Suriye'de Beşar Esad iktidarının devrilmesiyle birlikte ülkedeki Dürzi nüfusun önemi artıyor. Buna paralel olarak Dürzilerin yarım asrı aşkın bir süredir lideri olan Velid Canbolat da hem Suriye'de etkisini hem bölgedeki temaslarını artırıyor. Canbolat, en son Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştü. Aslında Canbolat ailesinin Türkiye'yle ilişkisi çok daha eskilere dayanıyor. Neden Lübnan'a gittiler, Osmanlı'ya neden isyan ettiler? İşte Canbolatlarla ilgili az bilinenler...
ERCAN ÇANKAYA
Suriye'de Beşar Esad'ın devrilmesinin ardından bölgede sıcak temaslar sürüyor.
Heyet Tahrir’uş Şam'ın (HTŞ) lideri Ebu Muhammed Colani'yi telefonla arayarak tebrik eden Lübnan'daki Dürzi lider Velid Canbolat, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da Beştepe'de ziyaret etti.
Erdoğan'la görüşmesinin ardından Velid Canbolat ve Lübnan siyasetindeki yeri, Türkiye'de gündem olsa da aslında Canbolat'ın mensup olduğu aile Türkiye'nin yabancısı değil.
Aile hakkında Türkmen kökenli ya da Kürt kökenli oldukları gibi iddialar olsa da bugün bulundukları Lübnan'a Anadolu'dan gittikleri kesin. Ailenin soyadında taşıdığı Pulad kelimesi Farsçada çelik, güç, kuvvet gibi anlamlara geliyor. Taşıdıkları aile adının Farsça olması da şaşırtıcı değil, zira Anadolu'ya da İran'ın Zencan ve Erdebil bölgelerinden gelmiş olabilecekleri düşünülüyor.
AİLENİN KADERİ HALEP'TE ŞEKİLLENİYOR
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopesi'nde aileyle ilgili bir madde de var. Geçtiğimiz ağustos ayında vefat eden, Türk Tarih Kurumu (TTK) Şeref Üyesi Prof. Dr. Mücteba İlgürel'in “Canbolatoğulları” makalesine göre ailenin atası Kasım Bey. Kasım Bey'in oğlu olan ve aileye adını veren Canbolat Bey, Osmanlı sarayında yetişmiş. Daha sonra Kilis sancağı kendisine ocaklık olarak verilmiş. Yani bu arazi, aileye Osmanlı memuriyetinde bulundukları sürece maaşlarına ilaveten, hizmetten ayrıldıktan sonra da bir nevi emekli maaşı mahiyetinde tahsis edilmiş.
Canbolat Bey, Osmanlı hizmetinde çalıştığı süreçte Kıbrıs'ın fethine de katılmış. Canbolat Bey'in oğlu Hüseyin Paşa da Osmanlı hizmetinde bir sancakbeyi. Görevli olduğu süreçte Suriye'de Osmanlı'ya karşı isyan edenlerin bastırılmasında roller üstleniyor, hatta bir Osmanlı paşasını Halep'te kuşatmadan kurtarıyor. Hüseyin Paşa daha sonra Halep Valiliği'ne atanıyor. Halep'e vali olmasının sonucu gelişen olaylar, rekabet ve İran seferine geç kalması gibi gerekçelerle idam ediliyor.
Aile daha sonra isyankar duruma düşüyor. Hüseyin Paşa'nın idamından sonra yanındaki kuvvetler o sırada Kilis Sancakbeyi olan yeğeni Ali Paşa'nın yanına sığınıyorlar. 1606'da amcasının kuvvetlerinin başına geçen Ali Paşa, süratle bölgeye hakim olmaya başlıyor. Ali Paşa'nın isyanı üzerine o sırada Avusturya ve İran'a karşı savaşla ve Celali İsyanlarıyla meşgul olan Osmanlı merkezi hükümeti, Ali Paşa'ya Halep eyaletine tayin edildiğine dair bir menşur gönderse de isyanına engel olamıyor.
MEŞHUR KUYUCU MURAT PAŞA CANBOLATLARI DA VURUYOR
Daha sonra Trabluşşam üzerine yürüyen Ali Paşa, şehri kuşatma altına alıyor. Sonra Şam'a yürüyüp burada halkın mal ve mülküne el koyuyor. Buradan Halep'e yürüyüp orada 2 zafer daha kazanıyor. Yeterince güç kazandığını düşündüktan sonra bölgede bağımsızlığını ilan ediyor. Ordu kurup Avrupa'daki bazı yönetimlerle “devlet düzeyinde” ilişkiler geliştiriyor. Fakat 1607'de Anadolu'daki Celali isyanlarını bastırıp üzerine yürüyen meşhur Kuyucu Murat Paşa'ya mağlup oluyor.
Af dilemek üzere İstanbul'a giden Ali Paşa, burada affediliyor; fakat kendi nüfuz bölgesinden uzağa, Balkanlar'da Temaşver'e vali atanıyor. Fakat burada Yeniçeriler ve bölge halkıyla geçinemeyerek Belgrad'a kaçıyor. 1611'de, o sırada artık veziriazam olan Murat Paşa'nın emriyle Belgrad'ta idam ediliyor.
1607'de Ali Paşa İstanbul'a Saray'dan af dilemeye giderken yanında küçük yaştaki yeğeni Mustafa da var. Ali Paşa Temaşver'e giderken Mustafa küçük yaşta olduğu için saray hizmetine alınıyor. Mustafa, daha sonra IV. Murad’ın yakın adamlarından biri olduğu gibi vezirlik pâyesi de alıyor ve Rumeli beylerbeyliğine kadar yükseliyor.
Bu arada aile Kilis ve Halep'te de devam ediyor. Öte yandan Ali Paşa’nın torunu olduğu tahmin edilen Canbolat b. Saîd (ö. 1640) ve oğlu Ribah bir müddet Kilis ve Halep’te ikamet ediyor. Bunlar daha sonra Lübnan’a giderek Şuf’ta yerleşiyor. Canbolat’ın ölümünden sonra ailenin başına önce Ribah, ardından da oğlu Ali geçti. Ali, Lübnan’daki meşhur Tenûh ailesinden bir kızla evlenerek bölgedeki nüfuzunu artırıyor. Ali Muhtâre Kalesi’ni inşa ettirerek ömrünün sonuna kadar burada oturuyor.
Aile daha sonra Lübnan'da devam ediyor. Bu aileden olan Said Bey, 1860’ta “Lübnan Vak‘ası” diye bilinen karışıklıklarda önderlik yapıyor ve ele geçirilerek hapsediliyor; 1861’te de hapiste ölüyor.
Araştırmacı gazeteci Faik Bulut, ailenin kökenini İran'ın Erdebil, Halhal bölgesine dayandırıyor. Ailenin kurucusu olarak yukarıda ismi zikredilen Canbolat Bey'i zikrettikten sonra Celali İsyanları 1600'lerin başındaki Celali isyanlarından sonra ailenin bölgedeki farklı şehirlere dağılıyor.
Dönem dönem Osmanlı'ya başkaldıran, sürgün ve idam cezalarına da çarptırılan Dürzi liderlerin isyanlarıyla ilgili çok sayıda belge de mevcut. Ali Bey'in isyanından sonra aile ikiye bölünüyor. Sayıca az olan kol, daha sonra ailenin Dürzi Canbolat ailesi olarak yeniden ortaya çıkacağı Lübnan'a gidiyor.
Aile 20. yüzyılda Lübnan, dolaylı olarak da Suriye siyasetine damgalarını vuracak olsa da Anadolu'nun güneyinde bugün Suriye-Türkiye sınırını oluşturan bölgede de etkilerini devam ettiriyor.
İSRAİL ORDUSUNDAKİ DÜRZİLER...
Lübnan'daki Dürzi nüfusun lideri ve ailenin bugün en tanınan üyesi Velid Canbolat. Dünyada toplam 1 milyonu aşkın Dürzî'nin yaşadığı tahmin ediliyor. Bu nüfusun çoğu Lübnan'da olsa da İsrail, Suriye, Ürdün'le beraber diasporada da Dürzîler yaşıyor. Dürzîlik, Şiilik şemsiyesi içine alınabilecek, fakat İsmailik koluna daha yakın bir inanç.
Bugün artık neredeyse tamamı İsrail işgali altında olan Golan'da sayıları 120 -130 bini bulan bir Dürzi nüfus bulunuyor. Bu Dürziler, kendilerini Arap olarak görseler ve İsrail'le araları pek de iyi olmasa da 1948'te İsrail'in kuruluşuyla birlikte bu ülkenin vatandaşı olmuş Dürziler de var. İsrail de 3-4 küçük yerleşim yerinde yaşayan, sayıları 30 bini biraz aştığı düşünülen bu insanlar, İsrail ordusunda da genellikle geri hizmette görev alıyor. Bu halkın gençleri İsrail'e karşıt olsa da yaşlılar, kendilerinin Arap olmadıklarını, Şuayb Peygamber soyundan geldiklerini, dolayısıyla Yahudilerle akrabalık bağları bulunduğunu düşünüyor.
FAİLİ MEÇHUL 2 SUİKAST VE 1 KAN DAVASI
Canbolat ailesi 20. yüzyılda Dürzîler içinde iki aileden biri. Velid Canbolat şu anda başında olduğu İlerici Sosyalist Partisini, babası Kemal Canbolat'tan miras aldı. Canbolatların partisi diğer sosyalist partilerden farklı olarak Sovyetler Birliği'ne karşı bir tutum içindeydi. Canbolat, Arap milliyetçiliğine inanıyor ve Mısır lideri Cemal Abdul Nasır'ı destekliyordu. 1970 yılında Hafız Esad Suriye'de iktidara geldi. Bundan 6 sene sonra Suriye ordusu Lübnan'a girdi. Bu süreçte kendine direnen siyasetçileri hedef aldı. Kemal Canbolat bunlardan biriydi.
Bu tarihten beri Velid Canbolat hem Dürzilerin lideri hem de bölgede Esad ailesinin rakibi oldu. Başlangıçta Suriye'deki Esad yönetimiyle daha itidalli bir ilişki geliştirse de 2005'te Lübnan'daki başbakan Refik Hariri suikasti Canbolat'ın Suriye'yle ilişkilerinde dönüm noktası oldu. Suriye ordusunun Lübnan'dan çıkarılmasında Canbolat da kritik bir rol üstlendi.
Velid Canbolat'ın bu süreçte Suriye'yle bağlantısı zayıfladı. Ama Beşar Esad yönetiminin devrildiği önümüzdeki süreçte Canbolat'ın Suriye siyasetinde ve Hizbullah'ın zayıfladığı Lübnan'da etkisi daha da artacağa benziyor.