Rejimin her katliamında Şam’a arka çıkan Rusya, dünyayı ayağa kaldıran Duma vahşetinde de ‘pozisyonunu’ korudu. Saldırıya ‘ciddi provokasyon’ diyen Moskova, Rus askeri uzmanların olay yerine gittiğini, klor veya başka bir kimyasal madde kullanımının izine rastlamadığını öne sürdü, ABD sinir gazını işaret etti.
Moskova yönetimi, Esad rejiminin ‘zafer’ ilan ettiği Doğu Guta’da muhaliflerin kontrolündeki son nokta olan ve Ceyşül İslam grubu ile aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle tahliye sürecinin askıya alındığı Duma’da yaşanan kimyasal silahlı saldırıya arka çıktı. Rusya’dan, en az 79 sivilin öldüğü, yüzlercesinin de gazdan etkilendiği saldırıyla ilgili daha önceki katliamlara benzer açıklamalar geldi. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “Suriye’deki askerlerimiz ciddi bir provokasyon hazırlandığı konusunda birçok kez uyarmıştı. Bu ciddi provokasyonun amacı, Şam yönetimini sivillere karşı kimyasal silah kullanmakla suçlamak” iddiasında bulundu. Olay yeri görüntülerini izlediğini anlatan Lavrov, benzer durumun bir yıl önce de yaşandığını belirterek “O görüntülerde sahtekar oldukları kanıtlanan Beyaz Miğferler, sarin gazlı bomba atılması sonucunda oluştuğunu öne sürdükleri enkazda hiçbir koruyucu araç olmadan çalışıyorlardı” ifadelerini kullandı. Kanıt sunulmadan suçluların tayin edilmesine karşı olduklarını savunan Lavrov, şunları söyledi: “Adil ve hızlı bir soruşturma talep edildiğinde, biz sadece bundan yana oluruz. Ancak bu soruşturma daha önceden belirlenen bir noktaya, yani saldırının Putin’in yardımıyla Esad tarafından gerçekleştirildiğine varmak için kullanılırsa, o zaman ciddi bir tablo ortaya çıkmaz.”
Lavrov, Rus askeri uzmanların kimyasal saldırı düzenlendiği belirtilen bölgeye gittiğini ve klor veya başka bir kimyasal madde kullanımının izine rastlamadığını da iddia etti. Lavrov, ABD’nin Suriye’yi vurma ihtimaline ilişkin de “Rus ordusu buna halihazırda yanıt verdi. Suriye nezdinde yükümlülüklerimiz bulunuyor. Bu yükümlülükler, BM üyesi Suriye’nin meşru hükümetinin talebi üzerine Şam yönetimiyle yaptığımız anlaşmaya dayanıyor” ifadesini kullandı. Lavrov, saldırıya ilişkin Trump ve Macron’a sunulan raporlar için de ‘hızlı ve gerçek dışı’ dedi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da kimyasal silahlı saldırı hakkında araştırma yürütülmeden sonuca varıp belirli tarafları suçlamanın yanlış ve tehlikeli olduğunu ileri sürdü. Peskov, Rusya, Türkiye ve İran’ın kimyasal saldırı hakkında her tarafın uzlaştığı ortak bir görüşe sahip olup olmadığı sorusu karşısında, böyle bir şeyin iddiaların araştırılmasından önce mümkün olamayacağını söyledi.
KATLİAM BMGK GÜNDEMİNDE
Esad rejiminin katliamı, dünyanın bir numaralı gündemi haline geldi. AB, BM, İİT, Türkiye, İngiltere, ABD, Fransa ve Suudi Arabistan, önceki gün saldırıyı kınadı. Dün de Kanada, İsveç ve Almanya’dan benzer mesajlar geldi. Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert “Rejimin tiksindirici eylemleri insanlık onurunu hiçe sayıyor. Bu cezasız kalmamalı. Sorumluları cezalandırılmalı” dedi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de katliamı görüşmek üzere acil olarak toplandı. Rusya, rejimin daha önceki saldırılarına yönelik BMGK’dan karar çıkmasını engellemişti.
RUSYA VE İRAN: AFRİN'İ ESAD'A VERİN
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Afrin’de operasyonun sona ermesinin ardından Türkiye’nin bölgenin kontrolünü Suriye’ye vermesi gerektiğini savundu. Lavrov “Erdoğan, Afrin’i işgal etmek istediğini hiçbir zaman söylemedi. Afrin’deki durumu normalleştirmede en kolay yöntemin, Türkler buradaki hedeflerine ulaştıklarını söylediklerinde, bu bölgenin kontrolünün Suriye hükümetine geri verilmesi olacağına inanıyoruz” dedi. Lavrov, başka bir görüşü desteklemediklerini de ifade etti. İran Savunma Bakanı Emir Hatemi de Ankara’nın Afrin’de yönetimi Şam’a devretmesi gerektiğini ileri sürerek “Umuyoruz ki Türk kardeşlerimiz Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyar” diye konuştu.
