İsrail ordusunun Gazze ve Güney Lübnan'da gerçekleştirdiği operasyonlarda Filistinli ve Lübnanlı sivillere ait evlerde kadın kıyafetleri giyerek poz veren askerlerin fotoğrafları sosyal medyada büyük tepki topladı. Bu görüntüler, işgal edilen topluma yönelik aşağılayıcı ve kültürel değerleri hedef alan psikolojik bir saldırı olarak değerlendirilirken, İsrail ordusunun bu tür eylemlerinin uluslararası hukuka aykırılık teşkil ettiği ifade ediliyor.
İsrail ordusunun Gazze ve Güney Lübnan'da çekilmiş bu görüntüleri sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. İsrail askerleri, Filistinli ya da Lübnanlı ailelerin evlerini bastıktan sonra kadın kıyafetleri giyerek fotoğraflar çektiriyor ve bunları sosyal medya üzerinden paylaşıyor. Bu davranışın ardında neler yatıyor? Bu bireysel bir eylem mi, yoksa İsrail ordusunun yapısında daha derin bir anlam mı içeriyor?
Psikolojik ve sosyolojik açılardan incelenen bu fotoğraflar, saldırgan bir aşağılama ve alaycılık göstergesi taşıyor. İşgalci ordu, yerinden edilen ya da işgal altında yaşayan toplumu aşağılamak, onların kültürel sembollerini ve onurlarını yok etmek amacıyla bu tür davranışlara başvuruyor. Bu, savaşın yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir boyutu olduğunu da ortaya koyuyor.
شو علاقة الملابس الداخلية بتسجيل نقاط نصر لجيش الأخلاق الاسرائيلي؟
— فيروز???????? (@ififihnan) February 12, 2024
العديد من الصور نشرها الجيش منذ بداية الاجتياح العسكري تحمل صورًا لملابس نسائية داخلية
جيش سافل مُعتل مُفتقد لأدنى درجات الأخلاق pic.twitter.com/t5m1YD7cL4
BU FOTOĞRAFLAR NEYİ İFADE EDİYOR?
Bu fotoğrafların neyi ifade ettiği hakkında analizler:
Güç ve Kontrol Gösterisi: Kadın kıyafetleri giyerek işgal edilen evlerde fotoğraf çektiren askerler, mülteci durumuna düşen halka, onların özel hayatının ve eşyalarının tamamen ele geçirildiği mesajını veriyor.
Kurbanı Aşağılama ve İnsanlıktan Çıkarma: Bu tür davranışlar, işgal edilen halkı aşağılamak ve onların kültürel değerlerini alay konusu yapmak için kullanılıyor.
Psikolojik Baskı ve Gerginliği Hafifletme: Savaşın getirdiği gerginlik ve stresle başa çıkmak için bu tür alaycı davranışlar askerler tarafından bir tür psikolojik savunma mekanizması olarak da kullanılabiliyor.
Medyada Etki Yaratma: Bu tür görüntülerin sosyal medyada paylaşılması, işgal edilen halkı küçük düşürmenin ötesinde, izleyicilere güç ve kayıtsızlık mesajı vererek işgalci ordunun üstünlüğünü perçinlemeyi hedefliyor.
Kültürel Sembollerin Kullanımı: Arap kültüründe kadın kıyafetleri namus ve iffet sembolü olarak görülür. Bu tür sembollerin askerler tarafından alay unsuru olarak kullanılması, işgal edilen toplumun onuruna doğrudan bir saldırı anlamı taşıyor.
BU TÜR EYLEMLER BAŞKA HANGİ YERLERDE YAŞANDI?
Bu tür aşağılama ve sembolik değerlerle alay etme olayları, geçmişte başka ülkelerde de görüldü.
Örnek olarak:
- Irak Savaşı (2003-2011): Ebu Gureyb Hapishanesi'nde Amerikalı askerlerin Iraklı mahkumları aşağıladığı ve onlara psikolojik işkence yaptığı fotoğraflar uluslararası tepki toplamıştı.
- Bosna Savaşı (1992-1995): Sırp güçleri Müslüman Boşnaklara karşı soykırım uygularken kültürel ve dini sembolleri aşağılama amacı güttüler.
- Güney Afrika (Apartheid Dönemi): Siyahi halka yönelik aşağılama ve insan onurunu zedeleyici uygulamalar apartheid rejimi sırasında sıkça yaşandı.
- Cezayir Savaşı (1954-1962): Fransız askerler, Cezayirli halkın kültürel ve dini sembollerine saldırarak halkı psikolojik olarak yıldırmaya çalıştı.
ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI MI?
Evet, bu tür davranışlar uluslararası hukuk ve insani değerler açısından hukuka aykırıdır. Uluslararası insancıl hukuk ve 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri, sivillerin ve onların mülklerinin onurunun korunmasını öngörmektedir. Bu tür eylemler, insan haklarını ihlal olarak değerlendirilebilir ve savaş suçları arasında sayılmaktadır. Özellikle Cenevre Sözleşmeleri'nin 27. maddesi, sivil halkın onuruna ve özel mülkiyetine saygıyı gerektirir ve bu tür aşağılayıcı davranışları yasaklamaktadır.