‘Sirk ağacı’nı kesmek için şeytanla kavgaya tutuşan âlim zat, galip geldi. Fakat niyetini değiştirince kaybedenlerden oldu.
DOÇ. DR. NİYAZİ BEKİ
Ameller niyetlere göredir. Bütün kuvvet imanda ve ihlastadır. Aşağıdaki tarihi kıssa bunun canlı bir misalidir: Âlim ve zahit bir zata insanların taptığı bir ağaçtan söz edilince baltasını alıp ‘şirk ağacını’ kesmek için yola koyulur. Yolda şeytan onu karşılar, niyetini öğrenince kavgaya tutuşurlar. Şeytanı yener ancak yorgun düştüğü için eve geri döner. Sabahleyin yola çıkar ve tekrar kavga ederler. Adam şeytanı ikinci kez mağlup eder fakat yorgunluktan dolayı işi yine ertesi güne bırakır.
Şeytan ertesi sabah onu politik bir teklifle karşılar. “Gel bu ağacın kesimini biraz ertele! Buna mukabil her sabah sana bir altın vereceğim. Her sabah uyandığında onu yastığının altında bulacaksın!” der. Teklifi kabul eden alim zat, “ Ne de olsa anlaşmada sadece bir müddet tehir söz konusu; ileride yine keseceğim” diye düşünür.
Şeytan sözünü tutar. Adam her sabah kalktığında yastığının altında altın bulur. Fakat bir sabah eli yastığın altından boş çıkınca dünyası kararır. Hemen baltasını alıp yola koyulur. Düşüncesine göre şeytanı yine yenecek ve bu kez ağacı mutlaka kesecektir. Ancak güreşte bu defa şeytan kendisini yener ve göğsünün üstüne oturur. “Artık altını da vermeyeceğim ve ağacı kesmene de müsaade etmeyeceğim” diye haykırır.
Adam, bu defa mağlup olmasının hikmetini sorar. Şeytanın cevabı, ders niteliğindedir: “Sen daha önce sırf Allah için sinirlenip, ağacı kesmeye çalışıyordun; şimdi ise altınları alamadığın için çırpınıp duruyorsun!” İşte budur galibiyet ve mağlubiyetin sırrı!
SORULARLA İSLAMİYET
Cehennemi düşününce psikolojim bozuluyor. Ne yapmalıyım?
SORU: Ben tövbekar bir gencim ama geçmişte yaptığım o iğrenç günahlar cehennemi gerektiriyor. Yani demek istediğim ben yanmayı hak ediyorum fakat cehenneme girmek istemem. Cehennemi düşünüyorum, psikolojim bozuluyor. Ne yapmam lazım?
CEVAP: Peygamberler dışında her insan günaha dalabilir. İnsanların bu aymazlıkların çok iyi bilen Rabbimiz, sonsuz rahmet ve keremini göstermek üzere, tövbe kapısını açık bırakmıştır. O kapıdan samimi olarak içeri girenler-makbul tövbe ile- tertemiz olup çıkarlar. Hamdolsun, siz böyle bir kapıyı aralamışsınız, tebrik ederiz.. Şunu unutmayalım ki, imtihan ölünceye kadar devam ettiğine göre, insanların tövbelerinin kabul olup olmadığını da bilmemesi gerekir. Özetle, varsa kul hakkını ödeyeceğiz veya helalleşeceğiz,Allah’ın hakkı olan namaz, oruç gibi ibadetlerimizi kaza edeceğiz, eski kötü duruma geri dönmemeye azm-u-cezm edeceğiz, “günde yüz defa tövbe-istiğfar edip Allah’tan af dileyen” yegâne rehberimiz, önderimiz Hz. Muhammed’in izini takip ederek, sık sık tövbe- istiğfar edeceğiz, Allah’ın azabından korkacağız fakat rahmetinden asla ümidimizi kesmeyeceğiz. Şu ayet-i kerimeyi hiç bir zaman aklımızdan çıkarmayacağız: “De ki: Ey nefisleri aleyhine haddini aşmış olan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Hiç kuşkusuz, O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir” (Zümer, 39/53).