Almanya'nın Die Tageszeitung gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Brüksel'deki temaslarını değerlendirdi. Gazete, Erdoğan'a uzun zamandır olmadığı kadar sıcak karşılayan AB liderlerinin, Türkiye'nin sığınmacılar için bir "toplama havzası" olmasını istediklerini belirtti.
Almanya'da sol eğilimli Die Tageszeitung gazetesinde Eric Bonse imzasıyla yayımlanan yazıda, Avrupalı liderlerin, ülkelerine mülteci akışını önlemek için Türkiye'yle tekrar yakınlaştığı belirtildi. Yazıda şu ifadeler yer aldı:
Avrupa yolundaki mültecilerin yeni toplama havzası Türkiye mi olacak? Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Brüksel'de alışılmışın dışında nazik karşılanmasının ardından bu sorunun cevabı hâlâ belirsiz. AB'nin üst düzey temsilcileri, Erdoğan ile özel ve baş başa yenilen bir akşam yemeğinin ardından salı günü tuhaf bir şekilde açıklama yapmaktan kaçındılar.
Erdoğan'ı kızdırmamak için...
Diğer yanda ise mülteci krizinin çözümünde Türkiye'den destek rica eden ve bunu yaparken çok saygılı davranan bir AB var. Dolayısıyla da Ege'deki Türk-Yunan kara suları sınırının ortak denetimiyle ilgili AB planı Erdoğan'ı kızdırmamak için salı günü çekmecede kilitli kaldı. Öte yandan Juncker ve AB Dönem Başkanı Donald Tusk, tek kelime eleştiride bulunma cesareti bile gösteremedi: mesela Kürt bölgelerine yönelik askerî operasyonlar veya PKK'nın baskısına karşı.
Türkiye zor ama olabilecek en iyi ortak
Avrupa Parlamentosu'ndaki bir tartışmada Tusk, kendisini, Erdoğan gibi bir politikacıya ders verilemeyeceğine işaret ederek savunarak Türkiye'nin zor ancak "olabilecek en iyi ortak" olduğunu söyledi. Mülteci krizi sebebiyle "ortak bir çıkış noktasının" zaruri olduğunu vurgulayan Polonyalı AB politikacısı, "Bu ise 'düşünce tarzımızda bir devrimi' gerektiriyor." ifadesini kullandı.
Bu devrimin nasıl bir görünümde olacağını ise Juncker ima etti: İki yıldan beri dondurulan AB'ye katılım görüşmelerinin yeniden başlatılması; vize işlemlerinin hızla kolaylaştırılması, büyük miktarda mali destek ve Türkiye'nin "güvenli ülke" olarak tanınması. "Türkiye güvenli ülkeler listesinde yer almalı." diyen Juncker'e göre aksi takdirde AB'nin Ankara ile katılım müzakerelerine son vermesi gerekecek.
Erdoğan buna rağmen kapalı bir tutum sergiledi. Kendisi, mülteci politikasında adım atmak yerine Avrupa'ya 3 milyon mültecinin gelmek istediği uyarısında bulunarak uzlaşma bedelini yukarıya tırmandırdı.