Nörolog Prof. Dr. Ayşe Bora Tokaçer, demansa karşı erken yaşta kitap okumaya başlamak gerektiğini belirtiyor. Tokaçer “Beyinde bazı bağlantılar var. Sinapslar dediğimiz. ‘İşleyen demir ışıldar’ prensibi. Ne kadar çok işitsel görsel veri alırsak beynimiz o kadar çalışıyor. Bu nedenle okumak önemli” diyor.
Demans, halk arasında ‘bunama’ olarak biliniyor. Bu rahatsızlığa yakalanan kişiler ilerleyen süreçte çok ciddi hazıfa, dil ve dikkat sorunları yaşıyor. Antalya’da düzenlenen Ulusal Nöroloji Kongresi’nde demans, parkinson, alzheimer hastalığı ve nedenleriyle ilgili bilgiler veren Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tokaçer, şunları anlatıyor: “Biz gerek parkinson gerekse demans ve alzheimer hastalarına daha teşhis koyduğumuzda fiziki aktivitede bulunmalarını öneriyoruz. Çünkü fiziki aktivite yaptığımızda kaslardan, eklemlerden gelen bilgiler beyindeki alıcı bölgeler ve diğer şebekeler üzerinden birtakım düzenlemelerle kişileri bu hastalıklarda koruyucu rol oynuyor. Hastalığı önlemese de en azından dengenin daha uzun korunmasını, alzheimer’da da belleğin daha uzun korunmasını sağlayabiliyor. İdeali aslında bu hastalıklar başlamadan evvel çok genç yaşlardan itibaren düzenli spor alışkanlığının kazanılması. Böylelikle bunları biraz daha öteleyebileceğiz. Okumayı özellikle demans hastaları açısından söylemeliyim. Beyinde bazı bağlantılar var. Sinapslar dediğimiz. ‘İşleyen demir ışıldar’ prensibi. Ne kadar çok işitsel görsel veri alırsak beynimiz o kadar çalışıyor. Bu nedenle okuma önemli. Toplumdaki herkesin genç yaştan itibaren ama bu hastalıklar başladığında da ‘Artık aklımda kalmıyor’ demeden, gerekiyorsa bir metni iki kere okuyarak okumayı sürdürmesi gerekiyor.”
Tokaçer, parkinson’un detaylarıyla ilgili de şu detayları paylaştı: “Parkinson hastalığı aslında bir ileri yaş hastalığı, 55- 60 yaş üzeri nüfusta yüzde 1 oranında görülen bir hastalık. Kendi nüfusumuza ve yaş gruplarına uyarladığımızda, Türkiye’de de 130 bin kadar parkinson hastası olduğu tahmin ediliyor. Ancak ilaç kayıtları, hastane kayıtları bunun çok çok altında. Muhtemelen birtakım kişiler parkinson hastası olduklarını bilmiyor ve ne yazık ki sağlık merkezlerine başvurmuyorlar.” Tokçaer, “Ancak bazı yörelerde, özellikle anne ve babada hastalığın bilinmediği ama yakın akrabalık ya da aynı köy gibi kapalı çevre içerisinde olan evliliklerde bizim ‘çekinik genler’ dediğimiz, anne babada belirti vermeyen ama çocukta hastalığa yol açan genler neticesinde yüzde 5 ile 10 oranında da ‘kalıtsal’ dediğimiz parkinson hastalığına rastlamak mümkün” sözlerini kaydediyor.
PARKİNSON 20’Lİ YAŞLARDA DA ORTAYA ÇIKIYOR
Nörolog Prof. Dr. Tokaçer parkinson hastalığın 40 yaş altında da başladığını, 20’li ve 30’lu yaşlarda da ortaya çıkabildiğini belirterek “Hastalığın en önemli özelliği hareketteki yavaşlama. Dolayısıyla genç birinde de hareketlerde bir yavaşlama görüyorsak, bunu ‘Bu yaşlarda bu hastalık olmaz’ diye düşünmemek lazım. ‘Acaba parkinson hastası olabilir mi?’ diye yine bir nöroloji hekimine danışarak, böyleyse uygun tedavisine başlayıp, hastanın günlük hayat kalitesini yükseltmek lazım” diye konuşuyor.