Mendi, şöyle devam etti:
Tümgeneral bir arkadaşımızın çocuğunun, Gazi Orduevindeki düğününe, eşim ve astsubayımla gittim. Saat 21.30’da emir astsubayım Genelkurmay’da silah sesleri geldiğini söyledi. Jandarma Harekat Merkezini, Genelkurmay’ı aradım, cevap alamadım. Kurmay Başkanlığına vekalet eden Tümgeneral Arif Çetin’i aradım. Olağanüstü bir durum olduğunu o da söyledi. 15-20 saniye sonra emir subayım yarbay koşarak geldi -şimdi tutuklu- Genelkurmay Başkanı ve İkinci Başkanın beni acele beklediğini söyledi. Beraber arabaya bindik. Araba daha hareket etmeden Konya Jandarma Komutanı Tuğgeneral Timurcan Ermiş bindi arabaya. Eğitim elbiseliydi. O binince hemen hareket etti araba. Ne arıyorsun burada diye sordum. ‘Akıncılar’a gidiyoruz. Sizi yanımızda görmek istiyorum’ dedi. ‘Ne Akıncılar’ı, sen manyak mısın? Sen çete misin?’ diye tepki gösterdim. 2 yıllık bir generaldi. Paralel Devlet Yapılanması iddialarından, YAŞ toplantısında emekli edilecekler listesindeydi. Ben tepki gösterip bağırınca tabancasını çekip, mermi sürdü.
VIP MİNİBÜS
Akıncılar’a yaklaşırken VIP bir minibüs geçti önümüze. Akıncılar’ın tali bir kapısından girdik ve durduk. Pilot tulumu giymiş 25-30 kişi etrafımıza dizildi. Bu tuğgeneral arabadan inip minibüse gitti. Sonradan öğrendiğim kadarıyla minibüste sivil elbiseli iki kişi ile görüşmüş. O minibüste darbenin kafa isimlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Belki de Adil Öksüz’dü. Tuğgeneral benim verdiğim tepkiyi iletti minibüstekilere. Ben reddettiğim için, 200-300 metre ilerde küçük bir binanın içine girdik. Labirent gibiydi, camı penceresi yoktu. 2 sandalye vardı. Sorgulama merkezi yazıyordu. Burası, pilotların eğitim yeriymiş, esir düştüklerinde sorgulama eğitimi…
YAZIKLAR OLSUN
3 subay vardı ellerinde tabancalarla. Sonra 6-7 kişi daha geldi. Bir yüzbaşı, bir örgüt adı söyledi ama tam anlayamadım, o örgüt adına sizi tutuklamaya geldim dedi. Ben orgeneralim, sen yüzbaşısın, yazıklar olsun dedim. Elimi ayağımı plastik kelepçeyle bağladılar, kafama da bere geçirdiler. Kara Kuvvetler Eğitim Doktrin Komutanı Orgeneral Kamil Başoğlu’nu getirdiler. Onu da evinde derdest etmişler.”
Sabah saat 11.00’de şoförü olan astsubayın gelmesiyle dışarı çıkıp kaçtıklarını anlatan Mendi, “Elimi kelepçeyle öyle bir sıktılar ki, ‘Yunan’a esir olsaydım böyle muamele görmezdim’ dedim” diye konuştu.