Paralel Devlet Yapılanması'nın 25 Aralık kumpas soruşturmasının iddianamesinin detayları açıklandı. İddianemade FETÖ'ye dair ''FETÖ Silahlı Terör Örgütü, yerli bir örgüt değildir. Kökü dışarıda, devletin kılcallarına kadar sızmış, devlete kastetmiş bir ihanet örgütüdür'' denildi.
Paralel Devlet Yapılanması'nın "25 Aralık kumpas" soruşturmasının iddianamesinde, "FETÖ Silahlı Terör Örgütü, yerli bir örgüt değildir. Kökü dışarıda, devletin kılcallarına kadar sızmış, devlete kastetmiş bir ihanet örgütüdür. Bu örgütle mücadelenin zorluğu, halk tabanında kendisine dini temalarla yer bulmuş bir örgüt olmasından kaynaklanmaktadır. Kutsal değerler üzerinden halka ulaştıkları için bunca serencama rağmen taraftar bulabilmektedir" denildi.
''Devlete operasyon yapılmaya kalkışılmıştır''
"25 Aralık Kumpas soruşturması dosyasında da adliye içerisindeki örgüt üyeleriyle polis içerisindeki örgüt üyelerinin tam bir fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri, yolsuzluk soruşturması görünümünde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve TBMM üyelerinin telefon trafiği takip edilmiş, konuşmaları kayıt altına alınmış, bu yolla büyük bir yolsuzluk olduğu kanaati uyandırılarak, devlete operasyon yapılmaya kalkışılmıştır. Bu dosyanın hedefinde asla yolsuzluklar olmamıştır" ifadesi yer aldı.
''Örgüt devletin gizli sırlarına vakıf oldu''
"Örgütün hedefi sadece hükümet değildir. Devletin bütünüdür. Örgüt kimi zaman, MİT Müsteşarını dinlemiş, devletin gizli sırlarına vakıf olmuş, kimi zaman yüksek yargı mensuplarını dinlemiş, yargısal alandaki devletin faaliyetlerini takip etmiş, yerel hakim ve savcıları dinlemiş, baskı ve şantajla onları sindirmiş, sürgün etmiş ya da istediği yönde karar vermesini sağlamıştır" denildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Paralel Devlet Yapılanması'nın, "takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturmasında usulsüzlükler yaptığı ve şüphelilere kumpas kurduğu" iddiasıyla aralarında Fetullah Gülen ve eski Emniyet Müdürü Yakup Saygılı'nın da bulunduğu 69 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İsmail Uçar tarafından hazırlanan 1453 sayfalık iddianamede, 1 numaralı şüpheli olarak Fetullah Gülen yer aldı. İddianamede, eski emniyet müdürü Hamza Tosun ve Yakup Saygılı ile Fetullah Gülen'in yardımcısı Sinan Dursun'un da aralarında bulunduğu 68 şüpheli bulunuyor.
İddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bilal Erdoğan, Berat Albayrak, Serhat Albayrak, Hakan Fidan, İsmail Rüştü Cirit, Nihat Ömeroğlu ve Yalçın Akdoğan "müşteki", Başbakan Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalar, Ömer Çelik, Sadullah Ergin, Binali Yıldırım, Taner Yıldız, Hüseyin Çelik, Gürsel Tekin, Zafer Çağlayan, İdris Güllüce, Mahir Ünal, Faruk Çelik, Ali Babacan, Mehmet Metiner, Muammer Güler, Melda Onur, Kamer Genç, Veysel Eroğlu, Sabri Varan, İdris Naim Şahin, Hayati Yazıcı, Mustafa Delitaş, Erdoğan Bayraktar, Nurettin Canikli, Mehmet Müezzinoğlu, Egemen Bağış da mağdur olarak yer alıyor.
Paralel Devlet Yapılanması (PDY) / FETÖ'ye ilişkin bilgilerin aktarıldığı İddianamede, "FETÖ Silahlı Terör Örgütü, yerli bir örgüt değildir. Kökü dışarıda, devletin kılcallarına kadar sızmış, devlete kastetmiş bir ihanet örgütüdür. Bu örgütle mücadelenin zorluğu, halk tabanında kendisine dini temalarla yer bulmuş bir örgüt olmasından kaynaklanmaktadır. Kutsal değerler üzerinden halka ulaştıkları için bunca serencama rağmen taraftar bulabilmektedir" denildi.
Aslında örgütün çok da profesyonel olmadığı ve çok açıklar verdiği belirtilen iddianamede, bugüne kadar devletle karşı karşıya gelmemiş olmasının rahatlığıyla bütün yönetim dönemlerinde ilerlemeye devam ettiğini ancak artık devleti karşısına aldığı ve devletle savaşmakta olduğu kaydedildi.
"Din sömürüsü ve dini değerleri tahrif..."
İddianamede, din sömürüsü üzerine yapılanmış bir örgüt olmasına rağmen örgütün faaliyette bulunduğu ülkenin dini ve etik değerlerini hafife aldığı ve tahrifata kalkıştığı belirtilerek, örgütün, devletin milli eğitim sistemine alternatif eğitim sistemi geliştirdiği, bütün kurumlara yerleştirdiği militanları vasıtasıyla anayasal düzeni yok etmeye yönelik çalışmalar yaptığı kaydedildi. İddianamede, üniversite, memurluk, askeri okullar, komiserlik sınav sorularını sınav merkezlerine yerleştirdikleri militanlarıyla temin ettikleri ve kendine bağlı örgüt üyelerinin kazanması için kullandıkları anlatıldı.
Emniyet ve yargıya yerleştirdiği örgüt üyeleri ile ülkenin yargı sistemini tamamen kendisine hizmet eder hale getirdiği aktarılan iddianamede, "Adeta devlet içerisinde paralel bir yargı ve polis teşkilatı kurmuştur. Bu kurumlarıyla iş adamları sahte soruşturmalarla sindirilmiş, askerler ve bürokratlar tutuklanmış, insanların özel görüntüleri ve konuşmaları usulsüz olarak elde edilmiş ve örgütün medya kanallarından servis edilerek bir korku imparatorluğu kurulmuştur'' ifadesi kullanıldı.
"Örgütün hedefi sadece hükümet değildir. Devletin bütünüdür"
İddianamede soruşturma ile ilgili şunlar aktarıldı:
"25 Aralık Kumpas soruşturması dosyasında da adliye içerisindeki örgüt üyeleriyle polis içerisindeki örgüt üyelerinin tam bir fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri, yolsuzluk soruşturması görünümünde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve TBMM üyelerinin telefon trafiği takip edilmiş, konuşmaları kayıt altına alınmış, bu yolla büyük bir yolsuzluk olduğu kanaati uyandırılarak devlete operasyon yapılmaya kalkışılmıştır. Bu dosyanın hedefinde asla yolsuzluklar olmamıştır. Yolsuzluk takibi yapılsaydı, takibi yapılan ihalelerin nihayetlenmesinin beklenilmesi gerekirdi. Ayrıca cemaate yakın iş adamları ve bürokratların ses kayıtları olduğu halde tape haline getirilmeyerek ya da tape haline getirildiği halde fezleke konusu edilmeyerek gerçek niyetin yolsuzlukları soruşturmak olmadığı ortaya konulmuştur.
Örgütün hedefi sadece hükümet değildir. Devletin bütünüdür. Örgüt kimi zaman MİT Müsteşarı'nı dinlemiş, devletin gizli sırlarına vakıf olmuş, kimi zaman yüksek yargı mensuplarını dinlemiş, yargısal alandaki devletin faaliyetlerini takip etmiş, yerel hakim ve savcıları dinlemiş, baskı ve şantajla onları sindirmiş, sürgün etmiş ya da istediği yönde karar vermesini sağlamıştır. Askerlere operasyon yapmış, askeri terfi sistemine müdahale etmiştir. Siyasi parti santrallerini dinlemiş, siyasi partilerin sırlarına vakıf olmuş, zaman zaman müdahalelerde bulunmuştur.''
Siyasi partileri dinlenmişler
Örgütün, "Selam Tevhit" dosyası adı altında yaptıkları soruşturmada CHP Genel Merkezi'ni, AK Partili milletvekillerinin telefonlarını dinlediklerinin tespit edildiği vurgulanan iddianamede, örgütün, bir başka soruşturma dosyasında MHP'lileri dinledikleri, bir çok sivil toplum kuruluşu temsilcilerini, alevi ve şii derneklerini, gazetecileri, yazarları dinleyip, kaydettikleri anlatıldı.
Örgütün, toplumda barışık olduğu hiçbir kesimin olmadığı ifade edilen iddianamede, ''Örgütün sadece kendi menfaatleri var. Kendi menfaatleri uğruna diğer insanların istikballeriyle, siyasi kariyerleriyle, malvarlıklarıyla, itibarlarıyla hiç çekinmeden oynayabilmektedirler'' değerlendirilmesine yer verildi.
"Başbakanı gözaltına alacaklardı..."
Takipsizlikle sonuçlanan 17 Aralık soruşturmasında aralarında irtibat bulunmayan birkaç dosyanın operasyonunun birlikte yapıldığı, 25 Aralık dosyasının fezleke şekli ve içeriği itibarıyla bakanların çoğunu ve Başbakanı gözaltına alacaklarının açıkça anlaşıldığının tespit edildiği belirtilen iddianamede, "Bu şekilde ülkeyi kaos ortamına sürükleyecek ve muhtemel bir iç savaşın manivelası görevini görerek kendilerini kullanan patronlarının istediği şekilde yönetilebilir bir Türkiye teslim edeceklerdi" denildi.
İddianamede, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" eyleminin FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca örgüt liderinden aldıkları talimatla gerçekleştirildiğinin dosya içerisinde mevcut delillerle açıkça ortaya konulduğu ifade edildi.
İSTANBUL/AA