Litvanyalı bilim insanları bazı insanların neden soğuğa karşı daha dayanıklı olduğunu belirledi. Araştırma sonucunda bu durumun kas liflerindeki bir proteinin eksikliğinden kaynaklandığı ortaya konuldu.
Bilim insanları bazı insanların neden soğuğa karşı daha dayanıklı olduğuyla ilgili yeni bilgilere ulaştı.
80 bin küsür yıl önce Afrika'dan dünyanın farklı yerlerine göçen Homo sapiensler yolculuklarında çok zor iklim şartlarıyla karşılaştı.
Metabolizmaları evrimsel süreçte farklı iklimlere adapte olurken, soğuğa dayanmalarını sağlayan bir özellikleriyse tüm Homo sapiensler arasında eşit şekilde gelişmedi.
KAS LİFLERİNDEKİ BİR PROTEİN ETKİLİYOR
American Journal of Human Genetics'te yayımlanan yeni bir araştırmada, kas liflerinde alpha-aktinin-3 proteini bulunmayanların soğuğa karşı daha dayanıklı olduğu tespit edildi.
Litvanya Spor Üniversitesi'nden (LSU) araştırmacıların yürüttüğü çalışmada 5 kişiden birinde bu proteinin bulunmadığı, bu kişilerin "soğuğa karşı üst seviyede dayanıklı" olduğu belirtildi.
Alpha-aktinin-3 proteini dünyada yaklaşık 1,5 milyar kişide bulunmuyor. Bilim insanları bunun proteinin kodlarını taşıyan ACTN3 genindeki bir mutasyondan kaynaklanabileceğini düşünüyor.
Kaslar uzun çelik kablolara benzeyen birçok liften oluşur. Aktin ve miyozin adı verilen proteinlerse bu kas liflerinin kasılmasına olanak sağlar.
YAVAŞ KASILA ENERJİYİ KORUYOR
Araştırmanın eş yazarlarından Håkan Westerblad, kas liflerinin hızlı kasılma ve yavaş kasılma lifleri şeklinde ikiye ayrıldığını, yavaş kasılma liflerinin enerjiyi korurken, hızlı kasılma liflerinin enerji tükettiğini belirtti.
Alpha-aktinin-3 proteiniyse hızlı kasılma liflerinde bulunuyor.
Dolayısıyla araştırmada alpha-aktinin-3 proteini bulunmayan kişilerin yavaş kasılma lifleri sayesinde soğuğa daha dayanıklı olduğu ifade edildi.
Westerblad şunları söyledi:
"Yavaş kasılma lifleri etkili şekilde ısı üretir. Alpha-aktinin-3 proteini eksikliği yaşayanlar soğuğa maruz kaldığında titremez. Bunun yerine kas tonuslarını artırarak enerjilerini korurlar."
Bilim insanları çalışmadaki bulguların musküler distrofi gibi kalıtsal rahatsızlıkların araştırılmasında da önemli rol oynayabileceğini belirtti.
