Yeni solo albümü ‘Döngü’yü müzikseverlerle buluşturan alternatif müziğin sevilen ismi Nilipek, parçalarında modern hayatın tekdüzeliğini konu ediniyor. Günümüzde artık kimsenin kendini bir türe ait hissetmediğini ve böylece müzikte önyargının daha az olduğunu belirten sanatçı “Anlatmak için daha fazla ifade şekli bulabiliyorsunuz” diyor.
IŞIL ÇALIŞKAN / İSTANBUL
İkinci albümü ‘Döngü’ ile müzikseverlerle buluşan Nilipek’in ‘Bireysel Şehir Mitolojisi’ olarak tanımladığı çalışması 11 şarkıdan oluşuyor. Ukulelesi ve naif vokalliğiyle Nilipek’in Döngü’sünde gitarlarda Can Aydınoğlu, tuşlularda Ozan Tekin, bas gitar ve synth bas’ta Umut Çetin, davullarda Berkay Küçükbaşlar, banjo ve lapsteel’da da Özgün Semerci var. İki şarkı dışında tüm söz ve müziklerin kendisine ait olduğu albümde Ceylan Ertem imzalı ‘Soru İşareti’ parçası ve Ayyuka cover’ı ‘Havada Bir Hinlik Var’ öne çıkıyor. “Müziğimi radyoda ve televizyonda karşılaştığınız müziklere alternatif görüyorum. Aslında o şarkıdaki duygu nasıl anlatılabilirse ona odaklanıyorum” diyen Nilipek’le albümünü konuştuk.
* Albüm neyin ‘Döngü’sünü anlatıyor?
Albüm sürekli olarak kendini tekrar eden bir döngünün hikâyesini anlatıyor. Bu döngüleri kişi kendi yaratıyor ama bir yandan döngünün içindeyken her zaman farkında olamıyor. Şu zamanda daha da belirginleşen bir tekinsizlik hissi var. Kişilere, olaylara, hayata yüklenen anlamların kayması bu döngünün içinde. Elbette döngüyü kırma ihtimali var ama bittiği yerde tekrar başlama ihtimali daha yüksek gibi geliyor.
* Albümün hazırlık sürecinden bahseder misiniz?
Albümdeki bazı şarkıları bir süredir çalıyorduk, bazıları nispeten yeniydi, haliyle önce stüdyoya girip şarkıları düzenledik, şarkıların ne anlattığını, nasıl duygular barındırdığını, bu duyguları nasıl şarkıda yansıtabileceğimizi konuştuk çokça. Şarkıları yazmış olsam da nasıl olduğunu anlamadığım şekilde grupça benzer duygu ve durumlarla boğuşuyorduk. O duygular düzenlemeler esnasında şarkılara aktı diyebilirim. Şarkıların iskeletlerinin tamamlandığına inanınca da kayıtlara başladık.
* Albüme ‘bireysel şehir mitolojisi’ diyorsunuz...
Bireysel şehir mitolojisi belli bir anlamsızlık hissi içinde anlam yüklediğimiz, yüklemeye çalıştığımız her şeyi kapsıyor aslında. İnsanlara roller biçiyor, anlamlar yüklüyor, belli kavramları hayatımızdaki karakterlerle simgeliyoruz. Ama bu bir mitoloji, zira onların bundan hiç haberi yok ve aslında hafızamız çok da güvenilir değil. Kişi hayat içinde inanarak yönlendiriyor olayları, hikâyeler oluşturuyor.
* Albümdeki parçalar gerek sözleri, gerek söyleyişinizdeki sakinlikle şiiri anımsatıyor. Şiirle aranız nasıl?
Şiir okumayı seviyorum ama aslında pek şiir yazmıyorum. Bazı şarkılar düz yazı, bazıları da tamamen şarkı sözü olarak yazılmış durumda. Belki biraz konuşur gibi söylediğim için şiiri anımsatıyor olabilirim, mutlu olurum eğer öyleyse.
* Şarkı sözlerini yazarken nelerden besleniyorsunuz?
Eskiden doğaya ve rutinlere daha odaklıydım, bu albümde daha fazla olay ve kişi odaklı yazmaya başladım; şarkılar sıraya girdiğinde kendi rutinini oluşturdu.
* Albümde vokalliğinizle birbirini tamamlayan ukulele ön planda. Ukulele çalmaya ne zaman başladınız?
Özel bir tercih değildi, hatta o dönem ukulele çalacağımı hiç düşünmüyordum. Ama enstrümansız ve parasız kaldığım, bir yandan da müzik yapmak istediğim bir dönemde markette epey ucuza ukulele buldum. Yaptığım ilk şarkı ‘Senden Uzakta’ oldu, sonrasında çok daha farklı bir bağ oluştu bu enstrümanla aramda. Herkes çok şirin ve mutlu buluyor ama bana çok hüzünlü geliyor sesi.
* Müziğinizi neye alternatif görüyorsunuz? Tanımlayacak olsanız neler söylersiniz?
Müziğimi radyoda ve televizyonda karşılaştığınız müziklere alternatif görüyorum. Aslında o şarkıdaki duygu nasıl anlatılabilirse ona odaklanıyorum, ona odaklanıyoruz genelde. Tanımlamak istediğimde epey değişken bir müzik üzerine sakin sakin derdimi anlatıyorum diyorum.
* Müzik türlerinin iç içe olduğu bir dönemde olmak müziğe nasıl avantaj ve dezavantaj sağlıyor?
Kimse kendini tek bir türe ait hissetmeyince müzikte önyargı da daha az oluyor, anlatmak istediklerinizi anlatmak için çok daha fazla ifade şekli bulabiliyorsunuz. Sadece insan kategorilemeye yatkın bir varlık, kategoriler arasındaki sınırlar silikleşince tanımlamalar ve tercihler zorlaşıyor. Yani müzik üretimi açısından bence çok güzel ama dinleyici için biraz bulanık gözüküyor olabilir.
CEYLAN ERTEM’İN KATKISI BÜYÜK
* Albümde ‘Soru İşareti’ isimli şarkı Ceylan Ertem imzası taşıyor. Bu birliktelik nasıl bir müzikal enerji doğurdu?
Ceylan sadece izleyerek bile bir şeyler öğrenebileceğiniz bir insan, durum buyken onunla muhabbet edecek, vakit geçirecek ortamı bulabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. ‘Soru İşareti’, zaten hikâyenin eksik bir parçası gibi oturdu albüme, düzenleme sürecinde de hep iletişim halindeydik, şarkı söylemek, duyguyu verebilmek üzerine konuştuk.
* Bu albümle birlikte müzikseverleri nasıl sürprizler bekliyor?
Biraz daha içindekini dışarı vuran bir albüm bu, o yüzden ilk albümdeki huzura alıştıysanız biraz şaşırtabilir. Ama bence şaşırmak iyidir (Gülüyor). Onun dışında gidebildiğim kadar yere gidip konser vermek, şarkıları yorumlayabileceğim kadar farklı şekillerde yorumlamak istiyorum.