Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu "Suriye'de herkesin bir gündemi, bir ajandası var. Herkes Türkiye gibi Suriye'nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü, istikrarı, barışı, huzuru, bu kadar Suriyeli kardeşimizin huzuru ve yaşamı diye bakmıyor olaya" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanlığı Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü (KYK) tarafından organize edilen 4. KYK Tematik Kış Kampları kapsamında Mimar Sinan Erkek Öğrenci Yurdu'nda düzenlenen 'Uluslararası İlişkiler Kampı' açılışında konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin dış politikasını belirlerken önce dünyayı analiz etmeye çalıştıklarını, 20-30-40 yıl sonrasını öngörerek politika oluşturmaya çalıştıklarını ifade ederek, artık her ülkenin söz sahibi olmaya çalıştığı bir dünya düzeni olduğunu kaydetti.
Türkiye olarak etkin, adil ve insanların beklentilerini karşılayabilen çok taraflılığa inandıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Savaşlar, terör, çevre felaketleri var. 2. Dünya Savaşı döneminde yaşamıyoruz ama o dönemden daha fazla insan evini terk etmek zorunda kalmış. 70 milyon insan o veya bu sebepten veya yönetilemeyen ülkelerden, ekonomik sıkıntılardan, doğal afetlerden evini terk etmiş. Bunu nasıl yöneteceğiz? Gittikleri, kaldıkları yerden dönüşlerini nasıl sağlayacağız veya entegrasyon şartsa, kalacaklarsa bunu nasıl başaracağız? Biz bile ülkemizde 3,5 milyon Suriyeliyi ne yapacağımızı her gün konuşmaya başladık. Doğal olarak konuşuyoruz. Irkçı bakanlar var, insani açıdan bakmayanlar var, güvenlik açısından bakanlar var, öyle düşünürüz, böyle düşünürüz fark etmez ama konuşuyoruz."
ABD'NİN SURİYE'DEN ÇEKİLMESİ
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türk dış politikasının girişimci ve insani olarak belirlendiğini anlatarak, "ABD Başkanı sadece Amerika'nın çıkarları açısından birçok konuya bakıyor. Bu belki Amerikalıların çoğunun hoşuna gidebilir ama Batı dahil bugüne kadar ABD'nin en yakın müttefikleri Avrupa'daki müttefikleri dahil herkes ABD'nin politikalarına endişeyle, şüpheyle yaklaşıyorlar. Sadece kendi çıkarınız için hareket etmeyeceksiniz. Kazan kazan anlayışıyla hareket etmeniz gerekiyor" diye konuştu.
Türkiye'nin NATO içinde en çok katkı sağlayan ülke olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Seçimden sonra NATO Irak güçlerini eğitecek, en çok katkı sağlayan 2. ülke olduğumuz gibi oradaki misyonun ikincisi de bir Türk olacak. Afganistan'da da böyle, diğer yerlerde de böyle. NATO ile bu müttefiklik ilişkilerimizi sürdüreceğiz, ABD ile zorluk çekebiliriz. Sınamalar var, ilişkimizi zedeleyen ABD'nin politikaları var. Açıkça bunları da konuşuyoruz. Bu süreci şimdi yönetmeye çalışıyoruz ama ABD'nin Suriye'den çekilme kararını nasıl yöneteceğiz? Bunun bir adım ötesini değerlendirerek, yürütmeye ya da yönetmeye çalışırsanız başarısız olursunuz. Biz 7-8-9-10 adım sonrasını düşünerek, herkesle beraber bunu yürütmeye çalışıyoruz. Rusya ile İran ile Avrupa ülkeleri ile komşu ülkelerle. Şimdi Irak 'Ben de varım.' demeye başladı seçimden sonra, hükümetini kurduktan sonra. 'Daha dün ayaklarının üzerinde duramayan bir ülkeydim ama şimdi ben ayaklarımın üzerine tekrar kalktım ve Suriye benim için önemli, komşuyuz oradaki gelişmeler bana da yansıyor dolayısıyla ben de işin içindeyim.' demeye başladı. Gayet doğal, yadırgamıyoruz ve olması da gerekiyor. Stratejik düşünürken sadece bugüne kadar stratejik ilişkiler içinde olduğumuz ülkelerle ya da uluslararası örgütlerle değil, tüm ülkelerle ilişkilerimizi bir üst düzeye çıkarmamız lazım."
"SONDAJA BAŞLIYORUZ"
Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs meselesini çözmek için Türkiye'nin üzerine düşeni yaptığını ayrıca yeni fikirler de ortaya koyduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"En son Crans-Montana'da federal bir çözüm için müzakereler başarısız olunca şimdi diğer seçenekleri de masanın üzerine koyan ve önceden ne yapacağımızı görüşelim, müzakere edelim, mutabakat sağlayalım ondan sonra müzakerelere başlayalım diyen ve tüm taraflarla gayriresmi temasları sürdüren bir ülkeyiz. Amaç ne? Netice elde etmek, Kıbrıs sorununu barışçıl bir şekilde çözmek ama Rum tarafının Batı Akdeniz'de ve Kıbrıs etrafında sondajlara başlamasına da göz yummuyoruz. Orada Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye'nin çıkarlarını güdüyoruz. Eskiden Barbaros Hayrettin Paşa giderdi, sismik araştırmalar yapardı ama şimdi bir platformumuz geldi, Alanya1 bölgesinde sondaja başladı, 2. platformumuz da önümüzdeki günlerde gelecek ve münhasır ekonomik bölgemizde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) bize ruhsat verdiği alanlarda artık biz de sondaja başlıyoruz. Kim ne derse desin."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin sadece kendisi için değil, dünyanın tüm mazlum halkları için girişimcilik yaptığını vurguladı.
"SURİYE HALKI NE DERSE O OLACAK"
Suriye'de 8 yıldır iç savaş olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, şunları anlattı:
"Yanı başımızda Suriye'de yangın var. Bu yangını nasıl söndüreceğiz? 8. yılına girdi. Halep krizinden bu yana Halep'teki 45 bin insanın kurtarılması, Rusya ile önce iş birliği yaptık, İran'ı da sonradan dahil ettik. 3 gün uyumadık, zor bir 3 gündü bizim için, 45 bin insanın hayatından bahsediyoruz. Bu insanları kurtardıktan sonra biz Suriye'de ateşkesi nasıl sağlarız, siyasi çözüme nasıl ulaşırız? Bunun için çok adımlar attık. Bir Astana, Türkiye'nin girişimci dış politikası sayesinde olmuştur. Bir Soçi, yine Rusya ile girişimciliğimizin bir neticesidir. Bugün üçlü düzeyde zirveler düzenleniyorsa ve bundan netice alabiliyorsak, bugün Anayasa Komisyonu kurmak için sadece 3 ismin değişmesini konuşuyorsak, önemli bir noktaya gelmişiz demektir. Sadece İdlib Muhtırası bile bugün Türkiye'nin dünyadaki itibarını artıran en önemli gelişmelerden biridir. Türkiye Cumhuriyeti'nin çözüm odaklı girişimci politikasının bir yansımasıdır ve İdlib Muhtırası ile sadece bir felaketi, insani dramı önlemedik, siyasi çözüm için son fırsat penceresini de açmış olduk. Suriye'de herkesin bir gündemi, bir ajandası var. Herkes Türkiye gibi Suriye'nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü, istikrarı, barışı, huzuru, bu kadar Suriyeli kardeşimizin huzuru ve yaşamı diye bakmıyor olaya. Amerika'nın çekilme kararından sonra her ülke değişik politikalar içine girmeye başladı ama bizim politikamız hep aynı. Suriye'den teröristler temizlenecek, Suriye'ye barış ve istikrar gelecek, siyasi çözüm olacak, Suriye halkı ne derse o olacak."
ANKARA/AA