Myanmar ordusu ve Budist militanların, Arakanlı Müslümanlara yönelik katliam harekatı beşinci gününde devam etti. BM ve AB gibi kuruluşlar ise ardında binlerce ölü, onbinlerce göçmen bırakan saldırılar için ‘tüm taraflara’ itidal çağrısı yapmakla yetindi.
Myanmar ordusu ve Budist militanların Arakanlı Müslümanlara yönelik zulmü devam ediyor. Myanmar’da Müslümanların yaşadığı Arakan bölgesinde geçen cuma gününden beri devam eden saldırıların şiddeti arttı. Arakan Müslümanlarına uygulanan şiddetin artmasıyla ölü sayısının her an arttığı, Müslüman kadınların tecavüze uğradığı, insanların evlerinin ateşe verildiği bildirildi. Sabah saatlerinde Chaaircumbordael, Gerekhali, Dualdoli, Shabbazar, Saurfordilbil, Zammoina, Naribil, Hawarbil, Hortolibil, Londonghali, Tingisara, Fawhali, Maungnama, Furma köylerindeki tüm evlerinin ateşe verilerek boşaltıldığı belirtildi. Artan şiddetten kaçarak komşu ülke Bangladeş’e göç etmeye çalışan binlerce Rohingya Müslümanı dört gündür Bangladeş sınırında bekliyor.
İHH Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Vahdettin Kaygan’ın verdiği bilgilere göre Myanmar ordusu, Arakan’da bulunan 50 köye operasyon düzenledi. Bu köylerin büyük bölümü yakılırken, Müslümanlar göç yollarına düştü. Yaklaşık 70 bin Müslüman evlerini terk etti. Bunların 20 bin kadarı komşu Bangladeş’e, geri kalanı ise Arakan civarındaki dağlık bölgelere sığındı. Ancak bu vahşet tablosuna karşı Batı dünyası ile uluslararası kurum ve kuruluşlar etkili bir tavır koymadı. Birleşmiş Milletler (BM), son 3 günde Myanmar’ın Arakan eyaletinde yaşanan şiddet olaylarında ölen ve yerlerinden edilen Arakanlı Müslümanlara (Rohingya) ilişkin herhangi bir somut rakam vermedi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad el Hüseyin, yaptığı kısa yazılı açıklamada Arakan’daki can kaybı ve yaralanmalara ilişkin rakam vermedi ve şiddet olaylarını Myanmarlı güvenlik görevlilerine yapılan saldırıların başlattığını ileri sürdü. Bugün düzenleyeceği basın toplantısında Arakan’da yaşanan insanlık dramı yerine Venezuela’daki insan hakları ihlallerine değineceği açıklanan Hüseyin, yazılı açıklamasında Myanmar ordusunun yaptığı katliamlara ilişkin net ifadeler kullanmadı, sadece “tüm taraflara” şiddetten vazgeçmeleri çağrısında bulundu.
Olaylara ilişkin Avrupa Birliği’nden resmi açıklama gelmezken, AB Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic basın toplantısında bir soru üzerine “Arakan’a gözümüz kapalı değil. Taraflara itidal çağrısında bulunuyoruz” dedi.
BANGLADEŞ DE BM’Yİ TAKMIYOR: MÜSLÜMANLARA SINIR DIŞI
Myanmar ordusunun katliamlarından kaçan Arakanlı Müslümanlar, Bangladeş sınırında umut arıyor. Son günlerde binlerce Müslüman’ın Bangladeş sınırına yığıldığı belirtiliyor. Ancak Bangladeş hükümeti, sınırı geçmeyi başaran Arakanlı Müslümanları Mynamar’a iade ediyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Gutierres, Bangladeş’e Arakanlı Müslümanları mülteci olarak kabul etme çağrısında bulunmuştu. Ancak Reuters ajansına konuşan Bangladeşli sınır güvenliği yetkilileri, son üç günde 500 Arakanlıyı geri gönderdiklerini açıkladı.
TÜRKİYE’DEN SERT TEPKİ: SOYKIRIMA DÖNÜŞTÜ
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: Myanmar’da Rohingyalılara yönelik bu saldırıları ve zulmü şiddetle kınıyoruz. 25 Ağustos’ta meydana gelen bir saldırıyı kullanarak Myanmar’da Rohingyalı Müslümanlara yönelik, sivillere yönelik yapılan saldırı gerçekten kabul edilemez. Artık köklü bir çözüm bulunması lazım. Bu zulüm, bu insanlık dışı muamele, bu şekilde devam edemez. Tüm dünyanın bu konuda duyarlı olması lazım. Müslüman ülke ve yöneticilerine de buradan sesleniyoruz. Bu konuda sessiz kalmayalım. Duyarlılığımızı, hassasiyetimizi gösterelim. Myanmar’a da gerekli uyarıları yapalım ve eğer samimilerse destekte olalım.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik: Ordu mensupları ve Budist rahipler sistematik şekilde katliamlara imza atıyor. Bu yapılanlar açıkça insanlığa karşı suçtur. BM ve tüm uluslararası kurumlar etkili şekilde harekete geçmelidir. Bu kadar yıl sonra Arakan’daki katliamlar karşısında uluslararası kurumların bu derece etkisiz kalması kabul edilemez. Dünyada uluslararası hukuk ve uluslararası kurumlar olmasaydı, Arakan’da olanlara ancak bu kadar sessiz kalınırdı. İnsanlığa karşı işlenen suç soykırıma dönüştü.