Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, Türk lirasının değer ölçme niteliğini kaybettiğini belirterek, Türkiye'deki sorunun sadece enflasyon olmadığını vurguladı. Mal ve hizmetlerdeki farklı fiyat artışlarının, fiyatlar arasındaki göreceli ilişkiyi bozduğunu ifade eden Eğilmez, benzer bir durumun 2001 krizi öncesinde de yaşandığını hatırlattı. Eğilmez, bu görecelilik kargaşasının yalnızca fiyatlar alanında değil, her alanda ortaya çıktığını yazdı.
Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, kendi adını taşıyan blogunda Türkiye ve dünya ekonomisindeki gelişmeleri değerlendirmeye devam ediyor. Son yazısında, Türk Lirası'nın değer ölçme niteliğini kaybettiğini belirten Eğilmez, para kullanımı öncesi trampa sisteminden başlayarak fiyat oluşumu, enflasyon ve devlet müdahalelerinin piyasa üzerindeki etkilerini ayrıntılı bir şekilde ele aldı.
PARA KULLANIMI ÖNCESİ VE FİYATIN OLUŞUMU
Mahfi Eğilmez, yazısına para kullanımı öncesi trampa (değiş tokuş) sistemiyle başladı. Trampa sisteminde bir mal veya hizmetin diğer bir mal veya hizmetle değiştirildiğini hatırlatan Eğilmez, bu sistemdeki değişim ilişkilerinin, bugünkü fiyatların temelini oluşturduğunu ifade etti. Örneğin, bir A marka saatin bin liraya, B marka saatin ise iki bin liraya satıldığı bir durumda, B saati = 2A saati şeklinde bir göreceli fiyat ilişkisi kurulduğunu belirtti. Bu ilişkinin enflasyonla birlikte bile sabit kalabileceğini, ancak piyasa dinamiklerinin ve devlet müdahalelerinin bu dengeyi bozabileceğini vurguladı.
Ekonomist Mahfi Eğilmez
FİYATI BELİRLEYEN UNSURLAR: MALİYET VE KÂR
Eğilmez, bir mal veya hizmetin fiyatını belirleyen temel unsurların maliyet ve kâr olduğunu açıkladı. Bir ürünün imalatında kullanılan malzeme, emek ve diğer maliyet unsurlarının toplamının fiyatın alt limitini belirlediğini ifade eden Eğilmez, üzerine eklenen kâr payının da fiyatın nihai seviyesini oluşturduğunu belirtti. Ancak, fiyatı nihai olarak belirleyen iki ana unsurun arz ve talep olduğunu vurguladı. Eğilmez, bu durumu "Satıcı, A marka saati bin liraya satışa çıkardığında buna talep olmazsa, bir süre sonra satış fiyatını düşürmek zorunda kalır" şeklinde açıkladı.
ENFLASYONUN ETKİSİ: SATICININ KENDİNİ KORUMA ÇABASI
Yazısının devamında, enflasyonun fiyatlar üzerindeki etkisini ele alan Eğilmez, enflasyon ortamında satıcıların fiyatları geçmiş enflasyon oranlarını göz önünde bulundurarak artırdıklarını belirtti. Bu durumun, satıcıların kendilerini koruma çabası içinde olduğunu, ancak bu davranışın enflasyonu daha da körüklediğini ve süreklilik kazandırdığını ifade etti. Eğilmez, bu sürecin sonunda satıcıların başlangıçta kendilerini korumuş gibi görünseler de, uzun vadede kendi aleyhlerine sonuçlar doğurabileceğini vurguladı.
DEVLETİN MÜDAHALESİ VE GÖRECELİ FİYATLAR
Eğilmez, devletin piyasa işleyişine çeşitli yollarla müdahalesinin fiyatlar üzerindeki etkisini de inceledi. Özellikle farklı mal ve hizmetlere farklı oranlarda vergi uygulanmasının, göreceli fiyatlar arasındaki ilişkileri bozduğunu belirtti. Bu durumu "A marka saate yüzde 10, B marka saate yüzde 30 satış vergisi koyulması halinde, B marka saatin göreceli değeri değişir ve bu da piyasa dengelerini altüst eder" örneğiyle açıkladı.
TÜRK LİRASI'NIN DEĞER ÖLÇME NİTELİĞİ KAYBOLDU
Eğilmez, Türk Lirası'nın değer ölçme işlevinin kaybolduğunu da yazısında vurguladı. Türk Lirası'nın yüksek enflasyon ve göreceli fiyat ilişkilerinin kopması nedeniyle artık insanların ekonomik büyüklükleri TL cinsinden anlamakta zorlandığını belirten Eğilmez, "Türkiye’nin 2023 yılında GSYH’si 26 trilyon 276 milyar lira denildiğinde insanlar pek bir şey anlayamıyor ama bu tutarı 2023 yılı ortalama dolar kuruna bölüp 1,1 trilyon doları bulunca GSYH’nin ne kadar olduğu zihninde canlanıyor" ifadelerini kullandı.
Eğ*ilmez, benzer bir durum 2001 krizi öncesinde de yaşandığını ve Türk lirasının değer ölçme işlevini yitirmesi fiyatların görecelilik sorununun ortaya çıkmasının nedenlerinden birisini oluşturduğunu söyledi.
GÖRECELİ FİYAT İLİŞKİLERİ VE TOPLUMSAL ALGI
Yazısının sonunda Eğilmez, Türkiye'de son yıllarda fiyatlar arasındaki göreceli ilişkilerin bozulduğunu ve bu durumun toplumsal algıyı olumsuz etkilediğini belirtti. Fiyatların bazı mal ve hizmetlerde enflasyonun altında, bazılarında ise enflasyonun çok üzerinde arttığını hatırlatan Eğilmez, "İki, üç yıl öncenin bir haftalık tatil parasıyla bugün ancak uçak biletleri ve havalimanına gidiş geliş taksi ücretleri karşılanabiliyor" diyerek, fiyat artışlarının ve göreceli ilişkilerin toplumu şaşkınlığa sürüklediğini vurguladı.